Almanya’da iftar maratonu

KUZEY Ren Vestfalya’nın 1 milyon nüfuslu kenti Köln’de 100 bin de Türk yaşıyor.

Türkler 1960’ların başında ilk göçte buradaki Ford fabrikasında çalışmaya başlamışlar, hatta bazıları çöpçülük yapmışlardı. Göç, Türkiye açısından cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden biriydi; Almanya için de öyle... Sadece Almanya’da Türklerin sayısı 3 milyonu bulmuş olsa da, eski kazanımlarından çok şey kaybetmeye başlayan bir topluma dönüşmüş. Türkler, dilinden dinine kadar uzanan bir sorunlar yumağıyla karşı karşıya bugün. Anaokullarında Almanca dışında başka dil konuşulmaması yolunda yasaklar, camilerde Almanca vaaz verilmesi yolundaki istekler, ’Alman İslamı’ gibi tartışmalar Almanya’nın gündemine oturmuş.

Köln gece hayatının kralı Yahya Fırat adlı bir Türk. Ünlü Ring Caddesi üzerinde ’Diamonds’ adlı diskoteği önünde her gece Almanlar kuyruk oluşturuyor içeriye girebilmek için.

Alpay Özalan, Köln takımının sevilen bir futbolcusu. Köln geçen yıl 2. kümeye düşmüş. Ancak bu sezona da iyi başlamamış, şampiyonluğa pek aday bir takım gibi gözükmüyor. Asıl önemli olan 33-34 yaşlarındaki Alpay’ın diri fiziğiyle disiplinli çalışmasını hırsıyla bütünleştirmesi, Türkiye’deki pek çok futbolcu için örnek sayılmalı.

Köln’de ağaçlar daha yeni yeni sararıyor. Ren Nehri sakin sakin akıyor; yağışları bekliyor. 18 dereceyi bulan ’iyi’ havada Ren’de bir tekne turu keyfini hálá çıkaranlar var. Hele bu da ramazan ayına isabet ederse...

Türklerin son zamanlarda Ren Nehri’nde tekne turuyla iftar açmaya başlamaları ’moda’ olmuş. Bizim Boğaz’da ise bu turların başka bir türü başladı; ’mevlit’...

AĞAR’IN KÖLN TURU

Teknedeki iftarın davet sahibi Zaman Gazetesi’ydi. Konuklar ise genellikle sivil toplum örgütlerinin başkan ve temsilcileri... 150 kişilik davetin baş konuğu ise Almanya’da üç gündür çeşitli temaslarda bulunan DYP Lideri Mehmet Ağar ve arkadaşları. (İftara katılan Köln’ün emekli Emniyet Müdürü Winrich Granitzka, dostu Necdet Menzir’e selam söylüyor.)

UNESCO’nun dünya kültür mirası ilan ettiği ünlü ’Dom’ kilisesinin önünden geçip iftar teknesine giderken, dışarıda bir kafede tek başına kahve içen kişinin Köln Belediye Başkanı Fritz Schramma olduğunu söylediler. Belediyeden yürüyerek gelen başkanın ne koruması, ne şoförü, ne de bir ’hizmetlisi’ vardı. Bizim siyasetçilerin kulakları çınlasın. AB deyince işte bu tavırlar bekleniyor.

Teknenin girişinde gençler saygılı bir şekilde hoş geldiniz diyorlar.

Teknede okunan ezandan önce Alman konuklar için ramazanın anlamı Almanca açıklanıyor. Türkiye’deki zeytin peynir olmasa da, yemekler mütevazı; ardından çay servisi yapılıyor.

Sufi müziği eşliğinde üç saat sürüyor iftar gezisi ve dualarla sona eriyor.

KİMLER VERİYOR

Sadece bu iftar değil... Bunun gibi Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB-Rıdvan Çakır), Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB-Fikret Ekin), Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD-Fevzi Cebe), Avrupa İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı (İGMT- Yavuz Çelik Karahan) başta olmak Avrupa Cem Vakfı (Alişan Hızlı), Avrupa Demokrasi Vakfı (Aydın Yardımcı), Türk Alman İşadamları Dernekleri Federasyonu (TİDAF-İhsan Öner), Köln Üniversitesi Türk Öğrenci Derneği (Türk ÜNİD) gibi kuruluşların verdiği iftarlara eyalet parlamentosu milletvekilleri, yerel siyasetçiler ve belediye başkanları katılarak büyük ilgi göstermişler.

