Aparatlar su tüketiminde tasarruf için takılıyor

“BÜYÜKŞEHİR’in Cinliği” (25.3.2010) başlığı ile verilen yazısı tam anlamıyla ‘Dervişin Fikri Neyse, Zikri de Odur’ deyimini çağrıştırıyor.

Bir takım kimseler; her ne hikmetse Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) yaptığı her olumlu işte muhalefet şerhlerini en acımasız ve bir o kadar da mantıktan, araştırmadan yoksun ortaya koyma çalışıyorlar.
Bilindiği gibi günümüzde temiz su hem çok zor elde ediliyor hem de maliyeti oldukça yüksek. Geçtiğimiz yıllarda ülkemizi etkisi altına alan ve yaklaşık 3 yıl süren kuraklıkta bu temiz suyun ne kadar kıymetli olduğunu hep birlikte gördük.
Ankara Büyükşehir Belediyesi de zor elde edilen bu temiz suyun en verimli ve tasarruflu kullanması için teknolojik tüm buluşlardan yararlanma yollarını araştırdı. Yapılan araştırmalar sonucunda özellikle okullar, yurtlar, eğitim kurumları, resmi kurumlar ve ibadethanelerde su tüketiminin yüksek olduğunu tespit edildi. Sonucunda bu yerlerde suyun daha verimli kullanılması için, suda tasarruf sağlayan aparatlar takılmasına karar verildi. Bu aparatlar musluk açıldığında suyu havayla karıştırarak fazla su akıyormuş hissi verirken suda ortalama %30 ila 45 arasında bir tasarruf sağlıyor.
Günümüzde bu aparatlardan çok sayıda çalışanı olan ve fazla su tüketimi bulunan özel sektör de yoğun bir şekilde kullanmaya başladı.
Suyun çok kullanıldığı okullar, öğrenci yurtları, kamu kurumları ve ibadethanelerdeki musluklara tasarruf amacıyla takılan, %30 ila 45 arasında tasarruf sağlayan ve piyasada 6 liradan 30 liraya kadar satılan bu aparatların tanesini ASKİ montaj dahil ortalama 3 liraya mal etmektedir. ASKİ bu aparatlardan açık ihale yöntemi ile şu ana kadar 125 bin adet almıştır. Yapılan masrafla, tasarruf edilen suyu tarttığınızda ne kadar doğru bir iş yapıldığı açıkça görülmektedir. Tıpkı koruyucu sağlık hizmetlerinde vurulan bir aşı ile gelecekte yaşanabilecek sağlık problemlerinin önlendiği gibi... Yani ortada ne cinlik ne de birilerine büyük paralar kazandırma vardır.
Avni KAVLAK- Ankara
Büyükşehir Belediyesi
Basın Koordinatörü


KEY işkencesi son bulsun

OCAK 2009’dan 22 Mart’a kadar geçen 15 ay boyunca ha bugün ha yarın ödeme yapılacak, bu sefer kimse mağdur edilmeyecek denilerek milyonlar oyalanmalarına rağmen ne yazık ki 22 Mart’tan beri Ziraat Bankası’na başvuranların yüzde 90’nı hayal kırıklığına uğruyor. Çünkü ödemeniz yok deniliyor.
Yani bir kurumda on kişi çalışıyorsa 1 kişiye ödeme yapılırken dokuzuna ödeme yapılmıyor. KEY alacaklısı Ziraat Bankası yetkililerine “ne yapacağım?” sorusunu yönlendirdiğinde, aldığı cevap “valla bizde bilmiyoruz. Çalıştığınız kuruma başvurunuz” deniliyor. Çalışılan kuruma başvuruyorlar, bu sefer kurum yetkilileri “Bizde alamadık ve doğrusu üst makam ne yapacağımızı yazılı ya da sözlü hiç bir şey söylemedi. Ne desek boş” diyorlar.
1.1.2006’dan önce emekli olanların Kamu Emekçileri Dairesi Başkanlığı’na başvurmaları gerekiyormuş. Bu bilgi emekliye o gün verilmediği için, söz konusu emeklilerin yüzde 99’u çalıştığı kuruma başvurdu. Çalıştığı kurum da onları Kamu Emekçileri Daire Başkanlığı’na yönlendirmeyerek başvurusunu kurum olarak kabul ederek işleme koydu. Ne yazık ki bu kanaldan yapılması gereken ödeme yapılmadı.
Yanisi milyonlarca KEY’zedeye 23 yıldır çektirilen işkence aynen devam ediyor.
Gerçekten bu parayı vermeye düşünüyor musunuz? Yoksa bir dedikoduya göre alacaklıyı seçime kadar oyalayarak memurun alın teri, ana sütü gibi hakkı olan parayı erteleme söylentileri doğru mu?
M. Latif YILDIZ
Yazarın Tüm Yazıları