Paylaş
Covid-19 salgınının ilk dalgası yaşanırken, Almanya’nın süreci çok iyi yönettiğine dair başarı öyküleri yazılıyordu. İmrenilen, mukayese edilen bir ülkeydi. Önemli olan mevcudu kurtarmak yeterliydi. Merkel de bir devrimci değil; statükocu ve istikrarı koruyucu bir lider. İhtiyatlı bir siyaset izleyerek ilk dalgayı iyi yönetti...
Ama gelişmeler, durumu hızla değiştirdi; risk derecesi yükseldi...Vaka sayısı tırmanışa geçti... Üçüncü dalga başladı. Virüsün mutantları daha hızlı yayılıyor. Aşı tedarikindeki sıkıntı Alman kurumsal sisteminin bir parçası olan planlamayı da altüst etti. Aşılama 27 Aralık’ta başlamıştı. Aradan 92 gün geçti. Hızlı aşılama yapılamıyor. Halbuki Almanya, dünyada hep imrenilen ülkeler arasında... Almanya deyince akla disiplin, çalışkanlık, ‘Vorsprung durch Technik’ (teknoloji sayesinde ilerleme) gibi kavramlar gelir. Ancak şu an bunlar da yetmiyor... Almanya salgına karşı bir türlü proaktif olamıyor.
Berlin’de sıkça 10-11 saati aşan toplantılar yapılıyor. Salgının seyri görüşülüyor, kararlar alınıyor. Ünlü virologlar, Robert Koch Enstitüsü’nün 130 yıllık deneyime dayanan araştırmaları, yol gösterici oluyor. Ama 16 eyaletin her biri kararları kendine göre yorumluyor. Çünkü Almanya seçim yılında; gece alınan bir karardan sabah vazgeçilebiliyor. Siyasi kariyerinin sonundaki Şansölye Merkel belki de her akşam eve gitmeden Midas’ın berberinin kuyusuna gidip, ‘Bu böyle gitmez’ diye bağırıyordur.
NEDEN BAŞARISIZ
Merkel, popülizme taviz vermeyen bir lider. Analitik düşünme kabiliyeti yüksek bir siyasetçi. Pek çok krizde Almanya’yı fırtınalı denizlerden sakin sulara taşımayı başardı. AB’deki kararlarda öncü rol oynadı. Ama şimdi Covid-19 salgınında Almanya’nın proaktif olmasını sağlayamıyor... Sert eleştirilere hedef oluyor... Yıllarca liderliğini yaptığı muhafazakar parti de güven kaybına uğruyor.
Der Spiegel dergisi şöyle diyor... ‘Paradoksal olarak salgındaki başarısızlığın nedeni Almanya’nın ebedi başarı modeli. Denge ve uzlaşmaya yönelik sürekli bir çaba. Her şeyi dengeleme, herkesi memnun etme girişimi. Ancak Covid-19 ile mücadelede bu strateji çalışmıyor...’ Yani Şansölye Merkel’in aynen 2011 Fukişima felaketi veya 2015 mülteci krizindeki gibi bir çıkış yapması, yani ‘masaya yumruğunu vurması’ isteniyor.
GÜNÜN SÖZÜ
VAHİM YANLIŞ OLUR
"ANAYASA Mahkemesi’nin (AYM) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin iddianameyi usul eksiklikleri nedeniyle iade etmesi üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AYM’nin kapatılmasının da ‘artık ertelenemez bir hedef olduğunu’ söylemesinin cevabı vardır. Anayasa Mahkemesi, Türkiye’de demokratik hukuk devletinin kurumsal güvenceleri arasında ön sırada yer alan bir yüksek mahkemedir. Böyle bir yüksek mahkemenin kapatılması düşünülemez. Bu, demokratik hukuk devletine veda anlamına gelen vahim bir yanlış olur.” Prof.Dr. Hikmet Sami TÜRK
Kanal İstanbul’da bakana tapu soruları
% 70’İ ÖZEL MÜLKİYETE AİT 40 MİLYON METREKARE ARAZİ EL DEĞİŞTİRDİ
CHP İstanbul Milletvekili Av. Turan Aydoğan, Kanal İstanbul Projesi’nde yapılan son Çevre Düzenleme Planı’nı Meclis gündemine taşıyarak, Çevre ve Şehircilik bakanına “Beton kanaldan kimler nemalandı? Arazilerin el değiştirmesinde siyasi bir nüfus kullanıldı mı?” diye sordu.
