Paylaş
Basın meslek kuruluşları Silivri'de tutuklu gazetecilerle görüştü
Gazetecilerin ‘adli’ halini özetleyelim önce: Tutuklu gazetecilerin sayısı 48’e yükseldi (6’sı Ergenekon’dan). Daha önce tutuklanmış olan 19 gazetecinin davaları ise tutuksuz olarak sürüyor. Ayrıca hapis ve para cezasına hükmedilmiş 21 gazeteci hakkındaki kararların bir kısmı Yargıtay’da bekliyor, bir kısmında ise cezaların infazı 5 yıl ertelenmiş durumda.
Bunların dışında çeşitli mahkemelerde Basın Kanunu, TCK ve Terörle Mücadele Kanunu’ndan kaynaklanan en az 700 basın davası da sürüyor. Halen devam eden soruşturmaların sayısını ise ne bakanlık, ne de meslek kuruluşları biliyor. (İddiaya göre, bu sayı 4-5 bini bulabilir.)
12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde bu kadar çok sayıda gazeteci, bu kadar süre ile tutuklu kalmamıştı.
Meslek kuruluşları başkanları Orhan Erinç, Oktay Ekşi, Ercan İpekçi, Atilla Sertel ile gazeteciler ve örgüt üyeleri Nail Güreli, Tufan Türenç, Orhan Birgit, Şükran Soner, Ümit Zileli, Yazgülü Aldoğan, Rafet Ballı, Ersü Oktay Huduti, Yurdanur Atadan, Turgut Kazan, Cemal Subaşı ve Yalçın Bayer dün Silivri’de duruşma salonunda bir araya geldiler. Gazetecilerin uzun süreli tutuklamalarını eleştirerek, “Adil yargılama hakkı herkesin kutsal hakkıdır” dediler. Orhan Erinç şöyle konuştu: “Amacımız, Türkiye’nin AİHM’nin adil yargılama kurallarıyla bağdaşmayan uygulamalarına karşı yaptığımız sözlü açıklamanın ardından kamuoyunun dikkatini, eylemli olarak çekmektir.”
Askere eksik teşebbüs gazeteciye tam teşebbüs
BU arada duruşma arasında Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’la açık görüşte bir araya geldiler. İki isimle, herkes sarmaş dolaş oldu. Gündeme Hanefi Avcı’nın kitabı damgasını vurmuştu. Av. Turgut Kazan “Hanefi Avcı gibi seslere ihtiyacımız var” derken, Mustafa Balbay ise şöyle konuşuyordu: “360 sanıklı TKP-ML davasının iddianamesi 275 sayfaydı. Örgütün eylemleri açık şekilde yer ve zaman itibariyle belirtiliyordu. Bizim ‘suçumuz’ ise gözaltına alındığımız tarihte başlıyordu. Yani gözaltına alındığımız gün suç işlemişiz... Balyoz iddianamesine göre sanıklar ‘eksik teşebbüs’te bulunmuş; biz ise ‘tam teşebbüs’te bulunmuşuz. Onların silahı var, eksik teşebbüs, bizim silahımız yok tam teşebbüs... Bir oransızlık var ortada.”
Balbay, içerdeyken saz çalmaya başladığını anlatırken, üç kitap hazırlığını bitirmekte olduğunu söylüyor. Tuncay Özkan ise bir tiyatro oyunu yazmayı planlamış... Balbay’a en büyük hediye, ablasının getirdiği bir tutam fesleğen oldu. Balbay, “Ne güzel kokar” dedi. Asıl mesleği ziraat mühendisidir Balbay’ın... Tuncay Özkan ise şöyle konuşuyor: “Herkes, ‘Suçunu biliyor’ deniyor. Bana ise ‘Suçunu sen daha iyi bilirsin’ diyorlar.”
Gazetecilerin moralleri iyi; tahliye olma dılar yine. Bu konu ‘siyasi gündeme’ bağlı değil midir?
