Batı Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği Türkiye Bölümü (Eurosolar) üyesiyim.
Bu derneğin başkanı, Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Tanay Sıtkı Uyar’dır.Bizim tespitlerimize göre yenilenebilir enerjiden elektrik ve ısı üretiminin Hazine’ye yük getireceği bilgisi doğru değildir.Aksine ülkemizde yatırımlar için iç kaynaklar yaratıldığında diğer tüm enerji kaynaklarından çok daha ucuza ve fosil yakıtlarının doğurduğu toplumsal maliyetler tamamıyla ortadan kaldırılarak ülkemizin tüm enerji ihtiyacının yenilebilir enerjilerle karşılanması mümkündür.
Ülkemiz dünyanın en rüzgárlı, en güneşli ve en çok deprem olan ülkelerinden biridir.
En çok da akarsuyu olan ülkelerden birisidir.İlk yatırımlar desteklendiğinde bundan daha akılcı ve ekonomik bir yatırım olamaz.Buna istihdam artırmayı da dahil edersek ne kadar yararlı olduğu kendiliğinden ve bilimsel olarak ortaya çıkacaktır.
Eurosolar’ın TBMM’de takipçisi olarak bu konun üzerinde duracağımızı bilmenizi isteriz.Eğer Bakan Babacan, Dünya Rüzgár Enerjisi Birliği Başkan Yardımcısı Doç. T.S.Uyar’ı dinlerse bilgilerini yeniden tazelemiş olur.
Hakkı ÜLKÜ
Ziraat Bankası bilgi işlem sistemi çöktü
İSTANBUL’dan çoğunlukta olmak üzere birçok okurumuz arıyor. Ziraat Bankası’na tepki göstererek, ‘Çalışan bir sistemin canına okudular’ diyorlar.
Anlattıklarından, olayı önce bir şubedeki (Şişli) arıza olarak algılıyoruz.
Öyle değilmiş; okurlarımız anlatıyor:
‘Sabah 09.00’dan beri bekliyorum, kredi kartımı yatıramıyorum.’
‘Oğluma havale göndermek için altı saattir bekliyorum.’
‘Bankalar kapatılıyor ama kalanlar da hizmet üretmiyor.’
Memurlara arızanın nedenini soruyorlarmış, onlar da ‘Bilgisayar arızası, her şey kilitlendiği için işlem yapamıyoruz’ diyorlarmış...
Çalışanların çaresizliği karşısında müşterilerin nefretini düşünebiliyor musunuz?
Telefondaki bir müşteri ‘Böyle mi AB’ye girip çağ atlayacağız?’ diyor.
Bu arada şubesini yazmak istemediğimiz bir müdür arıyor; o da tepkili:
‘Yalçın Bey, şimdiye kadar böyle bir olayla karşılaşmadım. Geçen yaz bankaya yeni bir program yüklendi. Ancak programda zaman zaman uyumsuzluk oldu, arıza yarattığından biz çalışanlar da memnun değiliz. Dolayısıyla da müşteriler tepki gösteriyordu beklemekten... Bunun üzerine cuma günü yeni bir program daha yükleneceği söylendi. Ancak hafta başında her şey kilitlendi; ne EFT yapabiliyoruz, ne de kredi kartı ödemelerini alabiliyoruz. Yani para da alamıyoruz, gönderemiyoruz da... Müşterilerle sinir harbi içindeyiz.
Hangi program bu?
- Fintek firmasının yazdığı program, adı Fin@rt... Bankamızın sitesinde 1600 şubeden 1100’ü bu programı kullanıyor. Ama bugün (dün) hiçbir şey yapamadık; her şey felç oldu.
Banka genel müdürlüğü bir şey söyleyebiliyor mu?
