Almanya’yı komşu ‘goşalar’ bastı

MÜNİH Garı'ndan geçip 200 metre yürüdükten sonra Goette Caddesi'ne girdiğinizde ‘Küçük İstanbul’ ile karşılaşıyorsunuz; dönerciden kuyumcuya, berberden yatak-çarşaf satıcısına kadar küçük bir Anadolu mozaiğinden parçalar taşıyan çarşı karşılıyor sizi.

Bu cadde üzerindeki Hürriyet'in bürosuna vardığımızda içerde Celal Özcan ve Ali Mercimek vardı; bir de polis... Münih Emniyet Müdürlüğü'nden gelen komiser, son günlerde yaşanan ‘Bulgar goşa’ları üzerine Türklerle ilgili olarak gerginleşen ortamın yumuşatılması için Hürriyet'in temsilcisi olarak Özcan'ı bilgilendirmek istemişti. Goşa, burada ‘Nataşa’ anlamında kullanılıyormuş.

Polisin yakındığı olay şuydu:

‘‘Almanya, AB adayı Bulgaristan ve Romanya vatandaşlarına vizeyi kaldırınca özellikle çok sayıda Rumen kadın ve onların satıcıları güneye en yakın bölge olan Münih'e akın etti. Amaçları fahişelik yaparak kısa sürede para kazanmak. Türk mahallelerinde kendilerine pazar buluyorlar; dolayısıyla diğer bölgelerdeki Türkler de buraya akın ediyor.’’

Yasalar izin verdiği ölçüde konuşuyor komiser... Anlaşılıyor ki; sorun ‘Bulgar Nataşaları’nın yarattığı seks pazarının asli müşterilerinin Türklerin olması sonucu ortaya çıkan ‘fuhuş pazarı’...

RUMENLERİN MÜŞTERİSİ TÜRKLER

Bu pazar, önce bir Türk kahvesinden yönlendiriliyormuş. Neyse Türkler bunu halletmişler; ama şimdi de bir Yunanlı kafe devreye girmiş. Ancak Türk esnafı tedirgin... Hatta geçen cumartesi günü Bulgar kadın satıcıları ile sarhoş bir Türk kavga etmiş. Olaya müdahale eden Münih polisi, Osman Öztürk adlı Türk'ü, ensesinden tuttuğu gibi kafasını bir aracın arka camına geçirmiş... Ağır yaralanarak hastaneye kaldırılmış... Bunun üzerine Türkler, şiddet kullandığı için polisi yuhalamışlar; ‘‘Hitler ve Naziler’’ içerikli sloganlar atmışlar...

Türk esnafı, sokaklarının adı çıktığından Bulgar fahişelerin temizlenmesi için polise dilekçeler vermiş.

İşte polisin derdi bu; bu konu nasıl çözülür... Polis çektiği sıkıntıyı Celal Özcan'a anlatıyor; bir temizlik operasyonuna neden kalkışamadığını açıklamak istiyor.

Son zamanlarda AB standartları nedeniyle bizim polisin de yaşadığı sıkıntılara burada tanık olduk. Acaba bizim polisin, Türkiye'deki gaspçıları ortadan kaldıramamasının nedeni Batı standartları mı?

FUHUŞUN KANITI BULUNUR MU?

Buradaki polisin derdi de ‘kanıt’ bulmak. Münih'te Türklerin etkilendiği bir olayla bu bağlantıyı şöyle anlatıyor:

‘‘Evet, bir meslektaşımız kendini kontrol edemeyerek bir Türk'e sert davranmış; ancak davranmaması gerekirdi. Türklerin bir kısmı, bu seks pazarını kullanıyor; öbür taraf ise caddemiz ‘kirlenmesin' diyor. Bizim seks pazarının nasıl çalıştığının kanıtını, yani para ile seks yapıldığını ispat etmemiz lazım. Ama bu çok zor... Gelip kahvehanede anlaşıyorlar; onun ötesinde izleyemiyorsunuz. Ancak birisinin itiraf etmesi, ‘‘Ben 50 Euro verdim, yattım’’ demesi lazım ki şebeke ortaya çıkarılsın, sınırdışı edilsin.’’

Yalnız Münih’te her an, en az 200 Rumen kadının çalıştığı sanılıyor... Görmeyin; Türk kahvehanelerinin çapkın müşterilerine bir hal olmuş artık; her gün sakal tıraşı oluyorlarmış...

Almanya’da kara tablo


TÜRKİYE'de tepki gören 61-65 yaş emeklilik tartışmaları sona ererken, Almanya'da emeklilik yaşı kademeli olarak 67'ye çıkartılıyor.

Bu, Almanya'daki ekonomik krizin boyutlarının gittikçe büyüdüğünü gösteriyor.

