Avukatlar Günü 5 Nisan

“GÖREVİMİZİ yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hâkime, hele ne iktidara tabiyiz.

Haberin Devamı

Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.”
(Avukatlık Andı’ndan)
- Hukuk mesleğinin zirvesi ‘avukat’lıktır.
- Diğer mesleklerden avukatlığa geçişte yaş sınırı olmalıdır.
- Avukatlık, diğer mesleklerin emeklilik alanı değildir.
- Avukatlara yeşil pasaport verilmemesi, ilgililerin utancıdır.
- Savunmanın olmadığı yerde adaletten söz edilemez.
- Bu gün savunmadan en fazla yakınanların, yarın canları yandığı zaman sığındıkları ilk makam avukatlık olmaktadır.
Av. A. Erdem AKYÜZ


‘Oturma’ ve ‘çökme’


MÜHENDİSLİK hatayı affetmez, sonuçta hendeseye yani matematiğe bağlı bir ilimdir. Son 20 yıldır üniversitelerimiz ve YÖK, hukuk ve tıp alanlarının adamlarınca (maalesef akademisyen diyemeyeceğim, çünkü ikisi de ilim değil) işgali altında. Bu üniversitelerden çıkar bakan da olursunuz ama ne Türkçeyi tam konuşur, ne de arızayı tam teşhis edip tamirat ekibine de tarif edebilirsiniz. İyi bir mühendislik ilmi almış olan, beni yetiştiren hocalarım bana bu büyük arızanın bir ‘oturma’ olduğunu öğretmişti; bakıyorum, köşenizde mühendislik konularındaki tecrübeye dayanan görüşlerini ilgiyle okuduğum yüksek mühendis Aslan Özmen Bey de aynen kullanmış. ‘Oturma’ ile ‘çökme’ Türkçe karşılıkları dahi aynı olmayan kelimeler. Bakanlarımızı ve toplum önderlerimizi dünyanın 3. konuşma dili olan Türkçemizi daha özenli kullanmaya davet ediyorum.
Dr. Müh. Yalçın KOÇAK

Haberin Devamı


CHP’de İlhan Kesici fısıltısı

- ESKİ Devlet Planlama Teşkilatı Başkanı ve eski milletvekili İlhan Kesici’nin adının, İstanbul 1. bölgede Sivaslı bir ismin listede yer almaması üzerine, bu açığın kapatılması amacıyla ‘aday gösterilmesi’ için CHP’li bazı ‘abilerin’ genel merkez nezdinde devreye girdiğini...
- CUMHURİYET’in bir önceki genel yayın yönetmeni Utku Çakırözer ile Karadenizli hukukçu ve CHP’li bir ailenin oğlu olan Asmalımescit Çevre Eğlence Yerleri Kültür Derneği Başkanı, adı Gezi sürecinde öne çıkan Ali Şahinler’in ‘kontenjan’ başvurusu yaptıklarını...
- VATAN Partisi’nin, Türkiye’nin en genç milletvekili aday adayının, İstanbul 1. bölgeden gösterilen TGB Genel Başkan Yardımcısı ve Dünya Antiemperyalist Gençlik Birliği Genel Sekreteri Elif İlhamoğlu olduğunu açıkladığını...
- CHP’nin ‘örnek’ önseçiminden sonra İBB Meclis Grubu’nda başkanvekilliği ve diğer ihtisas komisyonlarının seçiminin bugün 17.00’de il binasında yapılacağını; yarışmaya İl Başkanı Murat Karayalçın’ın desteklediği söylenen şimdiki başkanvekili Ertuğrul Gülsever’in (Beyoğlu), onun karşısına genel merkez yanlısı Coşkun Tanış (Büyükçekmece) ve İlhan Demirok’un (Bayrampaşa) çıktıklarını, buna karşılık 127 üyelikten 76’sının muhalefet kanadında yer aldığını...

