Paylaş
Yeryüzünde başka hiçbir lidere nasip olamayacak bir büyük kabullenmeyle kurtarıcısı olduğu milleti, O’nu asla unutmadı. Terk etmedi. Yalnız bırakmadı. Fakat ülke yönetimine gelen siyasi iktidarlar, Atatürk’ün devrimlerine ve ilkelerine sahip çıkamadılar. Cumhuriyet’in temel değerlerinden ödünler verdiler. Ekonomiden dış politikaya, milli eğitimden hukuka kadar pek çok alanda Atatürkçü politikalar görmezden gelindi, dışlandı. Karşı devrime, gericiliğe ve bölücülüğe pirim verildi. Demokrasi, insan hakları, özgürlük kavramları kullanılarak gerçekleştirilen algı operasyonlarıyla Türk milleti Atatürk’ten koparılmak istendi. Atatürk demektedir ki:
“Saygıdeğer ulusuma şunu öğütlerim ki bağrından yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı yöneticilerin mayasını çok iyi analiz edip değerlendirsinler.”
Türk milleti, bütün dünyayı hayrete düşüren bağlılığını sonsuza kadar devam ettirerek büyük kurtarıcısı, gerçek dünya lideri Atatürk’ün öğütlerini mutlaka yerine getirecektir.
Dünya tarihi aydınlıkla karanlığın mücadelesiyle doludur. Atatürk, dünya tarihinde aydınlığın temsilcisi, aydınlığın lideridir. Karanlıkta kalmayı isteyenlerin, karanlığı ısrarla savunanların aydınlığı anlamasını beklemek zordur. Ancak biz Atatürkçülerin mücadelesiyle karanlıklar mutlaka aydınlanacak, karanlıktan beslenenlerin oyunları bozulacaktır.
Atatürkçü düşünce emperyal planları bozacak, aydınlanma mücadelesini sürdürecektir. Sonsuza dek...” Atatürkçü Düşünce Derneği
TÜRK ÖĞRENCİLERE SURİYELİ ÖĞRETMEN
EKİM ayının son haftasında Milli Eğitim Bakanlığı 900 Suriyeli öğretmen ataması yapmış. Bunlardan 6’sı Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesi Süleymanşah İlkokulu’na yapılmış. Bu okulda sınıflarda 20 öğrenciden 10’u Suriyeli, 10’u Türk... Türk öğrencilere de Suriyeli öğretmenler ders veriyor! Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ
ANKA AJANSI’NDAN KİMLER GEÇTİ?
1972 yılından itibaren aralıksız yayın yapan Anka Haber Ajansı, yayın hayatına son verdi. Anka’yı Altan Öymen kurdu; 1977’de politikaya girince ajansla ilişkisini kesti.
Yönetimi çekirdek kadrodan Müşerref Hekimoğlu üstlendi. Hekimoğlu, bir anonim şirket kurarak çalışanların da yönetime katılımını sağladı.
Anka’dan kimler geçti: Uğur Mumcu, Teoman Erel, Nuri Çolakoğlu, Derya Sazak, Ahmet Tan, Süleyman Coşkun, Zekai Durmuş, Uluç Gürkan, İsmet Solak, Vahap Munyar, Örsan Öymen, Abbas Güçlü, Yalçın Küçük, Hikmet Bila, Hakkı Birler, Yazgülü Aldoğan, Mümtaz İdil, Alaattin Aktaş, Rahmi Yıldırım, Ahmet Abakay, Veli Özdemir, Nuri Sefa Erdem, Füsun Özbilgen, Adem Yavuz. İsimler sürecek...
BİTKİSEL ATIK ASİT YAĞ KULLANANLARA OPERASYON
BİTKİSAL ve atık hayvansal yağlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ‘geri kazanım lisansı’ alan firmalar tarafından Türkiye’nin 81 ilinden toplanıyor.
Yılda yaklaşık 300 bin noktadan 30 bin ton atık yağ toplanıyor.
Bu toplanan yağlar içerisinde hem minarel (motor yağ) ve hem de atık domuz yağı bulunuyor.
Türkiye’ye gelen turistlerin bir kısmı özellikle domuz eti ve ürünleri tüketiyor.
Domuz yağlı bir hayvan; bir çok otel sahibi turistler için domuz etini özellikle istiyor.
Trakya’da 10’dan fazla domuz çiftliği bulunduğunu unutmamak gerekiyor. Ayrıca, İstanbul’da bir çok avcının Trakya bölgesinde avladıkları yaban domuzlarını Yunanistan ve Bulgaristan’a sattığı biliniyor.
Domuzun atık yağlarının bitkisel atık yağlarla birlikte toplanması bu sorunun çözümünün ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bu yağlar, geri kazanım tesislerinde sudkostikle rafineri işlemine tabi tutulmuyor. Rafine edilen yağlardan biyodizel elde ediliyor. Çıkan asit yağlar da aracılar vasıtasıyla yem sanayiine satılıyor. Teknik ve sanayi amaçlı kullanılırsa tonu 1500 TL, yem sanayisinde kullanılırsa, tonu 2.200’e çıkıyor.
Asit yağını alıp tavuk yemine kullanan firmalar ihanet içinde değil mi?
Bu yazıyı yazarken, Ankara’dan bir bilgi geldi:
“Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Tarım, Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 81 ilde yağları ve gliserinleri üretenleri alıp satanları incelemeye aldığı ve bir tavuk üreticisi firmaya da ağır para cezası kesildiği öğrenildi.
