Paylaş
TOKİ ve KİPTAŞ sitelerinde seçim baskısı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı inşaat şirketi KİPTAŞ, 1997’de “yaşanabilir huzurlu mekânlar’ yaratmak iddiasıyla Boğaziçi Site Yönetim AŞ adlı bir yönetim şirketi kuruyor.
Şirketin % 96’sına KİPTAŞ sahip oluyor, diğer dört hisse de TOKİ, Başakşehir,
Pendik (Hilal), Pendik (Dolayoba) site yönetimleri arasında dağıtılıyor.
Boğaziçi Site Yönetimi, sadece TOKİ ve KİPTAŞ tarafından 33 ilde yapılmış.
90 bin konuta hizmet veriyor.
Bundan bir süre önce Mersin Erdemli’de, TOKİ’nin yaptırdığı sitelerden birinden telefon eden bir emekli öğretmen “İstanbul Büyükşehir’e bağlı bir şirketin Erdemli’de ne işi var; bizi yönetiyor. AKP’li İstanbul Belediyesi, bizim üzerimizden kaynak topluyor, hem de adamlarına istihdam yaratıyor. Biz kendi irademizle site yönetimimizi belirleyemiyoruz” diye şikâyet etmişti.
Sitelerin yönetim kongreleri yapılmaya başlayınca baktık İstanbul’dan da benzer şikâyetler gelmeye başladı. ‘Gelir paylaşımı’ yöntemi ile yaptırılan konutlar bitirildiğinde, idarenin altyapı hizmetleri genellikle iki yıl süreyle müteahhitlerce yürütülüyor. Ancak bunun sonunda da, bu ‘hizmeti’ sürdürmek isteyenler oluyor, çünkü aidat gelirleri bir kazanç kapısı oluyor.
Örneğin, TOKİ’nin Ispartakule Evleri Olimpos&Patara&Efes sitelerinde kongreler yapılacak. Kat maliklerinin ‘hür ve özgür iradeleriyle’ oy kullanmaları pek olanaklı değil... Çünkü, bağımsız liste çıkarmak isteyen site sakinlerinin karşısına Boğaziçi Site Yönetimi AŞ çıkıyor. Boğaziçi AŞ’nin yönetiminde çalışanlar (personel, bahçıvan, güvenlik gibi) kapı kapı dolaştırılıp vekâletnameler toplattırılıyor. Bazı siteler, iktidar partisinin güdümündeki yönetim şirketini istemiyor, ancak sesini yükseltemiyor. Nedeni korku!.. Ya bize bir şey yaparlarsa...
Ispartakule 21. Yüzyıl Evleri’nden bir sakinin söyledikleri ilginç: “Bizim verdiğimiz aidatlar, insanları ikna için yapılan barkovizyon gösterilerine, vekâletname alabilmek için insanların ayağına giderken ödenen benzin paralarına harcanıyor. Herkes işini gücünü bırakmış, kongre vekâleti topluyor. Hesapları denetleme olanağımız yok, AKP bu ‘hizmetleriyle’ yandaşlarına iş yaratıyor. Ama bizim bir çocuğumuzu işe sokmak mümkün değil.
Bizler hiç olmazsa apartman yönetimin seçiminde özgür olalım istiyoruz. İstanbul Büyükşehir ve şirketleri bizi rahat bıraksın!”
Mutluluk bilgisi
“Bilig bil, kişi bol, betüdgil özün,
Ya yılkı atangıl, kişide yıra.
