‘‘Türkiye, Kıbrıs Türkleri için değil, kendi güvenliği, esenliği ve geleceği için mücadele veriyor. Kıbrıs'
ta Türklerin yok olması, Türkiye'
nin umurunda değil, Tek bir Kıbrıslı Türk
kalmasa bile Türkiye'
nin Kıbrıs'
a ilgisi sürecektir...’’
İlkelerini ve miras bıraktığı çağdaş düşünce sistemini hiçbir zorlamaya gereksinim duymadan gönülden ve toplumca özümsediğimiz büyük
Atatürk'ün
Kıbrıs'a bakış açısını irdelemeden önce varoluş mücadelemizin ilkesini bir kez daha anımsayalım:
Kıbrıs Türklüğünün
Türkiyesiz var olabilmesi kesinlikle olanaksızdır. Bizi bugünlere getiren yurtseverliğimizin ve milliyetçiliğimizin temelinde, gerektiğinde
Anavatan ve yüce ulusal çıkarlar uğruna kendimizi feda edebilme bilinci vardır. Bu temel bilinçten yoksun olsaydık, bugüne kadar varlığımızı sürdüremezdik.
Türk halkını
'cemaat' düzeyinden devlet kurumlaşmasına taşıyan
TMC'ciler kutsal göreve başladıklarında, kendilerini
Türk ulusuna adadıklarına ilişkin ant içerlerdi.
Anadolu Türklüğünün
Kıbrıs'a olan ilgisini her zaman sıcak tutabilmek için mücadeleci
Kıbrıs Türkünün, adanın
Türkiye açısından taşıdığı yaşamsal ve stratejik önemi ön plana çıkarması da, bu bilincin akılcı göstergesidir. Bu bağlamda,
Anadolu ile yürütülen kader dayanışması hep başarılı oldu.
Kıbrıs'ın
Yunanistan'a ilhakını önleyen ve halkımızı uluslararası siyasal haklarla donatan dayanışmanın bundan sonra da sürdürüleceğine hiç kimsenin kuşkusu olmasın..
Ege Denizi'nde,
Yunanistan'a el çabukluğuyla ve altın tepsi içinde verilen adalarla kuşatılmış bulunan
Türkiye'nin tek açık olan kıyı kapısı güneydedir.
Ege'den başlayan
Yunan kuşatmasını kıracak ve
Türkiye'nin tek açık kıyı kapısını güvenceye alacak stratejik ada
Kıbrıs'tır.
Türkiyesiz Kıbrıs Türklüğünün var olabileceğini düşünmek ise saçmalıktır.
Kıbrıs Türkü, böylesine stratejik bir platformda varlığını ulusal davaya ve
Anavatan'a adamaktan asla eziklik duymaz; onur duyar...
Türkiye de varlığını
Kıbrıs'a adayan bir duyarlık içindedir.
Böylesine onurlu bir ilke birlikteliğinin savaşımcısı olmak, Atatürkçülüğün de gereğidir.
Neden mi?
Çünkü
Atatürk, vasiyet nitelikli vurgulamasında,
Kıbrıs'ın
Anadolu'nun güvenliği, esenliği ve ekonomisi açısından taşıdığı yaşamsal öneme dikkatleri şöyle çekmiştir:
‘‘Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir...’’
Onun için diyoruz ki, Atatürkçü olduğunu öne süren hiç kimse
Atatürk'ün
Kıbrıs'la ilgili vasiyetini çiğneyen yaklaşımlara itibar edemez. Ederse, Atatürkçülüğün yanından geçemez.
Kıbrıs'la ilgili vasiyetini, kritik günlerde bir kez daha anımsatan ebedi ışığımız
Mustafa Kemal Atatürk'e saygı, minnet ve şükran...
Bugünlerin ortamında da rehberliğini sürdürüyor.