Almanya Başbakanı Merkel’in İstanbul’da Başbakan’ın iftarından başlarsak bütün Alman politikacılar, iftarlara ilgi gösteriyor. Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin’in Frankfurt’ta Hilton Oteli’nde verdiği iftara Eyalet Başbakanı Roland Koch eşiyle katılmış.

Münih’teki ABD Konsolosu da kentteki tüm İslam derneklerine iftar vermiş. Türk Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Faruk Şen, neredeyse her akşam bir iftara katıldığını belirterek, "İftarlar toplumsal açıdan iki toplumu bir araya getirmesi bakımından çok güzel, ancak her akşam iftarlarda o güzel yemekler yüzünden insanın kilo almaması elde değil" diyor.

PROTOKOL YARIŞI

Açık olarak görülüyor ki, Almanya’daki iftarlar artık dini bir vecibenin ötesine geçmiş. Bir tarafta Türkler ve Almanlar, diğer tarafta da Türkler kendi aralarında bir diplomasi ve protokol yarışı halindeler ramazanda.

İftara katılan Alman politikacıların düzeyi ve iftarların kalabalık geçmesi, bunu organize eden kuruma bir prestij olarak yazılıyor.

Almanya’da 2300 cami ve mescit derneği bulunduğu dikkate alınırsa, bu etkinlikler ’sosyal dayanışma’ ihtiyacının bir göstergesi sayılıyor.

Başka bir vurgulama daha yaparsak... Bir sürü etkinlik DİTİB sayesinde artık camilerde yapılıyor. Hürriyet Avrupa’nın anadili yasaklamaya karşı düzenlediği panelin Dietzenbach’da DİTİB’e bağlı Fatih Camii Derneği’nin salonunda yapılması yankı uyandırmış burada.

Türk ve Alman çevrelerinde bu, değişimin önemli bir göstergesi sayılıyor. İlk nesilden olan bir Türk eğitimci, "Dil ve din konuları yoğun şekilde tartışılırken, bu işlerin sahiplenilmesi yeni bir uyanışın ifadesidir" diyor. Bunun gibi solcu ve entelektüel yazar ve şairler de Almanya’daki cami cemaatlerine giderek okuma günleri yapmak istiyor. Fakir Baykurt Edebiyat Kahvesi adlı derneğin üyeleri bu konuda kendilerinin camilere çağrılmaması konusunda yakınmalarda bulunuyorlar.

Şair ve yazarların, "Camilerde okuma sevgisini aşılamak istiyoruz. Ancak bazı cami dernekleri önyargılı davranıyorlar" diyorlar. Bu gelişmeler İslamiyet’in yükselişiyle ilişkilendirilebilir mi?

Türklerin sosyal dayanışması camiler etrafında yoğunlaşıyor, DİTİB’in son dönem çalışmalarında bunun ciddi bir payı var.

AKP’nin Almanya korkusu

MEHMET Ağar, Avrupa Demokrasi Vakfı’nın sivil toplum örgütleriyle yaptığı toplantıda AKP’ye yüklenirken, "Rüzgár gibi geldiler, rüzgár gibi geçecekler" dedi.

AKP’nin içine kapandığını, askerle siyaset yapılamayacağını belirtirken "Benim Başbakanlığım süresince silahlı adam olmayacaktır" diye ekleyen Ağar’a ’holdingzedeler’ büyük ilgi gösterdi. Kefenle salona giren bir holdingzedenin üzerinde ’Katil Milli Görüş’, ’Yeşil Sermaye’, ’Cami soyguncuları’, ’Yimpaş, Kombassan, Endüstri’, ’Allah belanızı versin’ yazıları yer alıyordu.

Daha önce Türkiye’de kefenle dolaştığı için gözaltına alınan ve bu tepki pankartını Köln’de yine ortaya çıkaran Hanifi Doğan, Kombassan’a 1 milyon mark kaptırdığını ileri sürüyor. Bu arada Berlin’deki gösteride kendisine ’sahtekár’ dediği için Başbakan Erdoğan’la davalık olan Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammet Demirci, yanında avukatıyla taşıdığı mağdur dosyalarını gösterirken, "Hükümet, Avrupa’daki Türkleri dolandıranlara karşı harekete geçmiyor, Cem Uzan’a yaptıklarının binde birini bunlara yapmıyor... Meclis araştırması yaptılar da ne oldu?" diyor. Avrupa’ya her gelen siyasetçinin peşine düşen ve sorunlarına çözüm isteyen holdingzedeler, "Gelen her bakanın karşısına çıkacaklarını" söylüyor.
Yazarın Tüm Yazıları