AKP iktidarı elde ne varsa satmaya başladı. Son örnek de, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ), tasfiye Emlakbank üzerinden kendisine geçen tüm arsaları satmaya başlaması. (Önceki Ataşehir ve Halkalı satışları ayrı birer öykü olur.)
Eskidji’nin Yenibosna’daki merkezinde gerçekleştirilen arsa satışlarında ilginç olaylar yaşanıyor. AKP yandaşları, en değerli arsaların sahipleri oluyor.
Geçen perşembe günü saat 19.00’da yaşananları anlatalım:
Eskidji’deki müzayede için polis geniş güvenlik önlemleri almıştı. İçeri girmek isteyenler sorgudan geçiriliyor, ellerinde 5 milyara alınan ‘bayrak’ bulunmayan içeri sokulmuyordu. Ataköylüler’den kalabalık ‘çevreci’ bir grup bölgedeki arsaların ‘yağmalanmasını’ engellemek istiyordu.
Ankara’dan gelen talimata kimse direnemiyordu.
Eskiji Genel Müdürü Hakan Berktaş, Ataköy’den gelen grubu, nedense binanın 2. katına çıkartmadı ve onları kapalı bir alanda ‘tutsak’ ettirdi. Gazetecilerin fotograf çekmesi de yasaktı. Ataköy Gazetesi sahibi Özcan Atamer, Berktaş’a ‘Biz buraya gazeteci sokmuyoruz’ denilmesi üzerine, ‘Bütün ihaleler TV’lerde canlı yayınlanırken, burada kaçak göçek işler mi yapılıyor ki, bizi engelliyorsunuz. Kamu menfaatine dönük bir işlemi gizlilik içinde yapamazsınız’ dedi. Bunun üzerine yönetim ile Ataköylüler arasında sert tartışmalar oldu.
Sonuçta ihale kapalı kapılar ardında gerçekleşti.
MÜEZZİN EFENDİ ŞAŞIRTIYOR
Neler mi oldu?
‘Açık arttırma’da, Ataköy 7 ve 8 kısımdaki 7.800 metre arsayı, Attel Karabıyık adlı kişinin 4.8 trilyona aldığı bildirildi.
Bu arsa, 1986’daki imar planlarında ticaret alanı ve irtifa 65 metre olarak planlanmış bir alan... Daha sonra Bakırköy Belediyesi burasını yeşil alana çevirdi ve Büyükşehir’ce onaylandı. 1999’da Toplu Konut İdaresi, Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak, yeşil alan kararını iptal ettirdi. Ve 1.4.2003 tarihli onanlı 1/5000’lik Nazım İmar Planı’nda ticaret alanı oldu.
Peki Karabıyık kimdir?
Ataköy 9. kısımdaki camide müezzin kayyumu olarak görev yapıyor; yani devlet memuru.... Ancak hakkında bir sürü iddia bulunuyor. ‘Ataköy ve Halkalı Toplu Konutları’nda ihale ile aldığı çok sayıda dairesi var.Bunları kimin adına alıyor?’ gibi soruların yanıtı şimdilik bilinmiyor.
Aynı satışta; Ataköy 1. kısımdaki 1986 planlarında kreş olarak gözüken, daha sonra turizm alanına çevrilen 1320 m2 arsa da 900 milyar liraya gitti.
AKP’Lİ KİLER Mİ?
Bu yerlerin, ‘Kiler Marketler Grubu’ tarafından alındığı öne sürülüyor. Kiler, tekstilci Kemal Şahin’in kapatma kararı verdiği ‘O’ley’ marketleri alan firma. Kilerler iki kardeş; küçüğü Ümit; büyüğü AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler; Hürriyet’in dün birinci sayfasında, AKP’nin Antalya’daki örgüt toplantısı arasında jet-ski yaparken resmi yayınlanan siyasetçi.
Bizimköy’lüler nasıl kandırıldı
ATAKÖYLÜLER’den bunları dinlerken, bir başka bilgi de, Eskiji’nin aynı ‘müzayedesinde’ bir başka satış dikkati çekiyor.