Haberin Devamı


Kılıçdaroğlu’nun eli rahat

CHP önseçimden kimi etik sorunlara rağmen yenilenme mesajı ile çıktı. Örgüt yaşlı kadroları istemediğini gösterdi. Bu haliyle örgütün tercihi Türkiye gerçeklerine ve değişim dinamiklerine uyumlu oldu. CHP’nin klasik kadrosunun artık bu değişime direnme lüksü kalmamış oldu.
Şimdi ipler önseçimden tek başına çıkmış bir genel başkan olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinde.
MYK ve PM üyelerinin bir kısmı önseçime girip çıkamadı. Büyük çoğunluğu kontenjan ataması için bekliyor ama yapılan önseçimlere girememiş olmaları ve önseçimden çıkan sonuçların aleyhine bir durum yaratıyor. Bir MYK üyesinin yakın çevresine söylediği “Kılıçdaroğlu önseçim kararı ile bizi acayip açığa düşürdü, ne yapacağız bilemiyorum” sözleri tabloyu özetliyor.
Kılıçdaroğlu partisinin örgütünden gelen sesi duyuyor olmalı. Etrafında kümelenen kadronun toplum kadar partide de istenmediği görülüyor. Zaten bu yüzden ‘önseçimden kaçmak’ olarak değerlendirilen tavırları ciddi anlamda güven sorununa yol açmış durumda.
Güven sorunu olan bir ortamda partinin üst yönetimi ve örgütü arasında uyumlu bir seçim çalışması yapılamayacağı da gayet açık... Bu noktada Kılıçdaroğlu’na büyük iş düşüyor. Ya kulaklarını kapatıp mevcut yapıyı Meclis’e taşıyarak partisini küçülmeye götürecek ya da önseçimden çıkan değişim talebine ve ülke gerçeklerine uyum sağlayarak MYK ve PM dahil pek çok kişi yerine nitelikli, genç ve donanımlı yeni yüzleri kontenjan olarak toplumun önüne çıkaracak.

Haberin Devamı


4. SEÇİMİ OLACAK


Burada bir not da parti üst yönetimi için... Her zaman birilerinin hem PM hem MYK hem parlamento üyesi olma lüksleri yok. Herkes gerekli fedakârlığı yapmak zorunda. Bir koltuk altında 10 karpuz taşınmaz. Hep bana hep bana mantığı CHP’yi ve dolayısıyla Türkiye’yi bir adım ileri taşımaz.
Kanaatimizce genel başkanlıkta 5. yılı ve 4. seçimi dolacak olan Kılıçdaroğlu’nun artık son liderlik sınavında hiçbir bahanesi ve engeli yok. Önseçim tamamen elini rahatlattı. Ya tamamen yenilenme ve seçim başarısı ya da başarısızlık ve seçim ertesi 8 Haziran kurultay çağrısı ile karşı karşıya olunacak.

MESAJ PANOSU

(ARINÇ’a) Hepimiz görüyoruz ki mutlu değilsiniz. Yüzünüz gülmüyor. İnanıyorum ki bu tabloyu tasvip etmiyorsunuz. Vicdanınız kanıyor. Hatta zaman zaman, vicdanınızın sesi baskın çıkıyor, güzel şeyler söylüyor, tenkit yapıyorsunuz. Ama hemen, geri adım atıyorsunuz. Siz, AKP şablonuna uygun bir tip değilsiniz.” Burhan ÖZFATURA
MİLLİ birlik, beraberlik başkan veya daha doğrusu Emir’ül-Mü’minine biat etmek midir? Hakan ŞÜKÜR

Haberin Devamı

Çile çektiriliyor


SÜREYYAPAŞA Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde iki aydır kemoterapi alıyor eşim. Onkoloji’ye sabah 06.00’da sıraya gidiyorsunuz, kan verip kan sonuçlarını alamıyoruz, cihaz bozuk. Bir adet laboratuvar, bir cihaz herhalde, çünkü çoğu zaman böyle. Temizlik konusunda da içler acısı bir yer. 3 blok var yine de yeterli değil, tüm Türkiye’den hasta geliyor. Alternatif hastane yok, dolayısıyla insanlar çile çekiyor.
Beyhan YENİTÜRK

Ali Gümüş’le söyleşi

Milli sporumuz güreş, olimpiyatlardan çıkarılabilir



GAZETECİ Ünal Sakman’ın ‘Babıâli Hatıraları’ adlı kitabında ‘Yaşayan Efsane’ olarak bahsettiği Ali Gümüş’ü dün sabah kaybettik. Princeton Üniversitesi’nde güreş konusunda konferans veren Türk güreşinin tarihini, hatta lügatını yazan, 3 kez FILA tarafından ‘Dünya Güreşi’ne hizmet madalyasıyla ödüllendirilen ve 1990 yılında ‘bütün zamanların’ en iyi güreş yazarı seçilen Ali Gümüş’e, karşılaştığımızda seyircisi giderek azalan milli sporumuz güreşin geleceğini sorduk.
Güreş’in kuralları neden bu kadar değiştirildi? Güreş, Olimpiyatlardan çıkarılabilir mi? Ata sporumuzun bu hallere düşmesine üzüldük... Biz de bu söyleşiyi önümüzdeki günlerde yayınlayacaktık.
Kısmet ölümünden sonraymış!
Birlesik Amerika’da Mr. Wrestling [Bay Güneş] adıyla hayatı kitaplatırılmış…
Şimdi bakınız Ali Gümüş’un sorduğumuz sorulara verdiği yanıtlara:

Haberin Devamı


FUTBOLDA OLMADI, GÜREŞTE OLDU


- 100 yılı aşkın bir zamandır futbolda önemli değişiklikler olmazken, güneşte son 20 yılda tam bine yakın kural değişiklikleri oldu. Greko Romen kapışmalarında kafakol, salto, suples, tekkol…gibi oyunlar ortadan kalktı. Şimdiki kapışmalarda yarışmacılar birbirlerinin bileklerini tutarak güreşir gibi yapıyor ve ihtar ya da tek puanla galibiyete gidiyorlar. Bu alışkanlık seyircileri kaybettirdi. Sikletler, hemen hemen her şey değiştirildi. Sanıyorum önce Greko-Romen, ardından da serbest ve bayanlar güreşleri Olimpiyatlardan çıkartılacak. Bir de insan sağlığı açısından güreş çok tehlikeli…


İNSAN SAĞLIĞI ÖNEMLİ


- İnsan sağlığı bakımından güreş de nasıl bir tehlike var?
- Dünyanın en tanınmış üniversitelerinden biri olan Princeton’da yağlı güreşle ilgili olarak bir konferans verdiğimde geçip yerime oturmuştum ki profesörlerin kendi aralarında yüksek sesle tartıştıklarını görünce dayanamayıp ayağa kalkip gene ne var? Anlaşılamayan nokta nedir, diye sorduğumda şu cevabı almıştım.
‘Atalarınız insan anatomisini ne kadar iyi biliyorlarmış. Sizi dinleyince anlayıp şaşırdik. Dediniz ki yağlı güreşte köprü kuran yenik sayılır. Evet kafa ile oyun olmaz. Çünkü insan vücudundaki hücreler 7 yılda bir yenilenir. Kafa tasasının sallantı halinde olan beyin ise cidara çarptığında hücrelerinin bir bölümünü kaybeder.Ve vücutta sadece beyin hücresi yenilenmez.Yağlı güreşte köprü kurmak yasak dediğinizde bunu hatırlayıp şaşırdık ve atalarınızın insan anatomisini ne kadar iyi bildiklerini öğrenmiş olduk…


LEFTER ARNAVUT MU


Demek özellikle Grekocuların çoğu Alzheimer hastalığından rahatsız... Boks da öyle. Bir zamanların demir adamı Muhammed Ali Clay bugün kendinde değil. Futbolda da bu tehlikeyi sezen sporcular asla topa kafa vurmuyorlar. İlk olarak bana Rum değil, Arnavut soylu olduğunu acıklayan Lefter de topa asla kafa vurmazdı.Sebebini sorduğumda bana ‘sağlığa zararlı’ demişti.
-Sizi Tercüman’ın spor sayfalarından tanırız. Dünya çapında bir güreş uzmanı olduğunuz halde Spor Bakanlığı ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’den herhangi bir teklif alıyor musunuz?


SPOR BAKANI BENİ TANIMIYOR


- Geçmiş yıllarda Cemal Gürsel, Süleyman Demirel, Turgut Özal devamlı beni arayıp güres tefrikalarında son durumun ne olduğunu sorarlardı.Hatta birgün Arnavutluk¹a giderken Cumhurbaskanımız rahmetli Turgut Özal uçakta ayağa kalkmış “Beyler, beyler gazeteci diye kime denir?” dedikten sonra kendi sorusunu yine kendisi şöyle cevaplandırmıştı?
“Gazeteci diye ben Ali Gümüş’e derim. Neden çünkü gazeteci eser vermeli, eser. Bu güne kadar 30’a yakın kitap yazdım. Matbaaya verdiğim 5 kitabımı ise çalıp hırsızlar kendi isimleri altında yayınladilar. Bu çalınan ve benim yazdığım ama başkalarının adı altında yayınlanan kitaplarım arasında şunlar var;
Türk ve Dünya Edebiyatıyla Basınında Eşek, Türk Sporcularının Biyografileri, Prut Savası. Atatürk ve Güreş isimli kitabım ise matbaadan çalındı. Çalanı biliyorum. Telefon ettirdim, kendisini mahkemeye vereceğimi söyledim. Henüz yayınlamadı. Herhalde ölmemi bekliyor. O zaman basacak.


