YÜCE deha Atatürk başta olmak üzere, Cumhuriyetimizi kuran; kız-kızan, yaşlı-genç, şehit ve gazilerimizin önünde bir kez daha sevgi ve saygı ile eğiliyor, mihnet duygularımızı yineliyoruz...
Sonsuza dek yaşayacak Kemalist Cumhuriyet’in zaman-zaman, sözde önünde engel olmak için çalıştığını sanan iç işbirlikçiler ile dış akıldanelerinin her zaman haklarından gelecek bir birlikteliğin ve bilgeliğin var olduğunu; bundan asla şüphe edilmemesi gerektiğini de haykırmak istiyoruz.
Siyasal rejimlerde 83 yıl delikanlılığın olgunluk dönemidir. Artık çocukluk dönemi ile delikanlılığın ilk günlerindeki hırçınlıklar dinmiş, sorumluluk bilinci bellekleri kıskıvrak sarmaya başlamıştır.
83. yılında Cumhuriyetimizin iktidar tarafından açtığı hizmetlere bakın bir kez! Ya kavşak, ya kaldırım ya da park-bahçe! Var mı bir tek üretime yönelik fabrika?
Oysa Cumhuriyetin 10. yılında yüce deha "Az zamanda çok işler yaptık" diye diyerek övünüyor. Övünmeyi hak eden yatırımlarla onur duyuyor. Ya şimdi?
Haksızlık etmeyelim, AKP iktidarı döneminde de "az zamanda çok işler yapıldı!" Onlar da övünüyorlar da, aradaki fark ne?
Öyleyse yeniden alt alta yazalım:
Atatürk "Az zamanda çok işler yapıldı" diyor;
AKP: "Az zamanda yapılan ne varsa SA-TIL-DI" diyor...
Sorun da buradan başlıyor ve halk artık tepki vererek AKP’yi şimdiden haşlıyor. Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşayacak ve yaşatacak olanlara selam olsun...!
Yılmaz ERGÜL
Roche iyi kıyak
MALİYE Bakanlığı, geri ödeme listesinden çıkardığı ilaçları durmadan artırmaya devam ederken, bazı ilaçlar listeye bir giriyor, bir çıkıyor. Önce zayıflama ilaçları ’Bilimsel Kurul’ kararıyla listeden çıkartıldı. Buna eleştiriler gelince yeniden listeye alındı. Sağlık Bakanı’na sordular "Bu nasıl oluyor?" diye... Yanıtı, Bilimsel Kurul kararı oldu. Kimse o zaman akıl edip de "Yahu sayın Bakan, bu ilaçları listeden çıkaran da, geri koyanlar da aynı Bilimsel Kurul değil miydi?" diye sormadı. Bugün öğrendik, daha önce ’Bilimsel Kurul’ tarafından listeden çıkartılan skandallar firması Roche’un Neupogen isimli ilacı, aynı ’Bilimsel Kurul’ tarafından gene listeye alınmış! Burada ister istemez Roche firmasının, Sağlık Bakanlığı’nın ’Bisikletli Kanser Kampanyasına’ katılanlara yaptığı para desteği akla geliyor.
Müfettişlerin ve yargının Roche firması hakkındaki suç duyurularına kulağını kapatan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, liberalizmin ’etkin ikna gücüne’ balıklama dalıyor. Mazeret hazır ’Bilimsel Kurul kararı’
Başbakan için ve Ofer-Kutman neyse, Sağlık Bakanı için de Roche aynı! Bize de "Böyle Başbakan’a böyle Sağlık Bakanı, böyle Sağlık Bakanına da böyle Bilimsel Kurul" yakışır demekten başka bir şey kalmıyor.
Böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek!
Prof.Mehmet NEŞŞAR- CHP Milletvekili
Bulvarda ağaç kıyımı sürüyor
KUĞULU kavşağında devam eden altgeçit çalışmaları sırasında ağaç kıyımına başlandı. 21 Ağustos’tan beri devam eden altgeçit inşaatı nedeniyle Atatürk bulvarının Ankara Sanayi Odası ile Kuğulu Park arasında kalan bölümünde de kaldırımlar da daraldı. And Evi’nin bahçesinin bir bölümü yola katılırken, buradan başlamak üzere kaldırımda bulunan ağaçlar da kesiliyor. Belediye ekipleri, dün GAMA Holding ve TEB binalarının önündeki ona yakın yaşlı ağacı elektrikli testere ile kesti. Ağaçların hizasında kalan bölümlere fore kazık çakılması ve bu nedenle Akün sahnesi, Türk Dil Kurumu ve TÜBİTAK’tan aşağıya doğru aynı hizadaki bütün ağaçların kesilmesi için de hazırlık yapıldığı görüldü.
Ayrıca alteçit çalışmalarının tamamlanmasının ardından bulvara yerleştirilecek yeni aydınlatma direklerinin örnekleri de bulvara kondu. Üç örnek içinden birinin seçilerek bulvar boyunca yerleştirileceği belirtiliyor.
Öte yandan Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sokak aydınlatmasında kullanılacak 3 ayrı aydınlatma direniği de basına tanıttı.
Okay İPEKÇİ
Türkiye’yi neden aşağılıyorsunuz
BİR televizyon kanalında (27.10.2006) ana haber bülteninde, mezarlığa sit alanı olduğu için kayıkla giden köy halkı haberinde, haberden önce, sunucunun "Böylesi ancak Türkiye’de olur’ demesi çok büyük bir ayıptır.
Bunu söylerken aklına ne gelmiş merak ediyorum. Kendisi, iyi örnek ülke veya kıta için nereyi örnek alıyor da "Ancak Türkiye’de olur" diye bir tabir kullanıyor.
Bunun demokrasi ile ilgisi yoktur.
Türkiye’de yaşamayı kendisi için aşağılayıcı bir durum zannediyorsa, biz karşılayalım masraflarını, sözüm ona örnek aldığı yerlerde yaşasın ki milyonlarca izleyiciye böylesine basit cümleler kullanmasın.
Son yıllarda bu söz üzülerekten belirtiyorum ki klişeleşmiş’; ’klasik Türk işte’, ’Normaldir ağabey burası Türkiye’, ’Türk müsün belli oluyor’, bunun gibi laflar o kadar çok etrafımızda dolaşır oldu ki, üzülüyorum bir Türk olarak.. Mert EBCİM
Biliyor musunuz
GEÇEN yılın 3. döneminde 766 dolar olan kişi başına turizm gelirinin, bu yılın aynı döneminde 746 dolara düştüğünü, yine bu dönemde kişi başına turizm giderinin ise tersi bir gelişme ile ile artarak, geçen yıla göre %7,4 artışla 659 dolara yükseldiğini...
Dil sınavı
DOÇENT adaylari icinde İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinin dışındaki dillerden basvuranların KPDS sınavından 65 alması gerekiyor. Ancak 2000 yılından önce bu üç dilden doçentliğe başvuranlar için geçerli KPDS not baraji 70... Neden bu üç dil dışındaki dillerden birini seçenler için sınır 65 iken İngilizce, Almanca ve Fransızca için 70?
Bu durumda 2000 yılından önce KPDS sınavından 65-69 alan yüzlerce insana büyük haksızlık yapılmiş oluyor.
Bu insanların suçu dünyada ve bilimde en geçerli bu 3 dili secmiş olmaları mi?