TOKİ, kaşla göz arasında Beylikdüzü’nde Emlakbank’ın projesi olan -ve TOKİ’ye geçen- 4.014 konutlu ‘BizimköyKonutları’nın idare binasının bulunduğu 3.8 dönümlük arsa da satılmış... Satışları yapan Eskidji’nin sahibi Dikran Masis’in, Bizimköy yönetimine baştan ‘395 milyar size veririz’ diye sözünü ettiği arsa, tam 2.3 trilyona birilerine gidivermiş.
Ancak yanındaki benzer 4.5 dönümlük iki parsel ise 4 trilyona alıcı bulmuş.
Bizimkent’çiler de 100 milyardan fazla para yokmuş; oyuna getirildiklerini söylüyorlar. 395 milyar fiyatın altında ikinci teklifi atan yine Kiler Marketler Grubu olmasın sakın. Bu garip satışın çok konuşulacağı ve AKP’nin başını ağırtacağı görülüyor.
Bakırköy Belediyesi neden kamulaştırmaz
ATAKÖY’de arsaların satışına Ataköy Derneği tepkili... Bölgede 4500 konutun olduğunu söyleyen dernek yetkilileri, daha önce karar alınıp ertelenen bu satışların seçimlerden sonra hemen yapılmasına dikkat çekiyorlar:
‘Burası şahıs değil, devletin malı... Devlet, rant yaratır mı?Yörede yaşayanların huzur ve güven içinde yaşamasını temin etmek değil midir? Ataköy’ün yeteri kadar trafik yükü var; bu kadar yoğunluk bu bölgeyi daha da keşmekeş içine sokacaktır. Belediye, şimdiye kadar yeşil alan görünümündeki bu iki parseli kamulaştırmalıdır.. Zaten buranın 1/1000’lik planları yokken, bu yağmaya dur demelidir.’
Ataköylüler bir başka kuşkularını şöyle anlatıyorlar:
‘Ataköy’ün yağması bununla bitmeyecek... Halen Ataköy Yat İşletmeciliği AŞ, marinayı; Ataköy Otelcilik AŞ Holiday ve Crowne Plaza otellerini; Ataköy Turizm Tesisleri AŞ de, Galeria’yı işletiyor. Duyduğumuza göre, bu üç işletme Vakıfbank’a devredilip; oradan tek elden satılacakmış. Ayrıca, marimanın mendireği Galeria’nın önüne katar uzatılıp büyütülecekmiş... Bu konudaki hazırlıklar, Başbakan Yardımcısı M.Ali Şahin’in, Abant Otelcilik’ten Crown Plaza Genel Müdürlüğü’ne getirilen yeğeni Sezai Şahin tarafından yürütülüyor. Bu yerlerin Albayraklar’a verilmemesi kimseyi şaşırtmamalıdır.’
ÇOBANÇEŞME FİDANLIĞI
Şimdi gözler Bakırköy sınırları içindeki Çobançeşme Fidanlığı’nda... Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, 360 dönümlük arazide ‘Fidan Borsası’ kurulacağını söylüyor ve 4-5 yıl içinde 5-6 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşılacağını söylüyor. Peki bu arazi üzerinde nasıl bir çalışma yapılıyor ve kimlere verilecek?
ZAPSU DA ALDI
Anlattıklarına göre, Ataköy’de daha satılacak yerler varmış; ‘Haydarpaşa’daki Et-Balık’ın yeri Cüneyt Zapsu’ya (BİM) kaşla göz arasında nasıl verildiyse, bizim Zeytinburnu’ndaki Et Balık’ın yeri de aynı akıbete uğrayabilir.’
Peki AKP iktidar oldu da ne değişmeye başladı.
Ataköy’de ilginç senaryolar
ATAKÖY’ün yağmalanması daha önce başlamıştı.. 240 dönümden oluşan 6. kısımdaki arsa, seçimlerden önce Florya’daki tüm inşaatları yapan Beyaz, Gül ve Keleşler’in, Mutlu İnşaat’la oluşturduğu konsorsiyum tarafından 103 milyon Euro’ya (%10’u peşin, %5’i altı ay içinde, geri kalanı 54 ayda ödenecek) satın alınmıştı. Geçmişteki plana göre, burada 650 konut yapılması gerekirken, hemen şantiye binasını kuran Mutlu İnşaat’ın astığı tabelada ise yapılacak yapılar; ‘950 konut+villalar’ olarak geçiyor. Deprem bölgesindeki rantı görüyor musunuz?