- Hayır. Hepsi şaşkın; bir açıklama yapamıyorlar. En vahimi nedir biliyor musunuz; bugün (dün) ödenmesi gereken kredi kartları cezaya (faize) girdi. Bir sistemin altyapısı kurulduktan sonra uygulamaya geçilmesi gerekmez mi? Ama cezasını yine bizler ödeyeceğiz.
Dilovası’nda kaç kişi kanser olacak?
‘BEN bir kimya mühendisiyim. İstanbul’dan Kocaeli’ne ya da Ankara’ya karayolundan gidenler farkına varıyorlar mı? TEM veya E5 Gebze’yi geçip Dilovası bölgesine gelince Diler ve Çolakoğlu Demir Çelik, İzocam, Marshall, DYO, Polisan ve Unilever gibi büyük sanayi kuruluşlarını görürsünüz. Allah’ını severseniz, bunların havaya neler saldıklarını kim görüyor, denetliyor?
Çevre ve Orman Bakanı Kocaeli Milletvekili Osman Pepe, hurda demir işleyen Diler’in saldığı sarı dumanın içinde hangi zehirlerin olduğunu bir gün araştırsın lütfen. İzocam geceleri ne gazı salıyorlar. biliyor mu? Bu tesislerin baca arıtması var mıdır? Bunların havaya bıraktıklarının etkisinin Yatağan’dan daha etkili olduğu söyleniyor.
Çevrede beslenen hayvanların ciğerlerinde lekeler olduğunu bizzat orada hayvan kesenler söylüyorlar.
Türkiye’nin, dünyanın en büyük atık ithalatçısı olduğu biliniyor; gerçekten bu doğru ise bizim yaşamamız artık mucize galiba.
Bu tesislerde çalışan ve bölgede oturanların sayısı 50 bin kişiyi aşıyor; acaba kaç yıl sonra bunların yüzde kaçı kanser olacak? Hiç düşünüyor muyuz?’
‘Temmuz’ Erzurum’dan İstanbul’a göç etti
‘TEMMUZ adını, Ulusal Kurtuluş hareketinin ilk noktası olan Erzurum Kongresi’nin 23 Temmuz’da Erzurum’da toplanmasından alıyor. Dokuz yıldan bu yana Erzurum’da her hafta çıkıyordu; şimdi İstanbul’a taşındı; fotokopiden ofset baskıya döndü. ‘Temmuz’, ciddi bir mizah dergisi olma iddiasında... Dergide pek imzalı yazı olmaması nedeniyle Recep Re, ‘Kendim düşünürüm, kendim yazarım’ diyor. Yazıların tümü uçuk ve marjinal.
Recep Re, ilk adım attığında İstanbul’u şöyle tanımlıyor:
‘İstanbul demokrasinin bol olduğu ilden çok, gruplar demokrasisinin hakim olduğu kent. İstanbul’da demokrasi, Anadolu’da olduğundan çok daha az... Anadolu birçok kültürü bir arada yaşatır ve çoğunlukta olan kültürü, azınlıkta olan tehdit etmediği sürece farklı olana karşı çıkmaz. İstanbul değerler bütünü değil, gruplara bölünmüş sığınaklar, korunaklar bütünü.’
Beyoğlu’nu kendisine mekán seçen Recep Re’in işlediği konular hayli ilginç. Dergisinin tanınması biraz zaman alacak gibi gözüküyor. İlk başta İstanbul’daki Erzurumlu hemşerilerini abone kaydediyor, dergisini yaşatmak için. (0542-593 69 74)
Biliyor musunuz?
TÜRK-İş Başkanı Salih Kılıç’ın, hükümetin SSK hastanelerini özerkleştirmesi, standartlarını yükseltmesi gerekirken kimseye sormadan devletleştirmek istediğini, ancak bu uygulamaya karşı çıkacaklarını söylediğini... Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın, seçimden önce satın aldığı Çukurova TV’de (Küpeli TV) çalışan 38 personelden çoğunun belediyenin Yeni Adana İmar İnşaat şirketinde kadrolu olarak gözüktüklerini...