‘‘Artık refah devleti bitti’’nin ötesinde büyük bir tasarrufa gidiyor hükümet...

Suç oranında % 4'lük artış olduğu; hırsızlık olaylarında beklenmeyen artışlar görüldüğü bildiriliyor. Almanya, bütçe açık verdiği için borçlanmak zorunda kalıyor. Batan ile kişisel iflaslar sonucu kapanan işyeri sayısının 55 bini bulduğu açıklanıyor.

FIRINCILAR BİLE ŞİKÁYETÇİ

İşsizlik düzeyi % 10'lar seviyesine çıkıyor; Türkler arasında bu oran % 20 dolayında... Fırıncılar bile cirolarının % 3.2 oranında düştüğünden yakınıyorlar.

SPD ve Yeşiller iktidarını daha zor günler bekliyor. Yedi ay önceki seçimle yeniden Başbakan olan Schröder'in, bugün seçim olsa iktidardan düşebileceği değerlendirmeleri yapılıyor.

Artan yaşlı nesil ile düşük doğum oranı; işsizlik, emeklilik ve hastalık sigorta yüklerini artırıyor. Parlamentoya getirilen sosyal reform paketi üzerinde hükümet ile sendikalar birbirine giriyor. ‘Kemikleşmiş’ sendika yönetimleri, muhalefetin de desteğine karşılık reforma karşı çıkıyor.

SPD yönetiminin onayladığı tasarı henüz Meclis gündemine gelmemiş ama bu konuda ciddi tartışmalar yapılıyor. Emeklilik primleri düşürülüyor, sağlık harcamaları kısıtlanıyor; artık sigortalı da kendi cebinden para ödeyecek. İşten çıkarmalar da kolaylaştırılıyor. Memura daha az izin parası verilecek...

Sigaradan alınacak 1 Euro vergi ile hastalık sigortalılarına katkı sağlanması düşünülüyor. Yani bir paket sigara yaklaşık 5 dolara çıkacak. Bu yüzden havaalanlarında ülkeye bir kartondan fazla sigara sokulmaması için yolcular gerektiğinde aranabiliyor.

Almanya, Milli Görüş’ü gözden çıkartamaz


TÜRK-Alman Dostluk Dernekleri Federasyonu'nun önceki akşamki ödül töreni hayli renkli geçti. Alman Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Dışişleri Bakanı dahil 49 siyasetçiden kutlama mesajları gelirken; davetiye gönderilmesine karşın AKP hükümetinden hiç kimsenin telgraf göndermemesi dikkati çekti.

Törendeki bir Türk, ‘‘AKP, Almanya'daki Muhafazakár Demokrat Derneği adı altında örgütleniyor. Bu örgütlenmenin öncüsü de 1994 seçimlerinde Tayyip Erdoğan'ın altına Mercedes çeken hemşerisi, işadamı Mustafa Duran... Duran varken, Türk Alman Dostluk Federasyonu ile neden ilgilensin Erdoğan, değil mi?.. Milli Görüş, bundan sonra kimin kontrolünde olacak, önemli olan bu artık’’ dedi.

Son günlerde çok tartışılan Milli Görüş, burada da iyice gündeme oturmuş vaziyette...

Erbakan'ın yeniden siyaset sahnesine çıkmasıyla AKP ile Saadet Partisi arasındaki çekişmenin hangi noktaya varacağı ciddi olarak merak ediliyor.

Hükümetin büyükelçiliklere genelgesi, Milli Görüş'e ne kadar güç kattı?

Bir Türk okurumuz, ‘‘Diyanet'in kontrolündeki DİTİB'den Milli Görüş'e bir kayış dikkati çekiyor’’ dedi.

Bilinen duruma bakarsak... Almanya'nın ‘‘din etiketli’’ uyum istediği açık. Ancak bunu çok tehlikeli bulan çevreler var. Oturmuş bir örgüt; radikal gruplardan daha iyidir!

‘‘Şeriat ve Refah’’ adlı kitabında Milli Görüş'ü anlatan araştırmacı gazeteci Metin Gür, ‘‘Anayasayı Koruma Örgütü tarafından gözaltında tutulmasına karşın Almanya, Milli Görüş'ü gözden çıkartamaz... Çünkü Milli Görüş'ün elinde büyük parasal gücü ve çoğu Almanya'da okumuş eğitilmiş kadroları, eğitim kurumları vardır’’ diyor.

Gür'e göre, ‘‘Avrupa İslamı'nda bu kadrolar ilerde Almanya'nın işine mutlaka yarayacaktır. Almanya bunun hesabını çoktan yapmıştır.’’
Yazarın Tüm Yazıları