(Bilgi bil, adam ol, kendini yükselt,
Ya da hayvan adını al, insanlardan ıraklaş)
KUTADGU BİLİG (Balasagunlu Yusuf)
‘Zem ve kadih’
RAUF Denktaş’ın ölümünden sonra onun hakkında çok şey söylendi ama demokrasiye ve özgürlüklere bağlılığı konusuna pek değinilmedi. Onur Öymen bir not gönderdi. Diyor ki: “Denktaş Türkiye’de yaşanan sıkıntılardan kaygı duyuyordu. Geçen mayıs ayında Lefkoşa’da bir toplantıda ‘Türkiye’de basın özgürlüğü vardır demek için hakikaten yüzümüzün kızarmaması lazım’ dedi. Ve 1957’de Menderes hükümetinin gazetecileri benzer bir şekilde sürekli hapse attığını hatırlatarak şöyle konuştu: ‘O günlerde benim Menderes’le bir irtibatım yok ama dayanamadım kendisine bir mektup yazdım. Dedim ki ‘Efendim bizde, yani İngiliz kolonisinde basın eğer birine hakaret etmişse bu bir sivil davadır, zem ve kadih denilen, şahsiyete girme davasıdır, bu tazminatla hallolunur, kimse hapse atılmaz. İngiltere’de ve dünyanın birçok yerinde böyledir. Gelen diplomatlar çok acı sözler söylüyorlar Türkiyem hakkında, bu bizi üzüyor vs.’ diye boyumdan çok büyük laflar ettim. Menderes tabii cevap vermedi, ne yaptı bilemem ama o acı durumu Türkiye’nin yeniden yaşaması bizi ciddi şekilde üzmektedir. Kıbrıs Türk basınının bugünkünden daha özgür çalışmasını dilerim. Ama zem ve kadih meselesine dikkat edin. Yani yalan, yanlış, atalım çamuru da izi kalsın diye yazı yazmayınız.”
Öymen, Denktaş’ın görüşlerine ve öğütlerine dikkat çekerken “Basının özgürleştirilmesi için KKTC’yi örnek alırlar. Bazen büyük devletlerin de küçük devletlerden alacakları dersler vardır” diyor.
İzmir bütçeye % 4.8 veriyor % 2.3 alıyor
İZMİR Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’de çıkan Yenigün gazetesini ziyarette “İzmir yatırımlarda nal topluyor” demiş... Kentsel dönüşüm projelerinin yaklaşık bir yıldır bakanlıkta beklediğini, bu konuda gerekçenin ne olduğunu bilmediğini de ifade eden Aziz Kocaoğlu konuşmuş:
- Halihazırda bütün projelerimiz bekliyor. Neden beklediğini de bilmiyoruz. Madem eksik açarsın bu dosyalar eksik, istiyorum dersin, kafama bu konular takıldı dersin, bilgi talep edersin ama bu talepler yok. Adeta oyalama var.”
- Kente yapılan yatırımlar konusunda son yapılan açıklamaların göz ardı edilmemesi gerektiğini de ifade eden Kocaoğlu, “İzmir olarak ödediğimiz vergiler ile Türkiye bütçesine % 4.8 katkı veriyoruz. Bütçeden kentimize gelen para ise % 2.35’e tekabül ediyor. Gelen paranın tamamı yatırım değil. Bu para içinde Vali Bey’in maaşı, şoförünün, polisinin, memurunun da maaşı var. Bu giderleri düşüremezsiniz, düşürmek için birimleri kapatmak lazım. O da olmaz. Yatırım için kalan paraya baktığımızda İzmir nal topluyor. Oysa hükümete bizim gönderdiğimiz 15 milyarı yatırımlar için ayırdığınız vakit 3 yılda İzmir’de bir sorun kalmaz uçar gider.”
Biliyor musunuz
- CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak ile bir grup arkadaşının, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin adının ‘Bülent Ecevit Karaelmas Üniversitesi’ olması istemiyle bir kanun teklifi verdiklerini...
- İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’na, imam hatip kökenli, gazeteci-yazar Abdurrahman Şen’in (1955-Hafik) atandığını...
- ANTALYA Milletvekili Av. Gürkut Acar’ın, Başbakan Erdoğan’a “Bürokrasideki atamalar ile yargı ve polisin bir dizi işleminin ardından gündeme gelen cemaat etkisine ilişkin yorumlar karşısında, hiçbir resmi yanıt verilmemesinin ya da açıklama yapılmamasının gerekçesi nedir? Cemaat etkisine ilişkin yorum ve iddialar size ulaşmamakta mıdır? Yorum ve iddiaların kaynağı konusunda bir inceleme ya da araştırma yaptıracak mısınız?” diye sorduğunu...
- MALATYA Milletvekili Veli Ağbaba, İstanbul Darülaceze’de yaşandığı iddia edilen yolsuzluk, usulsüzlük, görevi kötüye kullanma, mezhepsel ayrımcılık olaylarının ortaya çıkarılması için bir Meclis araştırması açılmasını talep ettiğini...
Paylaş