Paylaş
Ukrayna Savaşı’nın başlamasından bu yana 6 ayı geçti. Cepheden gelen haberler her ne kadar teyide muhtaç ise de endişe verici. Kan, gözyaşı, ölüm haberleri. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sayesinde tahıl krizinde varılan anlaşma umarız barışa giden yolun ilk adımı olur. Bekleyip göreceğiz. Bu savaştan tüm dünya etkilendi ama dünyanın dördüncü büyük ekonomisine sahip Almanya daha ağır etkileniyor sanki.
Almanya’da siyaset ve ekonomiyi takip eden dostlar da öyle söylüyorlar. Çünkü Rusya’dan gelen doğal gaza son derece bağımlı. Rusya da doğal gaz vanasını iyice kıstı. Alman şansölye ve ekonomi bakanı sürekli arayış içinde, bu bağımlılıktan nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlar. Alman Şansölye İskandinav ülkelerine gitti. Onunki de ülkesi için bir umut. Almanya aylardır enerji sektöründe İskandinavlarla daha yakın ortaklıklar kurmaya çalışıyor. Norveç, Haziran ayı ortasında Rus gaz arzının büyük ölçüde kesilmesinden bu yana Almanya’nın en önemli gaz tedarikçisi oldu.
Almanya’daki gazeteci dostum geçen gün telefonda, “Almanya’da halk yakacak odun, kömür ve elektrikli ısıtıcı stokluyor” diyordu. Almanya’yı kış korkusu sarmış şimdiden. Şansölye, gaz sıkıntısı durumunda kimseyi yalnız bırakmamaya söz vermiş, halk yine de kendi tedbirini almaya bakıyormuş. Yakacak odun ve preslenmiş odun talaşı sıcak simit gibi satılıyormuş. Küçük benzinli jeneratörler ve elektrikli ısıtıcılar da büyük talep görüyormuş.
Almanya’daki dostum diyor ki ‘Tüketici Araştırmaları Derneği’ne göre, yalnızca Ocak ve Haziran ayları arasında 600.000 elektrikli ısıtıcı satılmış. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 150.000 daha fazla. Yapılan bir ankete halkın yüzde 30’u böyle bir ısıtıcı almak istiyormuş. Tabii elektrik tüketiminin son derece artması da yetkilileri düşündürüyor. Almanya, aslında Avrupa’da elektriğin en pahalı olduğu ülkelerden bir ama. Kışın dondurucu soğuğu bunu unutturabiliyor.
Almanya, Rus gazından kurtulabilir mi bilmiyoruz. Depolama tanklarını Ekim ayına kadar doldurabilir mi? Bugünkü verilere göre, depolarını yüzde 76 doldurmayı başarmış. Bugün itibariyle de elektrik üretiminde %31,5 kömür, %22,8 güneş, %16,3 rüzgar, % 8,1 nükleer, %5 doğal gaz kullanılıyormuş. Ayrıca Ekim ayından itibaren gazın kilovat saat başına 2,419 cent zam yapılması kararlaştırılmış. Buna bir de katma değer vergisi eklenecek. Tasarruflu bir küçük ailenin yıllık gaz tüketimi en az 20 bin kilovat saat olduğu için aileler en 480-500 Avro daha fazla gaz faturası ödemeleri gerekeceği söyleniyor.
KADINLARA EN ÇOK ŞİDDET YAKINLARINDAN
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) tarafından yönetilen ‘Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’, haziran ayında toplam 388 çağrı aldı. Bu çağrıların 77’si İstanbul, 26’sı Ankara ve 8’i Adana’dan geldi.
TKDF tarafından hazırlanan ‘Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’ Haziran 2022 raporu yayınlandı. Rapora göre; haziran ayında yardım hattına toplam 388 çağrı ulaştı. 37 farklı ilden gelen çağrıların 77’si İstanbul’dan, 26’sı Ankara’dan, 8’i ise Adana’dan iletildi.