Tahliye taleplerinin reddedilmesi üzerine Mustafa Balbay, yargı heyetine “Adalet içinde değil, atalet içindesiniz” dedi. Bunun üzerine salondan alkışlar yükseldi. İzleyiciler bölümüne yönelen Balbay, “Moral bozukluğundan ya da can sıkıntısından değil, bir şey demek gerekiyordu. Onun için söyledim” şeklinde açıklama yaptı.
Bir profesörün hukuk müca delesi
KANSERİN hücre ve doku örneklerinden tanısı (sitopatoloji) uzmanı Prof. Nadir Aksoy, Kocaeli Üniversitesi’ne dönebilmek için hukuk mücadelesini sürdürdüğünü belirterek şöyle diyor: “Kocaeli Rektörü görev suçu işliyor, inatla mahkeme kararını uygulamıyor. YÖK suskunluğunu koruyor. Cumhuriyet Savcılığı’na mahkeme kazanan iki tıpçı arkadaş başvurduk. Savcılık işleme koyabilmek için 8 aydır YÖK’ten izin bekliyor. Bugün yeni bir dava daha kazandım. ‘Kartaca yıkılana kadar’ hukuk mücadelemi sürdüreceğim. Rektörünün hukuksuzluğuna artık suskun kalınmayacağını umuyorum.”
Paksoy’un avukatı Tolga Özcan, idarenin 30 gün içinde mahkeme kararını uygulayarak Prof. Paksoy’un görevine iadesi gerektiğini, aksi takdirde idarenin görev suçuyla karşı karşıya geleceğini belirtti.
(Bu konuda ayrıntılı bilgi almak isteyenler Özgür Kocaeli Gazetesi’nin 18 Ağustos tarihli haberini okuyabilir.)
Uğur Mumcu 68 yaşında
“ÇAĞDAŞ insan, emeğin üstünlüğüne, demokrasinin erdemine ve bağımsızlığın kutsallığına inanan adam demektir.” Uğur Mumcu, 18.9.1984’de böyle yazmış. Mumcu, daima halkının çıkarlarını, hak ve hukuku için savaştı. Topluma, gerici ve karanlık güçlerin, laiklik ve Atatürk düşmanlarının yön vermesine izin vermedi. Yazdığı her yazı bugüne ışık tuttu.
UM-AG yarın 10.30’da, Uğur Mumcu’nun 68 yaş günü nedeniyle Mumcu dostlarını Cebeci’deki kabri başında buluşmaya çağırıyor.
Biliyor musunuz
CHP İstanbul İl Genel Meclisi’ne bir önerge veren CHP’li Zeynel Avcı ve bir grup arkadaşı, “Şeyh Bedrettin’in Sultanahmet Divanyolu’ndaki Sultan II. Mahmut Türbesi haziresinde bulunan kabrinin şeyhin tarihsel özelliğini yansıtacak şekilde yeniden düzenlenmesini istediklerini ve önergenin Kültür ve Sanat Komisyonu’na oybirliği ile havale edildiğini...
GÖLCÜK’e tayini çıkan Bakırköy Kaymakamı Dursun Ali Şahin’in, veda töreninde, ilçenin belediye başkanı, AKP, MHP ve DP ilçe başkanlarının yerine 2 ve 3. derecedeki siyaset ve bürokratların bulunmasına üzüldüğünü ve gözlerinin yaşardığını...
BAKIRKÖY Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun, ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ dediği için AKP tarafından Mersin’e gönderilen müftü Zakir Uzun’un, atamasının durdurulması için “Bakırköy ilçesinin, halkı dine yaklaştıran böyle bir din önderine ihtiyacı vardır” açıklaması yaptığını...
İŞÇİ Partisi, Yeni Parti, ADD Marmara Bölgesi, 68’liler Birliği Vakfı, TGB ve TÜMÖD’ün destek verdiği “Yurtseverlere Özgürlük, AKP anayasasına hayır!” Silivri Yürüyüşü’nün bugün 11.00’de Galatasaray’da başlayacağını (0212-251 99 10)...
HSYK’nin iktidara karşı onurlu direnişini destekliyoruz.
Bağımsız yargı bir gün herkese gerekecektir. S.K.
Paylaş