AKP, valiler eliyle taşınmazları satacak

30 KASIM’dan sonra yeni ve eski büyükşehirlerde il özel idareleri kapanıyor...

Haberin Devamı

Yeni bir yağma da İl Özel İdareleri’nin taşınmazları üzerinde odaklanacak. İlk başta 2B ‘palavrası’nın ne olduğunu hatırlatmak gerekiyor. 2B’lerden hükümet iki yıl önce 20 milyar TL dolar gelir bekliyordu; ancak bu bedel geçen temmuzda 9.8 milyar TL’ye düşürüldü, geçen ekimde de -Bakan Mehmet Şimşek’in ifadesiyle- 3 milyar TL’ye düştü. Ne yazık ki, Hazine’ye giren ‘satış’ bedeli 2 milyar TL’yi bile bulmadı. İktidar, bu gelişmeyi gördüğü için başka bir kaynak peşinde. Nüfusu 750 bini geçen illeri ‘Büyükşehir’ olarak ilan etti ve bu arada İl Özel İdareleri’ni de kaldırdı. İl Özel İdareleri’nin elinde ne kadar ‘taşınmaz’ olduğu açıklanmadı. Bu taşınmazların valilik eliyle satışı ‘kuşku’ uyandırıyor. Belediye başkanlarına bir ‘şey’ bırakılmaması dikkat çekiyor. (İstanbul İl Genel Meclisi üyesi Süleyman Kartal’ın, Vali Hüseyin Avni Mutlu’ya verdiği ilginç soru önergesini ‘Okuyunuz’da görebilirsiniz.)
Yeni yasaklara, fişlemeler ve sansürlere kapı açacak yasa hükümetin ayıbıdır.

Haberin Devamı

İnternete darbe

ANİDEN ortaya çıkan bir kanun tasarısı dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı. Tasarı internete yeni sansür, yasaklama ve fişleme getirmeyi hedefliyor. Gündemimizin gürültüsü arkasına saklanarak, kamuoyu dikkatinden kaçırılarak çıkarılmak isteniyor.
Başbakan Erdoğan sosyal ağları önce “en büyük baş belası” ilan etti. Fakat, bir süre sonra “Sosyal ağlarda güzel şeyler oluyor” demeye başladı. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, AKP’nin kurduğu 6 bin kişilik maaşlı kadronun internette toplumu manipüle edebileceğini sandı. İkincisi, interneti kontrol altına almayı hedefledi. Yeni yasaklara, fişlemelere ve sansürlere kapı açılmak isteniyor.
Prof. Dr. Osman COŞKUNOĞLU - 22. ve 23. dönem milletvekili