OLİMPİYAT MACERASI


- 1948 Olimpiyatlarında 6 altın madalya kazanan güreşçilerimiz İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ tarafından 20’şer bin lira ile ödüllendirilince profesyonel ilan edildiler. Yıllar sonra yeniden ödüllendirme basladı. Buna ne dersiniz?
- 1959 yılında 1912 Stockholm Olimpiyatları şampiyonlarından Jimmy Thorpi, bir beyzbol oyunundan 60 dolar aldığı için profesyonel sayılmış ve madalyaları elinden alınmıştı. 1959 yılında Thorpi affedildi, madalyaları geri verildi. Aslında bu ithamdan ziyade ırkçılıktı. Thorpe kızılderili asıllıydı ve bundan olmuştu. Ben ,1959 yılından beri bütün güreş şampiyonalarını izliyorum. Her gittiğim yabancı ülkede ev sahibi ülkelerin şampiyonlarının para ile ödüllendirildiğini biliyor ve bunu yazıyordum ama bizim spor teşkilatından çıt çıkmıyordu. Nihayet 1976 yılında dönemin IOC Baskan J.Antonia Samaranj, yüzlerce gazeteci arasında, şampiyonlara para ödülü verilir mi, diye sordum. Toplantı İstanbul’daydı ve Samaranj “Elbette verilir. Bu türlü armağanlar verimi artırır” dedi de bizde de ödüllendirilme başlatıldı.


FİLA’DA GÖREV


- Son Taşkent’teki toplantıda FILA’nın adı IWW diye değiştirildi. Siz hiç FILA’da görev aldınız mı?
- Yıllarca bana görev verildi. 1990 yılında bütün zamanların en iyi güreş yazarı olarak da beni seçtiler. Başkan Milan Ercegan bana sonsuz ilgi gösterirdi.


- Siz güreştiniz mi?
- Fatih Güreş Kulübü’nde güreştim. Kendimi çok kuvvetli hissediyordum ama kulübe ilk geldiğim ayda rakiplerim beni yerden yere vurdular. Bir ay sonra gerçeği anladım Sürekli idman yapmayan rakiplerini asla yenemezdi. İstanbul Gençler Şampiyonu olduğumda kulübün yönetim kurulu beni toplantıya çağırdı. Gencim fazla bilgili değildim. Bana dediler ki “Seni Yaşar Doğu asla milli takıma almaz. O takımı Ankara’dakilerden kuruyor.” Halbuki Yaşar Doğu asla kimsenin hakkını yemezdi. Beni kandırdılar ve güreşten, haltere geçtim. Bir hafta sonra seçmeleri kazanıp Milli Takıma girerek 48 saat trenle İstanbul’dan Bükreş’e gittik. Fazla kilom vardı ve babaannemin Sirkeci Tren İstasyonunda bana verdiği köftelere elimi süremedim ve sonra da böyle spor mu olur?
diyerekten halteri de bırakıp vücut krallığı yarışmalarına girmek için çalışmalara başladım. Bu dalda da Türkiye çapında dereceler aldım,


GÜREŞÇİ ‘ÇIRAK’


- Şampiyon bir güreşçi spora veda ettikten sonra ne yapmalı??


- Mutlaka çırak yetiştirmeli. Gençlere bildiklerini öğretmeli. Atalarımız çırak yetiştirmeyen güreşçiler egoist olur, demiştir.
- Olimpiyatları düzenlemek için aday olmuştuk ama bize vermediler. Bunun sizce nedeni nedir?
- Sidney Olimpiyatları güreşlerinin planını dünyadan 3 gazeteciden biri olarak ben yapmıştık. Fransiz Didie, Macar Dobor’la defalarca İsviçre’ye davet edildik. Aradan yıllar geçti. Birgün bugünkü Olimpiyat Komitesi Başkanından bir mektup aldım. Bu mektupta şunlar yazıyordu:


‘Türkiye’nin Olimpiyatlara ev sahipliği yapmasının nasıl olacağını tam bin kişiyle konuşarak planladık. Bana hiç kimse bu konuda bir şey sormamıştı. Ben, dünyada ilk 3 arasına giriyor ama Türkiye’de bin kişi arasına alınmıyordum. Arjantin’e gitmeden önce onlara Brezilya’nın Dünya Kupalarını Pele ile aldığını yazarak oraya bütün zamanların en büyük haltercisi Naim Süleymanoğlu’nu götürmelerini öğütledim. Dinleyen olmadı ve ev sahipliğimiz yattı.


