Paylaş
Rantçılar, yeni yapılacak yolun çevresinde şimdiden yer kapatıyor
BİN yıllardan bu yana uygarlıklara beşiklik etmiş Anadolumuz'da birçok kültürün birikimiyle oluşmuş 'tarihsel çevremiz' ile eşsiz güzelliklere sahip doğal çevremiz ne yazık ki yok oluyor.
Çanakkale ve Edremit yöresinde bir grup duyarlı insan bir araya gelmiş; 'Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği'ni (GÜMÇED) oluşturmuş... Yörelerine sahip çıkmak istiyorlar.
GÜMÇED'in Edremit Körfez Şubesi Başkanı, mimar Mehmet Akif Öznal, yağmacı zihniyetin şimdi de 'dünya kenti' Edremit Körfezi'ne göz diktiğini söylüyor. Anlattıkları vahim bir tabloyu ortaya koyuyor:
‘‘Çanakkale-İzmir karayolunun, Ayvacık-Küçükkuyu kesiminin, Assos üzerinden sahile indirilmesi girişiminde istimlak aşamasına gelindi.
Bilindiği gibi Assos -Behramkale- ile Küçükkuyu arasında, gerek yöre halkının, gerekse bu bölgeyi ziyaret eden turistlerin gereksinimlerini karşılayan yeterli bir yol mevcuttur. Kuzey Ege'nin tek bakir kalabilmiş, eşsiz güzellikteki bu yöresi, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 20 Eylül 1991 tarih ve 2022 sayılı kararı ile ‘1. derece doğal SİT alanı' olarak tescil edilmiştir. Yine bu bölgede ‘Lamponeia' ve ‘Gargara' antik kentlerinin kalıntıları, Sazlı-Kozlu köyleri civarındadır.’’
ZEYTİNLİKLER GİDECEK
Mimar Öznal, yolun Assos'a etkisini de şöyle anlatıyor:
‘‘Assos, bölgemizin bilinen en önemli antik yerleşimidir. Sadece ulusal değil, evrensel sayılabilecek değerlere, yemyeşil zeytin ağaçları ve masmavi deniziyle olağanüstü ekolojik dengeye sahip bu eşsiz doğa parçasından geçirilmek istenen yolun yaratacağı tahribat bu dengeyi altüst edecektir.
Mevcut yol ‘turistik gezi karakterli' olup, doğal SİT ile uyumlu, az araç yoğunluklu, yumuşak bir yoldur. Yapılmak istenen ise ‘transit ulaşım yolu' karakterine sahiptir. Yoğun araç geçecektir. Egzoz gazlarının, zeytin ağaçlarına ve oksijen yoğunluğu ile ünlü yörenin temiz havasına büyük zararı olacaktır.’’
Gürültü kirliliği de turizme ayrı bir darbe olacak.
YAPILAŞMA TEHLİKESİ
Karayolları'nın ifadesine göre 12 metresi asfalt, 20 metre genişlikte bir güzergáh açılarak yapılacak yolun istimlak genişliği 40 metredir. Yörenin doğal SİT karakteri bu yol ile bozulunca, yapılaşmaya açılması kaçınılmaz olacaktır. Zeytinliklerin bazı kesimlerce satın alınmasının altında yatan da, bu gelişmeyle elde edilecek ‘rant' hesaplarıdır. Tipik bir yağma süreci, yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Tabii gereksiz yere binlerce zeytin ağacı kurban edilecektir. Hatta bazı yerlerde yol ‘deniz doldurularak' genişletilecek.
Oysa 11.7.1992 tarih ve 3830 sayılı Kıyı Kanunu'nun 1. maddesi; ‘‘Sahil şeridi, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 m. genişliğinde alandır. Sahil şeridine yapılacak yapılar, kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Taşıt yolları sahil şeridinin kara yönünde, yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir'' diyor.
Açıkça görülüyor ki, transit yolun güzergáhı Kıyı Kanunu'na aykırı!
