Bayramlardaki trafik kazalarında daha çok kan kaybedeceğiz
Bayram dolayısıyla kazalara dikkat çekerken kusurun kimde olduğunu soruyor ve "Yol kullanıcılarında, yani insanda" diyor. Türkiye’deki kazalarda insan unsurunun oranının kabaca %90’larda olduğunu vurguluyor. Bunların içinde yol ve araç kusuru da var tabii... Trafik eğitiminin yetersizliğine vurgu yaparken "Şu anda ehliyet sahibi olan binlerce insan araç kullanmak ehliyetine sahip değiller. Bu demek değil ki bizim insanımız akıllı değil, araba kullanmayı bile beceremiyor. Sorun aracı kullanamamak değil, doğru kullanmayı bilmemek" diyor.
Tekiner, Amerika’daki bir arkadaşının söylediklerini de aktarıyor:
Sürücü kursları azaltılmalı
NEJAT Tekiner kazalara karşı ne yapılması sorusunu şöyle yanıtlıyor:
"Bir an önce sürücü kurslarımızın sayısı olabildiğince azaltılmalı ve denetleme gücü yüksek, merkezi bir sisteme geçilmeli. Herkes çıtası çok yüksek bir ehliyet alma sürecinden geçmeli ve gerçekten araç kullanma bilinci/yetisine ulaşanlar ehliyetlerini alabilmeli. Trafik kazalarını önlemede bence atılması gereken ilk adım bu olmalıdır. İstediğimiz kadar cezaları artıralım, istediğimiz kadar yolları/araçları mükemmelleştirelim, sürücüler eksik olduğu sürece kazalar devam edecektir. Sürücü üzerinizde en fazla yaptırımınız olan dönem ona araç kullanma ehliyeti verinceye kadardır. Bu sürecin geliştirilmesi için harcanacak çabanın getirileri, bu süreçten sonrakiler ve diğer etkenlere (yol/araç) harcanacak çabanın getirilerine göre çok daha gözle görülür olacaktır inancındayım." |
Türkiye’de ehliyetim olmasına rağmen, burada ehliyet alabilmek için tekrardan yazılı sınava ve araç kullanma sınavına girmem gerekliydi. En çok dikkatimi çeken şey, eğitimlerde sürekli trafik kazalarına sebep olabilecek olası hatalardan bahsediyorlardı. İnsanlara araç kullanmanın eğlence değil, tam tersine hayatın en önemli sorumluluklarından birisi olduğu aşılanıyordu.
Çok çarpıcı bir örnek verdiler ve bu örneği defalarca tekrarladılar, aklıma kazındı kaldı:
"Araçlar silahlardan daha tehlikelidir, silahtan çıkan kurşun bir kişiye zarar verir ama kullandığınız araçla birden fazla kişiyi öldürebilirsiniz."Diğer vurgu yaptıkları şey ise yayayı gözetip kollamak... Yayaların ne kadar savunmasız olduklarından defalarca bahsediliyor ve hangi koşulda olursa olsun yayaların trafikte önceliğe sahip olduğu belirtiliyordu.
Hangi tür hataların ne gibi cezaları olduğu, bir yayaya çarpmanın doğurabileceği hapis cezası ve maddi yükümlülükleri uzun uzun anlatıldı. Yani herkes direksiyon başına geçmeden önce başına gelebileceklerden haberdar oluyor.
Ve trafikle ilgili eğitimler oldukça az sayıda yerde, işini çok iyi bilen insanlar tarafından yapılıyor. Direksiyon sınavı için aylarca öncesinden randevu alıp,
DMV’in (deparment of motor vehicles) ofislerinden birine gidiyorsunuz ve burdaki görevlilerden bir tanesi mükemmele yakın araç kullandığınız takdirde size onay veriyor.
10 yıldır
Türkiye’de ehliyet sahibi olan ve bizzat her gün trafikte olan bir arkadaşım 4. seferde (ilk denemesinden 1 yıl sonra) ancak ehliyetini alabildi.
12 Eylül sonrasında ayağa kalkamayan sol mu, gençlik mi suçlu
Atatürk gençliği meydanlarda yok
"GENÇLİK sesini yükselttiğinde değil, asıl sustuğu, pıstığı zaman endişelenmek gerekir. Ülkenin geleceği için!"
Yukarıdaki sözler
Ahmet Taner Kışlalı’ya ait. Yitirdiğimiz aydınların değeri her geçen gün biraz daha iyi anlaşılıyor.
Atatürk bu memleketi kime emanet etti?! Peki o gençlik neden meydanlarda yok?! Üniversitelerde rektörler değiştiriliyor, gençlik ortada yok! Partilerde lider sultası hakim, gençler aday adayı bile yapılmıyor, gençlik ortada yok! İşsizlik almış başını gidiyor, hortumcular halkın kanını emiyor gençlik kayıp!
Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği durmadan devam ediyor,
Ata’nın devrimlerini emanet ettiği gençlik ortalarda yok! Eğitim paralı olmuş, dershaneler mantar gibi türemiş,
ÖSS en güzel günlere ipotek koyuyor gençliğimiz tepkisiz!
1 Mayıs’ta işçiler bayram yapamıyor, iki adım yürütülmüyor, gençlik emekçinin yanında yok!
Özelleştirme adı altında, mirasyedi haline getirildik, kıyılar, limanlar peşkeş çekildi, gençlik sessiz izliyor!
’Made in 12 Eylül’ ürünü gençlik nerede peki?
’Popstar Alaturka’ kuyruklarında geleceğini arıyor, kendini kurtarmaya çalışıyor.
Yunanistan’da da darbeler oldu, gençler işkencelerden geçirildi.
Peki Türk gençliği hálá neden silkinip kendine gelmedi? Okumadığı için Ata’sını diktatör gösterenlere dahi sessiz kalan bu gençlik mi suçlu, yoksa
12 Eylül’den bu yana ayağa kalkamayan sol mu? Bugün silkinip kendimize gelmezsek yarın çok geç olabilir. Sol bir an önce gençlikle kucaklaşmalıdır. Birileri göstermelik açılımlar ile uğraşacağına gençlere yönelik açılımlar gerçekleştirmeli, hem de acilen.
Engin BALIMBiliyor musunuz
Adaylıklarda iki sporcuAKP’de belediye başkanlığı, Meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliklerine adaylık başvurularının 19 Aralık günü 17.00’de sona ereceğini...
İSTANBUL Büyükşehir Belediyespor Başkanı, Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı ve Büyükşehir Belediye Meclis üyesi
Göksel Gümüşdağ’ın, AKP
Başakşehir’den Belediye Başkanlığı’na aday adaylığını açıkladığını...
KORE’de FC Seul futbol takımını çalıştıran
Şenol Güneş’e,
AKP’den Trabzon Belediye Başkan adaylığının önerildiğini ancak bunun kulübünden izin almasına bağlı bulunduğunu;
CHP’nin, Trabzon Belediye Başkanı
Volkan Canalioğlu ile yola devam edeceğini;
GSGM’den istifa eden
Mehmet Atalay’ın, AKP’den adaylığı düşünmediğini;
SP’nin Trabzon adaylığına yine İnşaat Müh.
Mahmut Çizmeoğlu’nu koyacağını...
AKP’nin, Sarıyer Belediye Başkanlığı’nı CHP’ye kaptırmamak için eski Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı ve Rize Belediye Başkanı
Halil Bakırcı’yı düşündüğünün kulislerde konuşulduğunu...