- Sizi Spor Bakanlığı hiç arıyor mu?
- Hayır, günümüz bakanıyla tanışmak dahi kısmet olmadı. Belki beni gıyaben bile bilmiyor. Türk Güreşinin tarihini, lugatını yazdım ama Spor Bakanı ile BTG Müdürü ile tokalaşmak dahi kısmet olmadı, Geçmiş çağlarda en değerli kişi savaşları kaybeden komutanlardı. Galiplerin yüzlerine bakan olmazdı. Bunun da sebebi padişahların analarının, haremdeki kadınların, sadrazamların ve saray görevlilerinin Yeniçerilerin yabacılardan oluşmasıydı. Kim yenildiyse saraylılar, ona ilgi gösterir ’Üzülme, üzülme, galip sayılır bu yolda mağlup diyerekten sevilir ve ödüllendirilirlerdi. Bugun beni arayan yetkili yok diyorum ama bütün zamanların en büyük haltercisi Naim’den yararlanan var mi?


YERLİKAYA VE AKGÜL


Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya ile zaman buldukça beni arar hal hatır sorar, saygılı büyük bir sporcudur. Güreş tarihimizde Hamza kadar altın madalya kazanmış başka bir güreşçimiz yoktur. 2 Olimpiyat, 3 Dünya ve 9 kez de Avrupa Şampiyonu olmak kolay iş değil. Bunu Hamza başardı. Son Dünya Şampiyonasında Taha Akgül altın madalya kazandı ama gazetelerde bu başarılı adama sadece tek sütun yer verildi. Birkaç yıldır spor sayfalarinda 3 kulüp başkanının kellelerinden başka fotoğrafa yer verilmiyor diye ülkemizde bayan güreşine karsı çıkanlar vardı.


- Bayanların güreşmesini nasıl karşılıyorsunuz?
- Türkçemizde “Pehlivanı ana doğurur” diye bir söz vardır.Yüz yıllar önce de Gül Hatun güreş tekkeleri kurdurarak pehlivanların yetişmesine yardımcı olmustur. 1933 yılında İzmir’de Emine Pehlivan, Bulgaristan erkekler şampiyonu ile güreşmiş ve onu yenmişti. Son yıllarda şort giyiyorlar diye karşı çıkanlar var. Türk Sporunu genellikle hayatlarında hiç spor yapmamış siyasi şahsiyetler yönettiklerini sanıyorlar. İşte 40’a yakın haltercimizde doping çıktı da ne yapıldı. Naim boşta geziyor, ‘halterin beyleri’ sefa sürüyorlar. Güreşte ise Hamza Yerlikaya umudumuz; Yaradan muvaffak etsin...
- Teşekkürler…



Bursa Üniversitesi’ne de ‘ikinci aday’ atandı



“CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Uludağ Üniversitesi’nde (UÜ) de sandığa saygı göstermedi. ilk sırada çıkan mevcut rektör Prof. Dr. Kamil Dilek’i, YÖK ikinci sıraya koymuştu. Erdoğan da bunu onadı. UÜ’nün yeni rektörü Prof.Dr. Yusuf Ulcay; dinci... Antilaik tutumları nedeniyle uzun süre (Mustafa Yurtkuran Hocanın rektörlüğünde) idari görev verilmedi. Kız çocuğu bile çarçaflı... Birlik Vakfı’nın desteğini aldı. Üniversitedeki seçimde Kamil Dilek 676, Yusuf Ulcay 265 oy almıştı....


Bu arada Erdoğan, daha önceki grupta liste önünde olmasına karşın atama yapmamıştı. İstanbul Üniversitesi’ndeki sonuçtan sonra UÜ’nün de ikinci sırasını atadı.
Yandaşlar, YÖK’e, hükümete ve cumhurbaşkanına ihbar üstüne ihbar göndermişler. Bu belgeleri herkes görmeli, okunduğunda mutlaka şaşırılacaktır. En çok oy alan rektör Kamil Dilek, Ergenekon’dan yargılanan ve sevilen bir öğretim üyesi olan Prof.Dr. Mustafa Yurtkuran’ın öğrencisiydi...


Kamil Dilek’in suçları (!) çok fazla; Atatürk fotoğrafını üniversitede barındırmak, Kubilay, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı fotoğraflarına izin vermek, anmaları engellememek, Yurtkuran’ın çalışma arkadaşlarını kızağa almamak, Gezi’ye destek veren öğretim üyelerini cezalandırmamak...


İhbar mektuplarına ‘paralelci’ de eklemişler. İhbar mektupları YÖK’ün arşivinden bizim elimize geldi. Atanmayan Rektör’ün açıklaması eşliğinde öğretim üyelerine ve öğrencilere de gönderildi.
Haberi DHA da yaptı. Lütfen okuyunuz.”


Bu konudaki bilgileri gazeteci bir dostumuz gönderdi; bizde özetleyerek bu yazıyı kaleme aldık.

Yazarın Tüm Yazıları