Akdeniz ve Ege
BEKİR Coşkun, ‘Şeylerimiz’ (17.4.2004) başlıklı yazısında, ironik bir anlatımla milletimizin özelliklerine şöyle değinmektedir:
‘Türk milletinin söylenen lafı yanlış anlama eğilimi fazla. Nitekim Atatürk ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri’ dediğinde Ordu’nun Akdeniz yerine İzmir’e gitmesi boşuna değildi.’
Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın ertesinde (1 Eylül 1922) verilen bu buyruğu milletimizin bütünleyicisi kahraman ordumuz yanlış(!) değil doğru bir şekilde anlamış ve uygulamıştır. Çünkü;
1934 yılına kadar Ege’ye Akdeniz denilmekteydi ve o dönemin haritalarında da Akdeniz olarak geçer. Buyrukta şimdiki Akdeniz’in hedef gösterilmesi de imkánsızdı. İtalyanlar, II.İnönü ve Sakarya Zaferi’nin ardından Akdeniz bölgesini, geldikleri gibi sessiz sedasız terk etmişlerdi.
Çok kişinin kafasında bir işaret oluşturan ‘Neden Ege değil de Akdeniz denmiştir?’ sorusunun, bu vesile ile köşenizde aydınlatılmasını rica ederim.
Ayten DİRİER- TCTarihi Uzmanı-İZMİR
Ermeni kapısı
TÜRKİYE-Ermenistan gümrük kapısının açılması engellenmelidir. Karabağ katliamı sanıkları katil, cani, işkenceci, zalim Ermenilerin bu ülkede topraklarımızı çiğnemelerini istemiyoruz.Geçmişinden ders alamayan milletler geleceğinden söz edemezler. Karabağ, Azerbaycan toprağı oluncaya kadar bu kapılar açılamaz.
E.K.V.
20 bin kişinin intizarı var
BİZLER kamu bankalarında (Örneğin Ziraat) çalışırken, özelleştirme gerekçesiyle ‘sözleşmeli personel’ olmak için imza vermedik diye Devlet Personel Dairesi’nin ‘havuzuna’ aktarılan memurlarız. Hürriyet’te okuduk; RTÜK’ün, garsonu uzman denetçi yaptığını Devlet Denetleme Kurulu ortaya çıkarmış; helal olsun vallahi... Bunlar, 2002 döneminde IMF’nin talimatıyla Kemal Derviş’in uygulaması sonucu oldu. Uzman iken gittiğimiz yerde ‘şef’ olduk. Bazılarımız bu kadro üzerine yargıya gitti, davayı kazandık. Bunun üzerine kimimiz ‘uzman-özelleştirme’ diye başka bakanlıklara aktarıldı. Torpilliler ise Hazine, RTÜK ve Tütün Kurumu gibi yerlere verilerek ödüllendirildi. Torpil bulamayanlar ise kör kadrolarda istihdam edildi; maaş 1 milyardan 500 milyona düştü. Bir üniversite mezununun haline bakın. Geleceği olmayan kadrolarda sürünmek ne demektir? İşsizlik korkusuyla gel de sesini çıkart, hak hukuk ara... Bunun gibi mağdur binlerce memurun durumunu öğrenmek isteyenler www.memurlar.org’a bir girseler de neler olduğunu anlasınlar. Hani Ziraat Bankası da özelleştirilecekti? Peki biz şimdi ne yapacağız, bizi perişan ettikleri için kimseye hesap soramayacak mıyız? 20 bin kişinin intizarının olduğunu hükümet bilmelidir.
