Paylaş
İstanbul 2010 Ajansı Sultanahmet'te kaldırım yaparak bizi küçük düşüremez
AKB olduğumuz bir yılda, yollarında ve kaldırımlarında önemli bir sorun olmayan, büyük bir kısmı zaten yaya bölgesi olan Sultanahmet Meydanı’nı yeniden düzenleme projesini, zamansız, anlamsız, gereksiz ve kuşkulu buluyor, 18 Mart 2010 için planlanan ihalenin iptal edilmesini talep ediyorum.
Gerekçelerim:
- Kültür kelimesinin sözlük anlamı için Wikipedia’ya bakınız.
- Kültür, kaldırımın aksine, elle tutulabilir, üzerine basılabilir bir nesne değildir.
- İstanbul, önemli bir kültür varlığına miras yoluyla sahip olmuştur. Ancak bu varlığı gerektiği gibi koruyamadığı ve sürdüremediği için, bir ‘Kültür Başkenti’ değildir. Avrupa Birliği’nin bu unvanı İstanbul’a vermesi bir iltimastır, ayrıcalıktır, bir teşviktir. Kıymetinin bilinmesi, iyi kullanılması gerekir.
- Sık sık kaldırım yenileyip, rant oluşturma, dostları memnun etme, ‘Avrupa Kültürü’nde yoktur. Bunun kültürle uzaktan yakından bir alakası da yoktur.
- Siz Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’sınız, kendinizi TOKİ zannetmekten vazgeçiniz. Siz kültür alanında başarı gösterecek durumundasınız.
- AKB’nin esas amacı, Türkiye’de sürdürülebilir bir kültür katma değeri yaratmaktır, Türkiye’yi dışarıda tanıtmak, turistlere tanıtmak, bir marka yapmak ya da halkı eğlendirmek değil... Bu da Ajans’ın kapalı kapıları ardında değil, dışarıda İstanbullularla birlikte olur. Kendi hazırladığınız projeleri emrivaki yapıp önlerine sürerek olmaz. Onların nabzını tutarak, fikrini alarak, katılımını sağlayarak, onları adam yerine koyarak, onlara bir İstanbullu olmanın gururunu yaşatarak olur. En azından aklınızdan geçenleri onlarla paylaşarak, web sitenizde basit bir anket yaparak olur. Siz bunların hiçbirini yapmadan, nasıl bir kültür katma değeri yaratabilirsiniz?
- Lütfen, kaldırım işine soyunarak, kendinizi ve bizi küçük düşürmeyiniz!
Prof. Dr. Taylan ULA
GÜNÜN SÖZÜ
“Diktatörlükte halk doğruları lidere söylemekten korkar.
Demokrasilerde ise liderler doğruları halka söylemekten korkar.
(Richard Neadam)
Hani çipli pasaporta 1 Nisan’da geçecektik
NEJAT Toros anlatıyor: 1999 yılında Türkiye dahil 100 ülke Chicago Konvansiyonu’na imza attı. Bu ülkelerin 1 Nisan 2010’a kadar çipli pasaporta geçmesi gerekiyordu.
2007 yılında Malezya ve Türk ortak ihaleyi aldı. Geçen yıl bu iki firma biz bu isi beceremiyecegiz diye ihaleden feragat etti.
Malezyalı ve Türk ortak kimdir? Devlet sırrı gibi saklanıyor. Peki ne neler olacak?
1 Nisan tarihinden sonra çipli pasaportu olmayanlar yurtdışına çıkamayacak ek bir süre verilmezse... Hoş verilen süre 11 yıl. Bunun üzerine Dısişleri Bakanlığımız devreye girerek 13 kişilik bir komisyon oluşturdu. 13 kişi Hollanda, Almanya ve Fransa’daki firmalarla irtibata geçti. Günümüzde internet denen bir olay var. 13 kişi birkaç saat içinde 30 firma ile irtibata geçebilir. Fakat bizim yetkililer yüz yüze görüşmenin daha iyi olacağını düşünmüş olmalılar.
FBI Başkanı Robert Müller, Türkiye’ye gelerek bizden hesap sordu. Düştüğümüz hale bakın. Adamlar haklı, 11 sene önce imza attıysan gereğini yerine getir diyor. Sorgulanması gereken şudur:
13 kişi ne iş yapar? Bugüne kadar neredeydiler? Türk ve Malezyalı şirketler hangisidir? Bunlardan ne kadar tazminat alındı? Sokaktaki vatandaş 1 Nisan’dan sonra vize alamazsa sorumlusu kimdir?
CHP ve MHP bu konunun üzerine neden gitmez. Dünyanın en pahalı pasaport harcı ödeyen Türk vatandaşı bu muameleye layık mıdır?
Merhamet duygusu ve malum Deniz Feneri
BAŞBAKAN Elazığ’da deprem bölgesinde herkese teşekkür ederken, Deniz Feneri Derneği’ni de anmadan geçemedi nedense! Almanya’da yargılanıp mahkûm olmuş ve Türkiye’deki hukuki süreci de devam eden zan altındaki bir derneğin adını anmak, yargıya müdahale değil midir? Bülent Arınç bu derneğe TBMM liyakat madalyası verirken “Her şeylerine kefilim” demiş ancak daha sonra merhamet hortumları ortaya çıkmıştı. Aynı derneğin kurban yolsuzluğu kapsamında da soruşturulduğunu, yöneticilerinin tutuklu olduğunu herkes unutsa da Başbakan unutmamalı.
Kızılay her yere yardıma koşarken, Elazığ Valisi Muammer Erol’un özel talimatla Deniz Feneri’ne özel ilgi göstermesi de altının çizilmesi gereken bir nottur.
M. YILMAZ
Tarkan ve HES’ler
RİZELİ avukat Remzi Kazmaz, CHP il kongresinde, HES’lara karşı tavırlarıyla tanınan Tartan’la ilgili ilginç bir yorumda bulundu. Bu konuya destek vermek için memleketi Rize’ye geleceği sırasında gözlem altına alınarak HES’lere desteği adeta engellenmiş olduğunu belirten Kazmaz, “Sadece gözdağı verilmek için bu operasyonlar yapıldı. Allah’tan Tarkan’ı Ergenekon’a sokmadılar. Bu arada HES’lere olan eylemlerimiz de devam ediyor, lehimize çıkan yargı kararları karşısında faaliyetlerin devamlarına göz yumuyorlar. Yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz.”
‘Torun İsveç’
“PULTOVA’da Ruslara esir olacaktım. Bu benim için ölüm demekti. Türkler çağrım üzerine yardımıma geldiler. Beni ebedi esaretten kurtardılar.” Bu sözler, uğrunda Ruslarla yaptığımız Prut Savaşı’ndan (1711) sonra kurtardığımız İsveç Kralı ‘Demirbaş’ namı ile maruf ‘Demirbaş Şarl’a ait. İşte; olmamış bir olayı soykırım diye kabul eden İsveç o ‘Demirbaş Şarl’ın nankör torunlarıdır. Ne demişler? Kime iyilik yaparsan karşılığını bulursun. Zeki ÖZEN
Biliyor musunuz
ÇALIŞMA eski Bakanı Ziya Halis’in Genel Başkanlığı’nda kurulan ‘Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin bugün Balgat’ta Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde SHP ile birleşerek siyaset sahnesine çıkacağını... - ‘ÖZELKALEM’ dergisinin Türkiye genelinde ikincisini düzenlediği yerel yönetim Oscar’larının 16 Mart Salı günü 20.30’da, Beyoğlu İtalyan Kültür Merkezi’nde dağıtılacağını...
Paylaş