Prof. Bingür Sönmez uçakta yerinden kaldırıldı

Milletvekili de saygı göstermeli

BİR okurumuz yaşadığı bir ‘manzarayı’ utanarak yazıyorum diyor: “Sarıkamış’taki geleneksel aktiviteye gene Sarıkamış Dayanışma Grubu olarak 35 kişi katıldık. Pazar akşamüstü Kars Havaalanı’na sis çöktüğü için dönemedik ve askerimizin doğal şartlara yenilmesinin hüznünü bir kez daha yaşadık. Ertesi gün maceralı bir yolculukla Ankara aktarmalı olarak geldik.
Kars Havaalanı’nda çok ilginç bir olay yaşadık. Bunu size ben değil de birileri anlatıyormuş gibi dinleyin lütfen: Uçağa bindik, bu etkinliğin öncüsü Prof. Dr. Bingür Sönmez hocamızın bilet numarası en önde 1A idi. Bir görevli kapıya geldi ve aynı sırada 1D ve 1F de oturan bizim gruptan iki kişiye ‘Kars milletvekillerimiz geldiler, rica etsek arka sıraya geçer misiniz’ dedi. Gençler itiraz edecek gibi oldular Prof. Bingür hoca, ‘Arkadaşlar vekillerimiz (Kars milletvekilleri, Gemi İnşa ve Makina Mühendisi Ahmet Arslan ile Veteriner hekim Prof. Yunus Kılıç) tanıdıktır, siz arkaya geçin lütfen’ dedi. Gençler itiraz etmediler. Ama kapı önünde huzursuzluk devam etti. Görevli tekrar gelip ezilip büzülerek hocaya ‘Sizden de rica etsek acaba bu tarafa geçer misiniz?’ dedi. ‘Kardeşim işte ilk sırayı vekillerimiz için boşalttık, buyursunlar’ dedi. ‘Efendim protokol gereği vekillerimizin sol tarafta oturmaları gerekiyormuş’ dedi. Prof. Sönmez, bu kez yerinden kalktı ve ‘Kardeşim senin vekil dediğin benim meslektaşımdır, bu yaptığınızı fark ederse çok üzülecektir’ dedi ama fark edildi ki vekilimiz görevliye hakaret ederek ‘Kardeşim bizi neden vatandaş ile yüz yüze getiriyorsunuz’ diye azarlıyordu. Ama her ikisi de yerlerine oturduktan sonra utandıkları için herhalde hocanın tarafıma bakamadılar ve görmemezlikten geldiler ve uçak iner inmez telaş ile indiler.”
Daha sonra öğrendiğime göre olay Kars Havaalanı personelinde büyük üzüntü yaratmış.
Biz de Dr. Bingür Sönmez’e neden teşekkür etmiyorlar diye sorulmuş...
Bu arada aklımıza geldi, Bingür Sönmez Sarıkamış konusunu yıllardır kamuoyuna taşıdı... Şimdi öğreniliyor ki, TOKİ buraya büyük bir abide yapacakmış... Araştırınca TOKİ ben yaptım oldu anlayışı ile bu projeyi ne vali ile ne de Prof. Sönmez’le görüşmüş veya tartışmış... Biraz ayıp değil mi?

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün Halk Bankası tarafından milletvekillerine gönderilen ve değeri oldukça yüksek olduğu söylenen ‘yeni yıl hediye setini’ kabul etmediğini açıkladığını ve “Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkının yenildiği bir rüşvet operasyonun ertesinde, bankanın (milletin vergileri ile) bu denli yüksek meblağlı bir hediye setini dağıtmasını etik bulmadığını” söylediğini...

GÜNÜN UYARISI

“YOLSUZLUK ve rüşvet olaylarının perde arkasında kalması, unutulması, buna ilişkin soruşturmalarda savcı ve mahkeme kararlarının uygulanmaması ve yerine getirilmemesi şeklindeki eylemlerin üzerine gidilmeli, sorumlular hakkında kesin ve acil olarak işlem yapılmalıdır. Aksi durumun daha kötü ve daha büyük sonuçlara yol açacağı unutulmamalıdır.” Erdem AKSOY

Haberin Devamı

‘Cemaatçi’ 22 Milli Eğitim müdürü de gitti

BAŞBAKAN’ın memleketi Rize ile komşu Trabzon’un Milli Eğitim müdürleri Saffet Yıldırım ile Tamer Kırbaç görevden alındılar. 20 ilin daha Milli Eğitim müdürü e-mail yoluyla görevlerinden alınarak pasif görevlere atandılar.17 Aralık süreciyle başlatılan ‘tayin ve atamaların’ şimdi de Milli Eğitim camiasına kaydırılması dikkat çekti. ‘Zümrüt Rize’ gazetesinin haberine göre, görevlerinden alınan Milli Eğitim müdürlerinin çoğunun ‘cemaat bağlantıları veya bağlı kişilerle diyalogları’ olduğu iddia edildi. Bu arada Adalet Bakanlığı’nın yeni müsteşarı olarak Rizeli Kenan İpek’in getirilmesi Başbakan’ın hemşeri bağlantısına önem vermesi olarak değerlendirildi. İpek, 2003-2008 yılları arasında aynı bakanlığın Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nde bulunmuştu. Yine Rizeli Fahri Kasırga da 2003-2008 arasında aynı müsteşarlıkta bulunmuştu, araseçimde üç ay bakanlıkta bulunmuştu. Rize’deki yakıştırmalara göre, Kasırga şimdi de, Efkan Ala’dan boşalan Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirilebilir.

