Paylaş
Aziz Sancar’ın bunun ne anlama geldiğini işleri dolayısıyla bildiğini zannetmiyorum; yoksa anında tepki göstererek bu adlandırmayı reddetmesi büyük bir olasılıktı.
Dr. Abdullah Cevdet kimdir?
İttihat Terakki’nin kurucularındandır. Türkiye’nin ilk kadın ve işçi hakları savunucularındandır.
Tıp, felsefe, sosyoloji, siyaset alanlarında yetmişten fazla eserin yazarı veya çevirmenidir.
Osmanlı yönetimi tarafından demokrasi talepleri nedeniyle birçok defa tutuklanmış, sürgüne gönderilmiştir.
Osmanlı gazetesini ve çok sayıda dergi çıkarmıştır; dergilerde yazılar yazmıştır.
Çok sayıda Batı klasiğini Türkçeye çevirmiştir.
Seçkin insanların yetişmesine yönelik bir eğitimi ve biyolojik materyalizmi savunan Abdullah Cevdet, daha Cumhuriyet kurulmadan yıllar önce Latin harflerine geçilmesi gerektiğini savunmuştur.
1928 yılında Cumhurbaşkanı Atatürk’ün isteğiyle Fransız filozof Jean Meslier’nin kaleme aldığı din eleştirisi kitabını çevirmiş; eser, “Akl-ı Selim” adıyla Devlet Matbaası’nda, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları arasında yayımlanmıştır.
Özellikle çeviri kitapları nedeniyle dinsizlikle suçlandı ve cenaze namazı kılınmaması için büyük baskılar yapılmıştır.
Dr. Abdullah Cevdet’in kökenini (Arapkirli), dünya görüşünü, eylemlerini onaylarsınız ya da onaylamazsınız. Ancak birçok yönlü olan, eylem insanı, hekim, demokrasi ve özgürlük savaşçısı, birçok niteliği olan (en basitinden bu bilgileri Vikipedi, Özgür Ansiklopedi’den okuyabilirsiniz) böyle bir insanın adını taşıyan bir caddenin adını fırsat bu fırsat diyerek değiştirerek Nobel almış bir insanımızın adını koymanın, kesinlikle etik olmadığı söylenebilir. Belediyemizin açtığı çok güzel ve büyük caddelere saçma sapan, bir kısmımızın saygı bile duymadığı insanların adı konacağına, bir siyasi dalaşa meydan verilmemesi için Sayın Aziz Sancar’ın adının konmasını, konmuş ise de aydın geçinenlerin tepkisini beklerdik.
Prof. Dr. Ali DEMİRSOY Hacettepe Üniversitesi
E. Öğretim Üyesi
GÜNÜN SÖZÜ
“İman; vicdan ve aklın yerini, inat ve siyasi menfaat aldığı zaman, insan, insan olmaktan çıkıyor, çok deni (alçak, kötü, kişiliksiz) bir hayvana dönüşüyor.”
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK
CHP İstanbul İl’de yeni adaylar
CHP İstanbul ilçe kongrelerinin tamamlanmasından sonra CHP İstanbul İl’de gözler ay sonu yapılacak il kongresine çevrildi.
Kulislerde Kenan Sönmez, Dursun Bulut, Çetin Soysal, Ali Fatinoğlu, Süleyman Çelebi, Müslim Sarı, Cemal Özdemir ve Cemal Canpolat’ın isimleri gündeme getirilirken yeni bir oluşum için gösterilen çabalar dikkat çekiyor. CHP’li milletvekilleri Erdoğan Toprak,Gürsel Tekin ve Engin Altay’ın, 3. bölgeden sorumlu il başkan yardımcısı Oğuz Soydan ismi üzerinde anlaştıkları konuşuluyor.