Türkiye genelinde yılda 250 bin ton pamuk yağı üretiliyor. Bu ürün rafine edilirken, ortaya 25 bin ton asit yağı çıkıyor. Bu yağın tavuk yeminde kullanılması bakanlıkça yasak... Pamuk asit yağının içerisinde toksit madde olan GOSSİPOL bulunuyor. Bu madde tavuklarda büyümeyi engelliyor, bir de yumurtalarda leke bırakıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geri kazanım lisansı alıp pamuk asit yağını üreten firmalar; İzmir, İstanbul, Hatay, Adana ve Nizip’de bulunuyor. ‘Katran’ rengindeki pamuk asit yağı hidrojen peroksitle rengi açılarak tavuk yemine belli oranda katılarak insan sağlığı ile oynanıyor.
Bakanlığın Türkiye’de ilk kez bu kadar büyük bir denetim uygulamasına başlaması nedeniyle bir çok firmanın başının yanacağı belirtiliyor.
OKUYUNUZ
YASAL HAKKIM GASPEDİLDİ’
“SİZDEN bir hakkımın savunulmasını istiyorum” diye söze girdi Av. Özlem Hazinedar... Beşiktaş Belediye Bakanlığı görevinden alınan Murat Hazinedar’ın eşi olan Özlem Hanım, “kendisinin güya Kılıçdaroğlu’na telefon edip, eşinin veya kendisinin aday gösterilmem yolunda tehditler savurmuşum. Böyle bir şey yok; kanıtı da yok. Muhalifler, benim üzerimden Murat’la oynamak istiyorlar. Benim kimsenin kirli çamaşırını ortaya koyma gibi bir çabam olamaz. Deli saçması bir iddia... Bir Belediye Başkanının eşi olarak Sayın Kılıçdaroğlu’na telefon etmenin, bununla yetinmeyip mesaj yollamanın hakkım ve haddim olmadığını bilecek ahlaka ve bilinCe sahibim. Böyle haberler üretildi, bazı internet siteleri ve yazarlar bunları kullandı. Söylemek istediklerimi yayınladılar. Ancak bundan önce yargıya tekzip başvurusuna bulundum, ne yazık ki, yargımızın durumu da çok üzücü... Tekzip isteğim sudan sebeplerle reddedilip, yasal bir hakkım gasp edildi.”
GÜNEYDOĞU’NUN İKİ BELEDİYE BAŞKANI
BİZİM kültürde geçer bu terim. Erkek gibi kadın derler. Yani demek isterler ki güçlü, her şeye yeter, kendi ayakları üstünde durabilir. Sevdiklerine güven verir, düşmanlarına korku. Yıl 2018 geldik, gördük ki o mesele öyle değil. Bunun erkek, kadın olmakla alakası yok. Bunun çalışmakla, fırsat vermekle, niyet etmekle alakası var. Al sana açık bir örnek. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin mesela. Bakanlık da yaptı, başkanlık da. İkisinde de ayrı izler bıraktı. Öyle karda silinen izler de değil. Güneydoğu’nun sanayi şehrinde, yapılaşması hızla artan, endüstrisi gelişen, köyden kente göç alan, bir o kadar da kırsalda Türkiye tarımını destekleyip o güzel tatları sofralara koyan, Güneydoğu turlarının başkenti Gaziantep’i teslim ettiler ona. Sonucu hayranlıkla izliyor insan. Bir kadın ki sormayın gitsin. Gönülleri kazanmış, memlekete faydası dokunmuş, yaşadığı yeri de güzelleştirmiş. Daha ne olsun. ‘Olursa böyle olsun’ denmez mi?
ŞANLIURFA’NIN ‘FEVZİ ABİSİ’
Şehremini diye bilinirmiş eskiden belediyeler, başkanları... Osmanlının neyse o olduğu dönemlerde. Emin ellerdeki şehir gibisinden yani. Anadolu’ya şöyle bir bakınca buna benzer bir isim aradım. Belediyelere şöyle bir bakarken, Göbeklitepe’ye rastladım. Göbeklitepe’ye bakarken, ilçenin belediye başkanı ilişti gözüme. Sorduk, soruşturduk. Fevzi Demirkol dediler. Bu kadar borçlu belediyenin içinde, borçsuz bir belediye ve liste boyu hizmet. Büyükşehir belediyelerinin yaptığı işleri ilçe belediyesiyken yapmış. Çölyaklılara glütensiz fırın açmış, yaşlılara evlerinde bakmış, gençlere, kadınlara, çocuklara, engellilere merkez yapmış. Gencine ulaşmış, çocuğuna ulaşmış, kadına ulaşmış, aileye, yaşlıya, engelliye ulaşmış. Bunlara fiziksel mekânlar da hazır etmiş. İlçe belediyelerinin imkânlarının ulaşacağı yerlere ulaşmış. Bizim buralara kadar ulaşmış, mesela buralarda Göbeklitepe demiş durmuş. Tanıtımlar, işler yapmış. Yani, Türkiye’nin de çıkarlarını korumuş, savunmuş. Göbeklitepe dediğin az şey değil, herkes bu kadar ucundan tutsa ülkede al sana turizm patlaması. Demek ne oluyormuş, isteyince oluyormuş. Milletin parası, hem doğru kullanılıp, hem de çok iş görülüyormuş. Bir o kadar da seveni var. Fevzi Abisi olmuş şehrin. Demek ki neymiş: “Çalışınca oluyormuş! Sayıları artsın dilerim. Hasan KIRMIZITAŞ
Paylaş