Avrupa’nın AKP ve Erdoğan aşkı!..

ZÜLFÜ Livaneli ile Hürriyet Avrupa tesislerinin bulunduğu Frankfurt’ta karşılaştık. Hürriyet mensupları ile yemek yedik. Hamsi tava çok lezzetliydi. İtalya’dan geliyormuş hamsi. Karadenizliler, bu kadar trolden sonra ilerde İtalyan hamsisine muhtaç kalmazlar.

Haberin Devamı

Köln’deki WDR radyosunun ’duayen’ gazetecisi Osman Okkan da vardı yemekte. Köln’de, Avrupa Senfoni Orkestrası’nın Köln’de 9 ekimde Zülfü Livaneli’nin ve Teodorakis’in eserlerinden oluşacak bir konser için hazırlık yapıyormuş. Hürriyet’in Almanya ’Cumartesi’sindeki ilginç söyleşilere dikkat çekti Livaneli. Biri Goethe Üniversitesi İslam Dini Vakıf Kürsüsü Başkanı Prof. Ömer Özsoy’a ait. Özsoy "Almanya’nın İslam adında nurtopu gibi bir bebeği oldu. Konuk işçilerin dini olarak gördüğü İslam’ı artık kabul etmeye başladı" diyor. Türkiye’yi en iyi tanıyan Alman gazeteci Wolfgang Günter Lerch de, Türk edebiyatını anlatan ’Bozkır ile Bahçe Arasında Bin Seneden Türk Edebiyatı’ adlı bir kitap yazıyormuş. "Türkiye’de aydınlanma tepeden oldu, bu devrimlerin en büyük sorunu. Atatürk günün koşullarına göre gerekeni yaptı" diyor.

"Almanya’ya çok iyi uyum sağlamış Türklerle beraber Cem Özdemir gibi asimile Türklerin olduğunu, diğer taraftan bakıldığında 3. kattaki dairesinden dışarıya adım atmamış Türk kadınların bulunduğunu belirten Lerch "Dini kurallara bağlı yaşayamam. Seküler hayat yaşıyorum ve benden daha seküler yaşayanlar da var. Budizmi seçen, ateşe tapan insanlar var bu toplumun içinde. Sizin toplumda çok az. Farklılıkların getirdiği durumlar var" diyor

Livaneli, Klett Cotta Yayınevi’nin çıkardığı ’Mutluluk’ kitabının tanıtımı için Frankfurt’a gelmiş. Frankfurt Kitap Fuarı öncesi düzenlenen Frankfurt Tiyatrosu’ndaki okuma akşamına Mario Levy ile birlikte katılmış

14 Haziran’da da Bonn Bineaili’nin açılışını yapacakmış. Livaneli’nin bu konuşma metnini, Almanya’nın saygın gazetelerinden yayınlamak üzere Süddeutsche Zeitung istemiş. Zülfi Livaneli, Frankfurt’taki sırasında yabancılarla bir sürü görüşme yapmış; "Bana sorular soruyorlar. Ben de kendilerine sorular sorarak cevap veriyorum" diyor. Bineail metnini sorunca özetleyiverdi Livaneli:

PARTİ KAPATILMASI


"Parti kapatılmasına nasıl bakıyorsunuz diyorlar.

Daha önce ben sorayım diyorum muhatabıma... Parti kapatmaya Avrupa nasıl bakıyor? Tabii tipik bir tepki ile karşılaşıyorsunuz. Tabii ki parti kapatmaya karşıyız.

Ben de diyorum ki AİHM, ki üst karar merciidir. RP’nin kapatılmasını onayladı... Bunu birçoğu bilmiyor. Avrupa bildiğimiz bir kurallar bütünü. Birbiriyle çekişen kararlar verilebiliyor. RP’nin kapatılması doğrudur diyorsa, bugün bize neden yargı darbe yapıyor diye sorabiliyorlar. Avrupa’nın büyük bir çelişkisi bunlar.