ESKİ DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in damadı olan Soydan, Karayalçın’dan sonra Kent Koop Başkanlığı sırasında yardımcılığını yapıyordu. İl Başkanlığı için bu kadar çok aday olunca İstanbul’a artık iyice ısınmış olan Murat Karayalçın’ın da ‘Murat Abi’ formülüyle adaylık yarışına katılabileceği iddiaları dikkat çekiyor. CHP kulislerinde İstanbul adayını Kılıçdaroğlu’nun belirleyeceği belirtiliyor.
Cem Boyner’in ismini telaffuz edenleri de izlemek gerekiyor.
Küfür ve hakarete tahammül etmek
KADİR Topbaş’ın kadına şiddet ile ilgili yazısını okudum. Geçen pazar oynanan GS-FB bayan voleybol maçında, 2000 GS taraftarının 12 FB’li oyuncuya 2 saat boyunca ettiği küfür ve hakaretleri anımsadım. İstanbul’un ortasında, sadece GS taraftarlarının olduğu maçta terör estirildi. Emniyet güçlerinin sadece seyrettiği ortamda, kızları, gelinleri yaşlarındaki bayan oyunculara, el-kol hareketleriyle küfürler eden 50-60 yaşlarında adamları (!) gördüm ve erkek olmaktan hatta insanlığımdan utandım. Bunların sürü psikolojisiyle daha neler yapabileceğini düşünmek istemiyorum. Bu bir hastalık mıdır; bunun incelenmesi için bilim adamları çaba göstermelidirler.
Aksi halde kadına şiddetin önlenmesi mümkün olmayacaktır.
İlhan ŞARMAN
Biliyor musunuz
-TÜRK Solu gazetesi başyazarı ve Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu’na, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başbakanken kendisiyle ilgili attığı tweet’lerden dolayı 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası verildiğini, Çuhadaroğlu ve avukatlarının kararı temyiz edeceklerini ve Yargıtay’a götüreceklerini açıkladıklarını...
-DÜNYA Arapça Günü’nün dördüncü kez 18 Aralık tarihinde kutlanacağını...
Belediyecilere ders olsun!
BAKIRKÖY Belediye Meclisi’nde bir grup meclis üyesi ile konuştuk. Olayın gerçek yönünü şu ifadelerle beyan ettiler.
“Belediye başkanımız Sayın Bülent Kerimoğlu siyasette dedikodunun yıpratıcı etkilerini anlatırken, teşbihte hata yapmıştır. Yasal olan bir konu olan Kültür Üniversitesi’nin satın almış olduğu gayrimenkulü yasal olarak üniversite satın almıştır. Fakat yasal olan bu olay ne yazık ki Bakırköy hudutları dahilinde dedikodu malzemesi yapılarak tamamen saptırılmıştır. Bu saptırma neticesi sanki kişiler para aldığı yönünde bir algı oluşmuştur. İşin gerçeği belediyenin, Maliye’nin emanetçisi olarak uhdesinde bulundurduğu 62 parselde bulunan arazi zilliyeti olan vatandaşın (Ecmel Sarıoğlu) kanuni hakkı olarak belediye tarafından satılmıştır.
Sayıştay denetimi belediyemize yapılmış burada herhangi bir hukuka aykırılık tespit edilmemiştir. Buna rağmen gerek sosyal medya gerek yazılı medyada belediye başkanımızın örnek verirken “Bu konu yasal olmasına rağmen dedikodu ile saptırılmıştır” beyanı ne yazık ki algıyı farklı yönde geliştirmiştir. Bu konuda gerek belediye başkanı Bülent Kerimoğlu gerek ismi geçen İBB Meclis üyemiz Ali Rıza Akyüz’ün herhangi bir kusuru bulunmamaktadır.”
Bu arada Belediye’nin Mali Hizmetlerden sorumlu İhsan Bahri Bellek de bir açıklama göndererek hukuki süreci anlattı.
Bizim de söyleyeceklerimiz var; evet bu olayda hukuki bir durum yoktur, ancak siyasi hata yapılmıştır.
Bu tür olaylar belediyenin seçilmişlerine ders olmalıdır.
Paylaş