Paylaş
Başta CHP’yi ’tu kaka’ ederken, başka gerçekler de göz ardı edilmemelidir. Muhalefet için zor bir kampanyaydı. AKP lideri, tek kale oynadı; bütün olanaklarıyla güçlü ve akıllıca bir kampanya yürüttü; neler yaptıklarını güzel güzel anlattı.
Erdoğan, iletişimci gözü ile ’seçim mühendisi’ olarak kampanyayı ’sıfır’ hata ile götürdü.
Ve sonuna bu başarıyı hak ettiler; tüm partilerin oyunu aşarak... Ama nasıl?
- Cumartesi günü bir dostumuz anlatıyordu.
Yer, Ortaköy’deki ünlü eğlence mekánlarından biri... Cuma akşamı masada borsacılık, tekstilcilik ve inşaatçılık yapan bir arkadaş grubu, eşleriyle birlikte ve onların yanlarında da geçmiş dönemin bir siyasetçisinin eşi var.
İstanbul’un ’creme de la creme’ tabakasından yani.
"AKP’nin şerefine..." diye şampanya patlatıyorlar. AKP’nin iktidara geleceğini iki akşam öncesinden kutluyorlar.
İş dünyası ekonomik gelişmelerden mutlu; istikrar ve güvenin sürmesini istiyorlardı.
Bu arada İKMB Başkanı Osman Birsen’in, yabancı yatırımcının hisse senetlerinin % 71’ini ellerinde bulunduğunu belirterek, "Adamların hiç korktuğu yok. Var mı mal, ben geleyim, diyor. Adamlar bizden akıllı, gitmeye niyetleri yok" sözleri akla geliyor. Türkiye, küresel sermayede yerini mi alıyor, yoksa oyuncu rolünü mü üstleniyor?
YEREL SEÇİM HESABI
- Geçen hafta... Eminönü’nde Büyükşehir’in 25 YTL’lik gıda kuponları dağıtılıyor.
Adıyamanlı yoksul bir aile; yedi kişi yaşıyorlar.
"AKP’ye oyunuzu verirseniz, bu yardımlar her ay devam edecek. Ancak, oy verip vermediğinizi oy kullandığınız sandık listelerinden kontrol edeceğiz, vermezseniz kupon yok" deniyor. Çünkü yardım verilenlerin kayıtları Büyükşehir’de bilgisayardan izleniyor. AKP’li belediyeler, istemeyen olsa dahi evlerin önüne kömür yığıyor. İlle de alacaksın!.. Sağlıkta, eğitimde AKP’nin sağladığı olanaklardan büyük kentlerin varoşlarında oturanlar da ’mutlu’...
"Bu yardımları alın ama oyunuzu bize verin" demenin hiçbir anlamı yok onlar için.
AKP, 1.5 yıl sonra yapılacak yerel seçimlerin hesabını şimdiden yapıyor. Valiler ve kaymakamların denetimindeki ’Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’, ’talep halinde’ ve ’gerektiği’nde ’fakir fukara’nın başta parasal olmak üzere her türlü gereksinimini karşılıyor. TOKİ’nin yaptığı 250 bin konuttan, ayda 200-250 YTL’ye daire alanlar "Allah razı olsun" diyor.
’MÜSLÜMAN BAŞBAKAN’
- AKSARAY’da Erdoğan ve Gül’ün konuşmalarını izliyoruz.
Beyaz sakallı bir hacı, AKP seçim otobüsü geçtiğinde, içtiği sigarayı avucunun içine alarak arkasına saklıyor. Sorduğumuzda, yaşları benden küçük olsa da "Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız geçiyor, biz onlara saygılıyız" diyor. Bir patates üreticisi, durumlarının kötü olduğunu belirtirken, "Size bir vaat var mı?" dediğimizde yanıtı hayli ilginç oluyor:
"Evet bize bir şey yok... Ama o Müslüman Başbakan..."