Ahmet TOLGAY-Cumhuriyet Meclisi Özel Kalem Müdürü-LEFKOŞA Türkler, NBA'yı futbol maçı izler gibi izliyor
AMERİKA'da yaşayan bir
Türk'ün,
Hido'lu
NBA'dan izlenimini aktarırken
‘‘Amerikalılar, basket maçlarını sinema izler gibi izliyor. Ancak biz
Türkler farklıydık. Bir anda salonda bir uğultu koptu; 2 bin Türk
‘Hido buraya yumruk havaya' diye tempo tuttu’’ demesine kızan
Mahmut Ekenel (Missouri-ABD) bakın nasıl karşılık veriyor:
‘‘Bu arkadaşımız zahmet edip o haftanın
Fox Sport kanalının NBA özetlerini izlemiş olsaydı, Amerikalıların biz
Türklerle nasıl dalga geçtiğini görürdü. Haberin başlığı şöyleydi: ‘‘Türkler NBA maçını soccer (futbol) maçı gibi izlediler.’’
Türk ne demek?
BBG'den kısa saçlı olan genç bayan arkadaş, taksisine binen sanırım üç genç öğrencinin onunla yaptığı muhabbeti diğerlerine anlatıyordu; özellikle onların yorumlarını, düşüncelerini
BBG'ye katılanlar hakkında... O ara konuyu detaylandırmak için
‘‘Adları değişik yabancıydılar’’, bir ara düşündükten sonra
‘‘Sanırım Ermeniydiler’’ dedi. Gerçi kötü bir niyet yok ama yanlış bir bakış açısı var. Böyle çok insan olduğunu düşünüyorum.
Hálá öğrenemiyoruz. Adları farklı olan, inançları değişik olan ya da hiçbir inancı olmayan,
Türkiye pasaportu taşıyan, bu ülkenin yurttaşı olan herkes en az bu arkadaş kadar
Türk'tür,
hatta daha fazla bile
Türk olabilir. Onlar yabancı değildir. Turist hiç değildir. Keza birçok turist (özellikle birçok iyi eğitimli
Alman başta olmak üzere) bizim tarihimizi, ülkemizi yani bize ait olan birçok şeyi milyonlarca
Türk olduğunu söyleyen insandan iyi bilirler. Adları
Ayşe, Mehmet değil diye veya başka farklılıkları var diye binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan ve bizden daha biz olan bu insanlara lütfen
'yabancılar' demeyelim. Sanırım buna en fazla
Almanya'da hem adları, hem inançları, hem yaşam tarzları ayrı olan, orada sadece 40 yıllık bir tarihi olan ve
'yabancı' diye bir kenara itildiğini hisseden ve bu tavırdan kurtulma mücadelesi veren gurbetçi
Türkler üzülürler.
G.SARAÇ-İSTANBUL GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Türkiye'de hiçbir okulumuzda çevre dersi yok. Çevre hareketinin kurumsallaşması eğitimle olur. Öğrencilerimiz, daha yeşilin ekolojisini bilmiyor. Yeşili, göze hoş gelen bir renk olarak tanımlıyor.’’
(Prof. Dr. Güven GÖK Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi)
MESAJ
BAYRAM'da
Metro firması müşterilerine saygılı davranmadı.
Antalya'dan
Ankara'ya dönmek üzere bilet bulamadık; daha sonra 00.30'da bir otobüs bulunduğunu söylediler. Eski bir otobüs ve korsan çalışıyordu. Tangır tungur
Ankara'ya geldik.
Metro aynı saatte
Ankara'ya tam 8 korsan otobüs kaldırdı. Böyle günleri fırsat bilerek korsan otobüslerle yolcu taşıyan, haksız kazanç elde eden ve yasalara meydan okuyan
Metro ve diğer otobüs firmaları için neden önlem alınmaz, kontrol yapılmaz?
B.Ö. / ANKARAORD. Prof.
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ölümünün 10. yıldönümünde yarın T.Z. Tunaya Kültür Merkezi'nde (Tünel, Beyoğlu) anılacak. Prof.
Necla Arad'ın konuşmasından sonra
Meriç Velidedeoğlu'nun hazırladığı
Ali Düşenkalkar ve
Özlem Karaman'ın sunacakları
'88 Yıllık Yaşamdan Anılar' adlı saydam gösterinin ardından 'AB Çerçevesinde Ulus-Devlet' konferansının konuşmacıları; Prof.
Erol Manisalı ve
Şükran Soner.
EMİNÖNÜ Tiyatro Caddesi'nde (Azak Yokuşu) iki aydır patlayan lağımla ilgilenen yok. Burası oteller caddesi, turist kaynıyor. Kokudan duramıyoruz. Lütfen bir çare.
Hayrettin BİNGÖL Esnaf-EMİNÖNÜ