YER KAPATANLAR
Bursa'daki Koruma Kurulu'nun tutumunu da Öznal şöyle anlatıyor:
‘‘Kurul, önce bölgeyi 1. derece doğal SİT alanı olarak tescil ediyor. Aynı kurul, Karayolları'nın talebi üzerine, ‘çivi çaktırmam' dediği yörede mevcut yolun 12 metre genişlikte asfalt yol olarak genişletilmesine onay veriyor. Yol standartlarının yükseltilmesine karşı değiliz. Bu konuda alternatif öneri; Ayvacık-Küçükkuyu arasında halen mevcut olan yolun tırmanma şeritleri eklenerek genişletilmesi, rampa ve virajların teknolojinin olanaklarıyla çözümlenmesidir.’’
GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi Başkanı Mehmet Akif Öznal, ilginç duyumlarını da aktarıyor; emlakçılar eliyle bazı siyasiler şimdiden SİT karakterli bu zeytinlikleri kapatmaya başlamışlar. Bu konuda Sezer, Akbulut, Ecevit ve bakanlar Aydın, Aytekin, Gökalp, Talay, Mumcu'ya verilmek üzere ‘‘Bu yol yapılmasın, kutsal zeytin ağaçlarımıza kıyılmasın’’ başlığıyla bir imza kampanyası açtıklarını söylüyor.
Henüz yitirilmemiş bu eşsiz güzelliklerin kurtarılması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Buğdaya zam var ama...
TARIM ve Köyişleri Bakanı Prof. Hüsnü Yusuf Gökalp yeni buğday fiyatı konusunda açık bir oran vermekten şimdilik kaçınıyor: ‘‘IMF üreticiye para vermeyin, enflasyonu azdırmayın diyor.’’ Gökalp buğdaya zam verecek ama maliyeyi aşamıyor; istikrar programını bozacağı için. Bakana göre buğdaya zam olabilir de olmayabilir de.
Dün Adana'da ‘‘2000'li yıllarda Toprak, Tarım ve Erozyon’’ konulu panelde Sakıp Sabancı'nın yanında bakana buğdaya zam var mı diyoruz.
- Var.
Ne kadar?
- Eh biraz.
Ne zaman?
- Haziranın ilk haftasında... Ya bu cuma, ya da öbür cuma Bakanlar Kurulu'nda görüşür karar veririz.
Yanımızdaki Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Cumali Doğru ise bize ‘‘Hesap ortada. Maliyetler % 30'u gösteriyor’’ diyor. Yani üretici yine perişan. Gözler Ankara'da.
Antandros
EMEKLİ gazeteci Remzi Erkürem, Altınoluk'ta oturuyor; çevresine duyarlı... ‘‘Bölgenin tahribatına çok üzülüyorum. Edremit Körfezi müthiş bir yer. Şimdi herkesin gözü burada... Örneğin, Altınoluk'un 215 rakımlı tepesinde şimdiye kadar kazılmamış, Assos gibi bir antik kent var; Antandros... Sahipsiz, yağmalanıyor, soyuluyor... Bazı kişilerin, antik kenti 'beton kente' dönüştürme gayretleri bulunuyor. Buna karşılık bir dernek kurduk. Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öncülüğünde bir çalışmaya başladık. Kültür Bakanlığı ile görüşerek, bu tarihsel varlığı nasıl koruyabileceğimizi araştıracağız.’’
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Tarım alanları SİT bölgesi ilan edilsin.’’
(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nafi Baytorun.)
ŞIRNAK'tan bir okurumuzun ‘‘Petrol'de Rant Çarkı’’ adlı yazısı üzerine aynı bölgeden bir ticaret erbabı şunları yazıyor: ‘‘Niye korkuyoruz; ortaya çıkalım, Ankara'da sınır ticaretinde kimlere, neyin karşılığında ne verildiğini açıklayalım. Bizi biliyorsunuz, gelin size gerçekleri anlatalım, bazı siyasetçilerin adlarını verelim. Artık tahsis almaktan ümidimizi kestik. Bari bölge kazansın, devlet kazansın.’’
Paylaş