Aydoğan, arazi el değiştirmelerinin Meclis Araştırma Komisyonu kurularak araştırılması gerektiğini ifade etti. “Yine anlaşılıyor ki bu ‘Beton Kanal’ birilerini ihya etme projesi olup İstanbul’u parsel parsel satma operasyonudur. 40 milyon metrekare arazi son birkaç yıl içinde el değiştirmiş. Bunların yüzde 70’inin özel mülkiyete ait olduğu biliniyor” dedikten sonra tapu el değiştirmelerle ilgili şu bilgileri aktardı:
“2010 yılında ‘Kanal İstanbul: Çılgın Proje’ açıklamasından sonra, 2011-2018 arasında 26 milyon 7 bin metrekare arazi el değiştirdi. Yine 2009-2013 arasında 656 bin 774 metrekareye tekabül eden 65 tapuda, 2014 ve 2018 yılları arasında ise 4 milyon 800 bin metrekareye denk gelen 476 tapuda değişiklik olduğu ifade ediliyor. Son üç yılda gerçekleşen el değiştirmeler hakkında ise şeffaf bir bilgi yok. Bir anda yaşanan bu arazi el değişimlerinden kimlerin kazanç elde ettiği, kamunun zarara uğratılıp uğratılmadığı büyük bir soru işareti. Tüm bunların yanıtlarını Sayın Bakan’dan istedik. Konunun takipçisiyiz. İstanbullu vatandaşlarımız ile beraber bu talan zihniyetinden kurtulup kentimizi savunacağız.”
CHP’NİN ESKİLERİ TABANI VE İYİ PARTİ’Yİ HEDEFE ALDI
CHP’de zaman zaman bir araya gelen eski ilçe başkanlarının parti içine ve İYİ Parti’ye dönük eleştirilerin dozunun artması dikkat çekiyor. Küçükçekmece Belediyesi Sosyal Tesisleri’nde yapılan ilk toplantıya eski ilçe başkanı olması nedeniyle Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve milletvekili Özgür Karabat katılmışlardı. O toplantıda ağırlıklı olarak İYİ Parti eleştirildi.
Geçen cumartesi gerçekleşen ikinci toplantı Kadıköy’de eski ilçe başkanı ve milletvekili adayı Necati Ekşi’nin ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıda genel olarak parti tabanının rahatsızlığı dile getirildi. Parti içi hukuk ve demokrasi ağırlıklı eleştiri konusu oldu. “CHP’nin siyasi kimliğini yitiriyor muyuz?” sorusu gündeme gelirken, seçmenle buluşmada yeterli bir organizasyon oluşturulamadığı, stratejik bir planlamanın olmadığı, dolayısıyla toplumun sosyal demokrat politikalarla buluşamadığı, bunun yerine sağdan devşirme kadrolar ile gelişim ve değişim beklentisinin CHP kimliği ile örtüşmediği konularının altı çizildi. “Taban bu politikalardan olumsuz etkileniyor ve bizi eleştiriyor. Buna karşın bizler her zaman katkıyı sunmaya hazırız” denildi.
Özetle CHP’nin ekseninden kaydığının, eski vekiller, ilçe başkanları ve üyeleri tarafından ağırlıkla dile getirilmesi, Genel Merkez’in kulaklarının üstünden kalkmasıyla mümkün olabileceği vurgusu da dikkat çekti.
MANSUR YAVAŞ’IN PLANI NE?
“‘PARSEL parsel mücadelesi’ verdiğini söyleyen Mansur Yavaş’ın her nasılsa parsel parsellerin toplamı olan ve Gökçek döneminde onaylanan Ankara Çevre Düzeni Ana Planı’nın mahkeme tarafından iptal edilmesine rağmen yenisini yapmak yerine, kararı temyize götürmesi de ne demek oluyor?” Tahir ÇALGÜNER-Şehir Plancısı
BİLİYOR MUSUNUZ?
KASIMPAŞA’da bulunan Sultan Abdülaziz’in yapısı Divanhane Eski Karakol Binası’nın, İBB’nin ayakta kalması için verdiği mücadeleye rağmen kurtarılamadığını, İBB’nin 12 Mart’ta yargı sürecini başlattığı yıkımın önceki gece iş makinelerinin ve personelin çalışmasıyla gerçekleştirildiğini...
MUHARREM İnce’nin ‘Memleket Hareketi’nin, Osmanbey-Şişli arasında Atatürk Evi’nin karşısındaki bir binanın 600 metrekarelik üst katını İstanbul il binası olarak kiraladığını...
Paylaş