Acaba bunun sebebi RP’in Batı karşıtı, AKP’nin ise Batı yandaşı olması mı? Siyasi çıkarlar hukukun üstünde mi Avrupa’da? Bu soruma bugüne kadar AB yöneticileri dahil net cevap verebilen bir Batılı görmedim. Burada bir çelişki olduğu belli."

Dava ve suç duyurusu

BAŞBAKAN Erdoğan ile araştırmacı Erhan Göksel arasındaki hukuki savaş kızıştı. Flash TVD&ODe pazar akşamları yaptığı son konuşmalar üzerine Başbakan, Erhan Göksel’e 50 bin YTL’lik manevi tazminat davası açarken, Göksel de Erdoğan hakkında, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt’ün dinlenme olayına ilişkin ’Görevi kötüye kullanmak ve ihmal’den Ankara’da Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Türk hükümetini sorumlu tutmaktan kaçınıyorlar

LİVANELİ ilginç bir durumu da şu sözlerle anlatıyor:

"Türkiye’de olup biten bütün aksaklıklardan hükümet dışı güçleri, muhalefeti ve başka güçleri sorumlu tutuyorlar. Hükümeti sorumlu tutan yok. Soruyorlar Hrant Dink cinayeti, Malatya, rahip cinayetleri, 301 madde... Bu konularda hükümete toz konduran yok. Ben de diyorum ki, bir ülkede böyle şeyler olduğunda hükümete soracaksın. Dink cinayetini ortaya çıkarmak AKP’nin esas görevi değil mi? Genç kızların başörtüsü özgürlüğünü savunan parti, 1 Mayıs’ta yürüyen kızları postallar altında paramparça etti. Bu nasıl bir şey. Avrupa’dan buna karşı da cevap yok. Demek istediğim şu; Avrupa’da AKP ve Erdoğan’la ilgili bir toz kondurmama eğilimi var. Erdoğan dedi ki, biz Batı’nın ahlaksızlığını almayacağız. Bunu da soruyorum, peki ne diyorsunuz diye. Ne yazık ki, bütün bu argümanlar bunları tatmin etmiyor, koşulsuz bir Erdoğan ve AKP desteği var." Sadece Almanların değil konuştuğu İtalyan ve Fransızların da böyle düşündüğünü gördüğünü belirten Livaneli "İşte bu tipik bir Batı çelişkisidir" diyor.

Avupalı’nın kafasındaki

ZÜLFÜ Livaneli, Batı’nın çelişkisini şu nedenlere bağlıyor:

"Avrupalının kafasındaki Türk imajı ile ilgili bir şey bu. Cumhuriyet’in Batılı değerlerle bütünleşmesi iddiasından son derece rahatsızlar. Türkiye’yi bir İslam dolayısıyla AB’nin çıkarlarını savunan bir Ortadoğu ülkesi olarak görmek istiyorlar. Avrupa ile eşit bir ülke olarak görmek istemiyorlar. Benim Avrupa’da bunca yıldır edindiğim deneyim sonuncunda vardığım bir nokta var:

Avrupa Konseyi yöneticilerini tanıyorum, UNESCO’nun kültür elçisiyim. Türkiye’nin kültürünü Doğulu bir kültür olarak tarif etmek istiyorlar. Dolayısıyla sonunda ’biz size saygı duyarız ama siz bizden değilsiniz’ diyecekler. Dolayısıyla AB tam üyeliğinde yerimiz yok. O yüzden Mustafa Kemal’in laik çağdaş Türkiyesi rahatsız ediyor bunları."

BİR gazeteci Livaneli’ye sormuş;

- Türkiye’de karikatür, politik mizah, fıkra devam ediyor mu?

- Belli ölçüde devam ediyor, demiş.

Alman gazeteci bu kez şöyle konuşmuş:

- Bu önemli bir işaret. Eğer bir gün politik mizah kaybolursa işler çok vahim bir noktaya gelmiş olur. İyi yoldasınız demek ki.

Yazarın Tüm Yazıları