Ankara Onkoloji’de radyoloji skandalı

Bir yakınımıza (Selma GÖK) meme kanseri teşhisi kondu ve belli aralıklarla Nevşehir’den Ankara’ya gelip Ankara Onkoloji Hastanesinde ışın tedavisi (radyoterapi) tedavisi görüyor.

Haberin Devamı

Önceki hafta yedek cihaz ve asıl cihazın ikisi de arızalı olduğundan yakınımın ve bütün kanser hastalarının tedavileri 5 gün yapılamadı ve aksadı. Bir hafta tedavi devam ettikten sonra 24.10.2012 Çarşamba günü cihazların her ikisi de tekrar arızalandı. Bayramın ilk iki günü de tedavi devam edecekken yine Salı gününe kadar (30.10.2012) cihazlar tekrar toplam 7 gün arızalandı. Böylece tedaviye 7 gün ara verilmiş oldu.
Antibiyotik tedavisinde bile ilaç alım saatini geçirdiğinizde hastalık tekrar nüksedebiliyor. Kanser gibi tehlikeli bir hastalıkta tedaviye bu kadar uzun ve sık sık ara vermenin tehlikesini varın siz düşünün. Kanser tedavisinde saatler bile önemli iken birer hafta ara ile 7+7=14 gün ara verilmiş oldu. Uzmanlara sorduğunuzda buna hak vereceklerdir. Hastaları başka bir hastaneye de yönlendirmiyorlar. Sanırım hatalarının ortaya çıkmasını istemiyorlar. Üstelik bu insanların çoğu başka kentlerden geliyorlar. Moralin kanser tedavisinde ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. Bu insanların ilgisizlik ve aksaklık dolayısıyla morallerinin ne halde olduğunu varın siz tahmin edin.
Sizden ricamız yetkililerin bu işe kesin ve kalıcı bir çözüm getirmelerine vesile olmanız. Bu insanlar ha deyince her hastaneye gidemiyorlar. Hastane de başka yere sevkini yapmıyor her nedense. Mümkün olan en kısa sürede cihazların tamiri veya yenilenmesinin sağlanması ya da hastaların başka hastanelere yönlendirilmesini sağlamanız.
Konuyu bilgilerinize ve vicdanınıza sunuyorum.
Mustafa NAR
 
İstanbul-Ankara kıyaslaması
 
Gökçek örnek almalı...
 
Yıllar sonra bayram tatilini de birleştirip İstanbul’da bir hafta geçirdim. CHP’ye oy vermiş bir kişi olarak Kadir Topbaş’a teşekkür ediyorum. Çünkü 15 milyon vatandaşın ulaşım problemini çözmüş. Evet, trafik sıkışık ama gitmek istediğiniz her yere otobüs, metrobüs, tramvay, vapur ya da raylı sistem var. İstanbul kart, özel halk otobüsleri de dahil tüm araçlarda geçiyor. Bostancı’dan özel şirkete ait gemi ile Büyükada’ya, bu kartla ucuza seyahat ettim. Şehir hatları vapurları tam zamanında kalkıyor, hepsi pırıl pırıl.. İskele girişlerinde otomatik makinelerden, kart dolumu saniyede yapılıyor.
Oğluma Karaköy İETT’den öğrenci indirimi kartı istedim, 5 dakikada hazırlayıp verdiler. Mısır Çarşısı ve Kapalı Çarşı’yı gezip, Çemberlitaş’tan Avrupa’dakileri aratmayan hafif raylı sistem ile Kabataş’a, Kadıköy ve Taksim’den tramvaya binip Moda ve Tünel’e sorunsuz seyahat ettim. İstiklal caddesi süper olmuş... Kanyon Alışveriş Merkezi’nden metroya bindim, o da pırıl pırıl… Pierloti’ye teleferikle ve yine İstanbul kart ile gittim. Erguvan otobüslerle Kanlıca ve Çengelköy’ü gezdim. Tüm otobüslerde gelinen durak ve bir sonraki durağı gösteren ekranlar var. Türkçe ve İngilizce anons da yapılıyor. Her durakta hangi semt olduğu yazıyor.
CHP’li Kadıköy Belediye Başkanını da tebrik ediyorum. Suadiye, Caddebostan, Bostancı, Fenerbahçe ve özellikle Kadıköy çarşı içi süper olmuş. Her yer çiçek bahçesi... Araç trafiğine kapalı çarşıda, balıkçı meyhaneleri, fırınlar, pastane, manav, Türk kahvesi dükkanları ve her an temizlik yapan Kadıköy Belediyesi araçları… Murat Karayalçın’ın yaptığı Kızılay-Batıkent metrosuna 20 yıldır bir santim bile ekleyemeyen, hafif raylı sistemi olmayan, eski püskü otobüslerle ulaşım yapıldığını zanneden kar yağınca tuzlama için ‘’Asfaltı yalayın’’ diyen Melih Gökçek’in de Topbaş’ı örnek almasını diliyorum.
S. ALPAY-Ankara 
 
89 yıl önce 89 yıl sonra...
 
Şairin dediği gibi, 89 yıl önce çocuklar gibi şendik... 89 yıl önce onlarca etnik kökenden bir ulus oluşturup, onurlu, saygın bir devlet kurmuştuk.
89 yıl önce ulus olmayı öğrenirken, ortak dilimizi en iyi konuş ve yazmanın derdindeydik.
89 yıl sonra milleti iki dile, bölünmeye nasıl ikna ederiz diye debeleniyorlar...
89 yıl önce halkın onuruna önem verilirdi, “köylü, yurdun efendisi” idi.
89 yıl sonra “anasını da alıp”kömür, erzak kamyonları peşinde...
89 yıl önce geleceğe yönelik büyük umutlarımız vardı!...
 Noyan UMRAK
  
Kadersiz Hoşdere
 
Son çare size yazıyorum. Hoşdere Caddesi kadar kadersiz bir cadde olamaz.
Son bir aydır bu ana caddede sokak lambaları yanmıyor.
Kaç kez telefon ettim,size geri döneceğiz deniyor ama ne çare. Ne arayan var ne soran.
Bitmeyen kazılara da razı olduk bari geceleri cadde lambaları yansa, hani sıtmaya da razı olduk…
Ergun ÖZYÜCEL

Yazarın Tüm Yazıları