Haberin Devamı

BİR ÖRNEK

CHP İl Genel Meclis üyesi Süleyman Kartal, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu çok ilginç bir soru önergesi yöneltti. Özetle; İstanbul İl Özel İdaresi kapanıyor! İdarenin taşınır-taşınmaz mal varlığı nedir? Dağıtımı nasıl yapılacak? Değerleri ne kadardır?” diye sordu.
Büyükşehir’in dışındaki illerde il özel idareleri devam edecek; bunun dışındakiler ise kapatılıyor.
İl Özel İdaresi kapatılan illerin oranı %75’e düşüyor.
İl Özel İdaresi’nin eldeki taşınır ve taşınmaz malvarlığı konusunda Süleyman Kartal’an, İl Özel İdaresi Meclisi’nde Vali Mutlu’ya yönelttiği önerge şöyle:
“6360 sayılı büyükşehir kanunu ile 30 Mart 2014 tarihinde il özel idareleri, il genel meclisleri yüzyıllık genel demokrasi çınarları bizlerin bütün itiraz ve mücadelesine rağmen AKP’nin çoğunluk oylarıyla kapatılacak ve malları devredilecektir. Ancak bu devir işlemlerinin yapılmadan önce il özel idaremize ait bütün taşınır ve taşınmazların bizlerin bilgilendirilmesi, envanterinin çıkarılarak değer tespitinin yapılması gerekmektedir. Değerli meclis üyeleri; 6360 sayılı kanun devir ve tasfiye işlemlerini yapmak üzere mutlaka bir komisyon kurulması öngörülmelidir. Bizlerde il özel idarelerinin halkın ve kamunun malını hakkını ve geleceğini korumak ve kollamakla görevli seçilmiş il genel meclis üyeleriyiz. Hepimizin bu malları korumada tarihi ve vicdani sorumluluğu bulunmaktadır.
Kapanacak olan il özel idaremize ait malların korunmasında parti ayrımı yapmaksızın tarihi olarak sorumluluk sahibiyiz. Yarın biz seçilmiş il genel meclis üyeleri halkımızın; emekçinin, memurun, işçinin, köylünün karşısına, rüşvet ve yolsuzluk savlarına karşı mücadele etmiş, menfaat uğruna boyun eğmemiş; yetimin, yoksulun, hakkını korumuş ve en önemlisi kul hakkı yememiş insanlar olarak çıkmak zorundayız.
İl özel idaremizin geleceğiyle ilgili kaygı duymaktayız. Bu nedenle soruyorum:
“İstanbul il özel idaremize ait taşınır ve taşınmaz mal varlıklarımıza ait envanter var mıdır? Taşınmaz mal varlıklarının nerelere dağıtılacağı ile ilgili usul ve esaslar belirlenmiş midir? İl özel idarelerinin tasfiyesiyle ve devriyle ilgili komisyon oluşturulmuş mudur? Komisyon oluşturulmuşsa kimler tarafından teşkil edilmiştir? İl genel meclis üyelerinin partilere göre komisyonda temsil edilmesi düşünülmekte midir? İl özel idaresinin İ.B.B devredileceği göz önüne alındığında partilere bakılmaksızın İBB meclis üyelerinin komisyonda olması düşünülmekte midir? İl özel idaresinde çalışan memur, işçi ve taşeron emekçilerinin 30 Mart 2014 tarihinden sonra ne olacağı düşünülmekte midir?