‘Polis feryadı’na Emniyet’ten yanıt
‘POLİSİN Feryadı’ (13.4.2004) başlıklı yazıya Emniyet Genel Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’ndan şu açıklama yapıldı:
Bingöl’de 1.5.2003’te meydana gelen deprem nedeniyle Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde bulunan Sosyal Yardım parasından depremzede eşyaları ve evi zarar gören 108 personelin Bingöl Emniyet Müdürlüğü’nce bildirilmesi neticesi 31.6 milyar yardım yapılmıştır. Ancak, bahse konu depremde 690 emniyet mensubu, dilekçelerinde, evlerinde ve eşyalarında maddi zarar olduğunu belirterek yardım talep etmiştir. Dilekçe eklerindeki hasar tespit tutanaklarının birçoğunun fotokopi olduğu ve elle doldurulduğu, gerçeği yansıtmadığı tarafımızca tespit edilmiş olup, Bingöl Valilik makamınca il kriz masası tarafından düzenlenen hasar tespit tutanaklarının gönderilmesi istenmiş olup, cevabi yazıda deprem anında kargaşalık olduğundan sağlıklı bir şekilde hasar tespit tutanaklarının düzenlenemediği bildirilmiştir.
Mensuplarımızın maaşlarından, memurlardan ayda 750 bin ve amir sınıfından 1 milyon 500 bin kesilerek oluşturulan sosyal yardım parası, görevde şehit olan veya vefat eden Emniyet mensuplarının ailelerinin, görev malullerinin ve rahatsızlıklarından dolayı hastanede tedavi gören Emniyet mensuplarımızın kendileri ile eş ve çocuklarının kurumca karşılanmayan ihtiyaçlarını ancak karşılamaktadır.
Yardım için başvuran mensuplarımızın büyük çoğunluğu araçlarının zarar gördüğünü belirterek yardım talep etmektedir.
Başkanlığımız bünyesinde bulunan Sosyal Yardım parasından, her yıl Genel Müdürlük makamınca onaylanan prensip kararları gereğince yardım yapılmakta olup; araç, lüks eşya sayıldığından yardım kapsamı dışındadır ve gönderilen hasar tespit tutanakları da kendi el yazıları ile yazılmış olanlara deprem yardımı yapılmamıştır. Bingöl depremi nedeni ile illerden depremde zarar görenlere ödenmek üzere bir yardım toplanmamıştır.
Not: Aylık illerden gelen aidat toplamı: 145 milyar; yapılan yardım miktarı 200 milyar.’
Neden 20 Temmuz harekátını yaptınız
1887’den 2004’e kadar Kıbrıs Türkü’nün yaşantısı nasıl oldu?
82 yıl İngiliz esareti, 14 yıl Rum mezalimi... 30 yıl anavatanımızın ve Kuzey Kıbrıs’taki idarecilerin gayri ciddi karar ve yönetimleri.
20 Temmuz 1974 mutlu Barış Harekátı.
1995 ve 1999’da Türkiye’yi idare edenlerin AB ile yaptıkları anlaşmalar... KKTC’yi elden çıkarmanın ilk operasyonlarıydı ama buna ses çıkaran olmadı.
Anavatanımızı 5’inci Annan Planı’nda tehlike görmedikleri mesajını verip ‘evet’ dememizi istiyor ama Bürgenstock’a giderken aşağıdaki hususlardan taviz vermenin Kıbrıs Türkü’nün varlığının devamı için mümkün olmayacağını söylüyordu:
Olmazsa olmazlardan vazgeçmeyiz... Birincil kanuna deregasyonlar konmazsa biz kabul etmeyiz... Derogasyonlar, AB birincil kanununa konmazsa Loizidu davaları devam eder... Sınır düz olmalı...
Bunların hiçbiri kabul edilmedi. Öyleyse neden Türk hükümeti, Annan Planı’nı kabul etmemiz için ‘evet’ dememizi istiyor.
Anavatanımın AB’ye alınmayacağını herkes biliyor, pekálá neden bu büyük taviz!
Madem ki Kıbrıs Türkü anavatanının başına dert olacaktı; neden bize anavatanımızın Türkiye olduğunuzu öğrettiniz? Neden bize TMT’yi kurdurttunuz ve bizi eğittiniz? Neden bize ‘yerinize oturunuz, size sahip çıkacak halimiz yok’ demediniz? Neden 20 Temmuz Barış Harekátı’nı gerçekleştirdiniz? Neden vatan için şehit olmanın bir mana ifade etmediğini söylediniz? Neden sizin parçanız olan Kıbrıs’ın kuzeyinin ekonomik olarak güçlenmesi için Türkiye pazarına açmadınız?