Paylaş
Bir taş attık, her yere sıçradı. Adana'da ‘Şirinler Çetesi’ ve bağlantılarıyla ilgili olarak dünkü ‘‘Her yerde çete var’’ yazımızın ardından inanılmaz bilgi ve belge aktarıldı.
Çete mağdurları, ‘temiz toplum’ isteyenler, bazı siyasetçilerin karanlık ilişkilerini bilenler, şu bilgiyi veriyorlar:
‘‘Adana polisi büyük bir iş yapıyor. Şu ana kadar ortaya çıkarılan Şirinler Çetesi'nden 7, daha önce öldürülen İskender Gürler'in ‘Tarzanlar Çetesi'nden 2, galerici ‘Üçkardeşler Çetesi'nden 4 kişi ile eski Defterdar, DTP eski il başkanı ve bir yemekçilik şirketinin sahibi Aziz Kula DGM'ce tutuklandı. 16 kişi hakkında da tutuksuz yargılanma kararı verildi. 9 kişi de aranıyor.’’
Ve bir soru: ‘‘Şirinler Çetesi'nin başı Mehmet Şirin'in not defterinden çıkan ANAP, DYP ve DPT'li siyasetçiler; milletvekilleri kimdir? İddia edildiği gibi bazı gazeteci ile adliye mensuplarının da isimleri var mıdır? Varsa bunlar kamuoyuna neden açıklanmıyor?’’
Dileriz, DGM'de kirli işlere bulaşanların iplikleri pazara dökülür; isimleri herkes öğrenir.
ÇUKOBİRLİK NASIL SOYULUYOR?
Çete derken Çukobirlik'i gözardı etmemek gerekiyor. Türkiye'nin en büyük üretici kooperatifi, 55 bin ortağı var. Adına bakarsanız; pamuk, yer fıstığı ve yağlı tohum alır, satar, işler, satar. Her iktidarın eli üzerindedir. Zahmeti üretici çeker, parsayı politikacı toplar.
Birliğin hiçbir ihalesi ‘açık' değildir. Alım-satım ihaleleri ‘çete'lerin kontrolündedir. Açıkçası; rüşvetsiz iş yapılmaz.
Bu arada İstanbullu bir tekstilcinin faksını örnek olarak okuyalım:
‘‘Çukobirlik'teki soygun düzeni yalnız mal alımında değil, satışlarda da kendini göstermektedir. Belirli firmalar dışında kimse oradan kolay kolay mal alamaz. Fiyatları piyasa fiyatının yarısı kadar olduğu için; sadece iyi rüşvet veren firmalara mal verilir. Şu anda bile Haziran 1998 fiyatları ile mal satıyorlar. Fakat rüşvet verene...’’
(Çukobirlik nedense, Avrupa'da çok tutulan 1178 tipi ham bez üretimini her zaman bir firmaya vermektedir. Aynı malın serbest piyasada metresi 720 bin lirayken, Çukobirlik'te 340 bin liradır. Bu düşük fiyatlı malı başka hiç kimse alamaz. Birlik eliyle birileri zengin ediliyor.)
Özetle, yakalarında parti rozeti olanların çiftliği bu rant kapıları...
ÖZÜLKÜ: GEÇMİŞİM PIRIL PIRIL
Dünkü yazımızın bir yerinde Adanalı işadamı Bülent Özülkü'den bahsetmiştik. Çukobirlik'in alımları nedeniyle ‘Şirinler Çetesi'yle bağlantılı olarak polis fezlekesiyle DGM'ye gönderilen Özülkü, tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Özülkü, başta Genel Merkez olmak üzere Adana'da ANAP'ın en ‘ağır' ismi. Gönderdiği açıklamada, ‘hukukun egemen olmadığı toplumlarda, çetelerin egemen olmasından' yakınıyor. ‘‘Çete olarak anılanlarla işbirliğim, alışverişim olmamıştır. Allah'a şükür, hakkında bugüne kadar ‘yasadışı iş yaptı' diye tek şikáyet bile olmamıştır. Geçmişim tertemiz ve pırıl pırıldır’’ diyor. Bu olayda isminin çete ile anılmasının talihsiz bir karışıklıktan doğduğunu belirterek şöyle devam ediyor:
‘‘Şirinler Çetesi'nin başı Mehmet Şirin Aksoy'u ne bilirim, ne tanırım. Gözaltına alınmamızın tek nedeni şu: 1994'te Çukobirlik'te yapılan bir yemek ihalesinde, ihaleyi almak isteyen müteahhit, o günün koşullarında, DYP il ve ilçe yöneticilerine ‘partiye yardım' adı altında 1 milyar liralık vadeli çek vermiş. Benim tanıdığım bu yöneticiler, çeki bana getirdiler ve ‘partinin paraya ihtiyacı var. Bu çekleri nakite çevir, vadesi gelince sen çek' dediler. Ben de 1 milyar liralık çeki aldım ve kendilerine 1 milyar lira verdim. Çete dedikleri olaya karışmam sadece, kasasında her zaman nakit para olan ve çevresine her zaman eli açık biçimde yardımcı olan bir işadamı olmamdan kaynaklanıyor. Polis ve DGM'de verilen ifadelerle bu gerçek tüm açıklığıyla anlatıldı ve benim olayla uzaktan yakından ilgim olmadığı görüldü.’’
Özülkü'nün bir itirafı ilginç: ‘‘Bugün herkes biliyor ki, devletin kontrolündeki ihalelerde, siyasilerin ve siyasi partilerin sözü geçerli oluyor.’’
(AA Genel Müdürü Mehmet Güler'e... Çete ile ilgili haberlerdeki isimleri, artık rumuz olarak mı vereceksiniz?)
ERMENİ NEDEN AŞAĞILANIYOR?
Bakırköy'den Ermeni bir hanım okurumuz tepkili: ‘‘STAR'da Gülgün Feyman, Kürt kökenli Ahmet Beşkardeş'in, duruşmada Apo'ya ‘Bu adam Kürt değil, Ermeni'dir' diyor. Feyman'dan hiçbir tepki yok. Ahmet Bey'in acısına katılıyorum, Apo'yu kimse savunamaz. Ancak, bu tür aşağılamaya karşı çıkmak gerekiyor. Ermeniler de bir ulus. Medya bu tür ırkçı yaklaşımlardan uzak durmalı, alet olmamalıdır. Acılı insanlar bunları söyleyebilir. Ermeni Patriği de bu konuda bir açıklama yapmalıdır.’’
Paylaş