Şehirlerin gelişmişlik seviyeleri fark etmeksizin şiddet ihbar çağrıları geldi.
139 VAKANIN 100’Ü EV İÇİ ŞİDDET
İhbarı gelen toplam 139 vakanın 100’ü ev içi şiddet ihbarlarından oluştu.
İhbar edilen şiddet vakalarının önemli çoğunluğu psikolojik ve fiziksel şiddet vakalarıdır (psikolojik şiddet yüzde 44,94; fiziksel şiddet yüzde 31,46). Bu şiddet türlerinin dışında gelen çağrıların yüzde 11,8’i sosyal şiddet, yüzde 4,49’u cinsel şiddet ve yüzde 7,30’u ekonomik şiddeti ihbar eden çağrılar olmuştur. Burada şunu belirtmekte fayda bulunmaktadır: Her ne kadar analiz yaparken şiddet türlerini birbirlerinden kavramsal olarak ayırmak kolayken, gerçek hayatta bu durum o kadar kolay olmamaktadır.
m Acil yardım hattına gelen çağrılar göstermektedir ki; kadınlar en çok en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddete uğruyor. Eşler yüzde 53,4 ile saldırganlar içerisinde en geniş grubu oluşturmaktadır. Eşleri, yüzde 13,7 ile diğer aile üyeleri takip etmektedir. Aile içerisinde genel anlamda aile, baba, ağabey, abla, kız ve oğlan çocuklar şiddet uygulayanlar olarak mağdurlar ya da ihbarda bulunanlar tarafından belirtilmiştir.
TKDF Başkanı Canan Güllü, şiddetin hız kesmeden hüküm sürdüğü ve artık katliama dönüşen bir zaman diliminde çözüm üretmeye ve şiddetsiz bir dünya yaratmak adına çalışmalarına devam edeceklerini açıkladı.
LOZAN’I ÖYMEN’İN KİTABI İLE ANLAMAK
Değerli tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı Pazar günkü Hürriyet’te, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Antlaşması LOZAN” başlığıyla yayımlanan yazısında “Mudanya Mütarekesi’nde Türk ordusu nereye girmişse orada kaldı. Lozan’da toprak bıraktığımız doğru değildir. Kurtardığımız bütün memleket parçaları Lozan’da elde kalacaktır” diyor.
Ortaylı, “1.Dünya Savaşı’ndan sonraki antlaşmalar içinde, tarafların egemenlik ve eşit şartlar altında müzakere ettikleri ve Türkiye’nin ileri sürdüğü tezlerin, İtilaf Devletlerince, başta İngiltere olmak üzere, kabul edildiği bir antlaşmadır” görüşünü dile getiriyor.
Kısa bir süre önce yayınlanan ‘Çöküşten Zafere Lozan’ kitabıma da atıfta bulunan Prof. Ortaylı, kitapla ilgili olarak şunları belirtiyor:
“Büyükelçi Onur Öymen ‘Çöküşten Zafere Lozan’ adlı eserinde Osmanlı Devleti’nin son dönem tarihinin bir özetini veriyor. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndan söz ediyor ve Lozan’a geliyor. Lozan’da en büyük mücadele kapitülasyonlar konusundadır. İktisadi menfaatlerini Avrupa devletlerinin hiçbiri kaybetmek istemedi fakat yeni Türkiye bu konuda hiçbir taviz vermedi ve kapitülasyonların kaldırıldığını tasdik ettirdi.
Büyükelçi Onur Öymen, Lozan’ı önemli noktalarında anlatan, yorumlayan bir eser hazırladı. İki bölüm halindeki Lozan Antlaşması’nın bu kitabın okunmasıyla daha iyi anlaşılacağı açık. Faydalı bir çalışmanın sonucudur. Bazı noktaların, rahatça okunan bu kitapla daha iyi aydınlatılacağı bellidir.” Onur ÖYMEN
Paylaş