Haberin Devamı

İnternete darbe vuracak tasarı

ANİDEN ortaya çıkan bir kanun tasarısı dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek. Tasarı internete yeni sansür, yasaklama ve fişleme getirmeyi hedefliyor. Gündemimizin gürültüsü arkasına saklanarak, kamuoyu dikkatinden kaçırılarak çıkarılmak isteniyor.
Başbakan Erdoğan sosyal ağları önce “en büyük başbelası” ilan etti. Fakat, bir süre sonra “sosyal ağlarda güzel şeyler oluyor” demeye başladı. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi, AKP’nin kurduğu 6 bin kişilik maaşlı kadronun internette toplumu manipüle edebileceğini sandı. İkincisi, interneti kontrol altına almayı hedefleyen bir kanun çıkarmaya hazırlanıyordu.
Böyle bir kanun tasarısı dün TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlıyor. Hem zamanlaması hem de TBMM’ye sunulma süreci, sinsi ve aceleci bir yaklaşım sergiliyor. Önce bir AKP milletvekilinin kanun teklifi olarak, ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla hiç tartışılmadan, aniden TBMM’ye geldi. Bütçe görüşmeleri biter bitmez hemen gündeme alınıp hızla komisyona gönderildi. Sonra, kanun teklifi bir anda hükümetin kanun tasarısı oldu ve internetle ilgili çok teknik maddeler “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri” ile ilgili bir torba kanun tasarısı içine yerleştirildi. Bu nefes kesen acele yanında zamanlama da dikkat çekici. Gündem yolsuzluk, yargı, paralel devlet konularıyla sarsılırken, bu gürültünün arkasına saklanarak, interneti hükümet kontrolü altına sokabilecek bir kanun, kamu oyunun dikkatinden kaçırılarak hemen, seçimlerden önce çıkarılmak isteniyor.
Zaten internet üzerinde gereksiz bir baskı oluşturan ve problemli olduğu kabul edilen 5651 sayılı kanunda değişiklikleri içeren gündemdeki kanun tasarısı, internete yeni bir darbe daha vuruyor. Teknik ayrıntılara girmeden tasarının olumsuz yönlerini ve sakıncalarını üç konu altında özetleyebiliriz.
1- Alan adı tabanlı bir erişim engellemesi yerine URL tabanlı anahtar kelime engelleme sistemi getiriliyor ve internetten erişimi keyfi olabilecek şekilde sınırlamak kolaylaştırılıyor. Örneğin, YouTube’un içinde kimin nasıl belirleyeceği belli olmayan anahtar kelimeler nedeniyle sakıncalı bulunan bir video nedeniyle YouTube’u engelleyip tepki çekmek yerine sadece videonun kendisine Türkiye’den erişilemez olabilecek.
2- Her bireyin internetteki tüm günlük faaliyetleri; yani, hangi siteleri gezdiği, hangi kelimeleri aradığı, sosyal ağlarda neler yaptığı vs kayda alınacak ve en az 1 en çok 2 yıl saklanacak. Kişisel Verileri Koruma Kanun Tasarısı yıllardır hazır beklediği halde, yurtiçinden ve AB’den gelen tüm baskılara karşın tasarıyı TBMM’ye getirmeyen hükümet, fişlemeyi kolaylaştıracak böyle bir veri toplamayı kanun zoruyla yaptırmak istiyor.
3- İnternet erişimi sağlayıcılarının üye olmaya zorunlu oldukları, hükümet güdümünde ve kontrolünde bir Birlik kuruluyor. Birlik’in esas amacı gizlenmeye çalışılsa da, hükümetin talep edeceği izleme ve sansür uygulamalarını yapacağı açıkça görülüyor.
Ülkemiz bilgi teknolojileri konusunda dünyada çok gerilerde yer alıyor: Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne göre dünyada 55’nci, Dünya Ekonomik Forumu’na göre 45. sıradayız. Çağımızın en önemli teknolojisi, yurttaşlarımızın günlük yaşamının giderek olmazsa olmazı haline gelen ve ekonominin önemli kaldıracı internetin geliştirilmesi ülkemizin öncelikli konusu olmalıydı. Yeni yasaklara, fişlemelere ve sansürlere kapı açacak olan bir kanun değil.

Prof. Dr. Osman COŞKUNOĞLU-22. ve 23. Dönem Milletvekili

Yazarın Tüm Yazıları