CHP’Yİ KİM KANDIRDI
Dün, listeye konulmayan CHP’li (eski) bir milletvekiliyle konuşurken şu tespiti yapıyor:
"Seçim kampanyasında AKP’lilere sırt çeviren, ağlama duvarına dönen çiftçi, üretici, bütün hoşnutsuzluğunu bize anlattılar, gıdaklayıp gıdaklayıp sonra da yumurtalarını AKP’nin folluğuna bıraktılar. AKP’yi kötüleyerek bizi kandırdılar; siftah yapamayan esnaf da öyle..."
CHP için un, yağ, şeker vardı ama AKP’nin ağırlıklı kampanyası karşısında helvayı kotaramadı.
Hesabı şöyle yapalım: 2002’de CHP % 19.41, DSP % 1.22 oy almışlardı.
2002’de iki partinin sağladığı (6.114.843+383.609=6.498.452) oya karşılık 22 Temmuz’da CHP ancak 7.300.234’e ulaşabildi. Oy oranı ise % 20.79 oldu. Coşkulu cumhuriyet mitinglerindeki ’birleşin’ çağrılarına, yazlıklardan otobüsle seçmen taşınmasına karşın sağlanabilen oy miktarı ancak 801.782 oluyor. Bu nedenle CHP kábus geçiriyor! Gemiyi limana yanaştıramayan Baykal, en yakınları ile bile görüşmüyor; hálá ’değerlendirme’ yapmıyor.
İki seçmenden birinin oyu AKP’ye giderken son söz genç bir okurumuzdan:
"Anamı alıp gidiyorum!"
Niye? Gitme, bekle gör, dedik.
ERDOĞAN’IN SON TAKTİĞİ
DOĞAN Medya’daki yayınlara katıldıktan sonra bir ara evine gitmek için binadan ayrılan Tarhan Erdem’in, yönetimindeki Konda’nın verilerdeki başarı karşısında gözlerinin yaşardığı gözüküyordu.
AKP’yi % 40’larda gösteren anket kuruluşlarının sahipleri de cumartesi gecesi heyecan içindeydi.
"Yüzümüz kızarır, rezil olur muyuz?"
Olmadılar, nabzı iyi tuttular.
ODAK araştırmanın bir yıllık ’panel’ araştırma metoduyla yaptığı çalışmayı inceledik. AKP’nin eğrisi, istikrarlı bir şekilde bugünleri işaret ediyordu.
AKP temmuz (2006) 33.9, aralık (2006) 26.1, (nisan 2007) 32.6, (mayıs 2007) 42.2 ve (temmuzun ilk haftası) 43.1... CHP de aynı aylar itibarıyla 12.2, 15.5, 15.1, 20.8’i gösteriyordu. AKP, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden sonra ivmeyi yakalamış, son haftada kalan 10 puan ’kararsız’ oyundan aslan payını almıştı; bir diğer kazançlı parti de MHP oluyordu. ’Açıkgözlülük’ yapan Erdoğan, son haftada Bahçeli’yi hedef alırken, esas itibarıyla Baykal’a da vurdu ve muhalefetin gücünü ikiye böldü. Ve ipi çok önde göğüsledi.
GÜNÜN SÖZÜ
"Tok, açın halinden anlamazsa, aç tokla uzlaşamaz."
(Nurettin KAPTAN)
Mesaj Panosu
’VATAN, millet sakarya’ karın doyurmuyor. demek ki neymiş, popülizm o kadar
kötü değilmiş. (Murat SENCE); ’CÜBBELİ Ahmet’ selam söyledi... ’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, dedi. (K.B.); BU seçim çok özel. Laiklik zırvasının sonu. Atatürk sömürüsünün sorun. Milliyetçilik cart, kurt saçmalığının sonu. Oligarşi, mutlaka halkın egemenliğine boyun eğecektir. (D.L.)
Paylaş