Paylaş
Dışarıya sadece liste birincisi Prof. Dr. Necdet Ünüvar’dan memnuniyet yansıyorsa da seçilecek diğer sıralarda aynı ismin yakınlarının olmasının ‘sızıltısı’ var.
CHP ve MHP’de ise her seçimde olduğu gibi tepkiler de memnuniyetler de parti kulislerinden seçmen kitlelerine yansıdı ve biz de doğruya yakın olanları gazeteci dostlarımızdan seçip şöyle bir göz attık:
Önceki seçimde binde 3 farkla bir vekilliği AKP’ye kaptıran CHP’nin 4 milletvekili birden 14 kişilik listenin dışında kaldı. Büyükşehir Başkanlığı’nı MHP’ye kaptıran CHP Genel Merkezi bir bakıma bunun rövanşını aldı. Büyükşehir’i daha önce AKP ve MHP adayı olarak kazanan Aytaç Durak ile o görevden alınınca 4 yıl başkan vekilliği yapan Zihni Aldırmaz aday gösterilirse partiden ayrılacağını açıklayan milletvekili Ümit Özgümüş, temayül yoklamasında partililer tarafından alt sıralara itildi. Gürsel Tekin’in Genel Sekreter Yardımcısı olan diğer milletvekili Ali Demirçalı’nın ise ‘kim vurduya gittiği’ anlaşılamadı. Genel merkez yönetiminin ve hatta bir söylentiye göre Kılıçdaroğlu’nun ‘Önseçime girme, kontenjana müracaat et’ dediği Demirçalı da listede yok. 35 bin üyenin yüzde 65’inin sandığa giderek adayları belirlemesi CHP’deki eleştirileri sınırlı ölçüde bıraktı.
ALDIRMAZ BAĞIMSIZ OLDU
Kimilerine göre, belediye meclisi üyeliklerine ‘burnunu sokan’ Gürsel Tekin’e, ‘yardımcısı olan Demirçalı’ bir anlamda liste dışına itilerek ders verildi.
7 Haziran seçimi için “Bir numara davet etti, görüştük” diye yerel bir gazeteye demeç vererek yapılan görüşmeyi doğrulayan, belediye başkanlığından sonra milletvekilliği için adaylığı söz konusu olan Zihni Aldırmaz 2’nci kez CHP’nin verdiği sözü tutmadığını ima ediyor. O da bağımsız aday olarak son dakikada başvuru yaptı.
MHP’nin kalelerinden olan Adana’da büyükşehir belediye başkanı Hüseyin Sözlü’nün liste hâkimiyeti sağlayamaması çokça konuşuluyor. Liste başı ismi belirlemede zorlanan bu parti, aday gösterdiği 2 milletvekilinin de Başkan Sözlü ile senkronize olamayacağını düşünmüş olmalı ki Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya’yı ilk sıraya oturtup, ‘otorite’ yarattı diye söz ediliyor. 4 bürokratı istifa edip aday olan Başkan Sözlü’nün yerel iktidarında MHP’nin çıkaracağı milletvekili sayısı, biraz da MHP’nin genel başkanlık tartışmasına argüman olacak gibi görünüyor.
Genelde olduğu gibi yerelde de HDP gözetleniyor. Geçen seçim 14’ten birini bağımsız olarak alan, şimdi de ilk sıralara koyduğu SDP Genel Başkanı Rıdvan Tura ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ile 2 milletvekili hedefindeki bu parti, Türkiye’de olduğu kadar Adana’da da hesapları altüst edebilecek.
Cami, cenaze, düğün
HASANOĞLAN Öğretmen Okulu halen orijinal haliyle duruyor, lütfen ziyaret ediniz. Köylüyü bir araya getiren camidir, cenazedir, düğündür.
Bunlar onun kültürüdür. Hasanoğlan’da fidan, duvar, keman, spor, matematik, resim, bale, tiyatro hepsi var. Özünde çok güzel ve müthiş bir proje... Ama bir eksik var, çok önemli bir eksik, köyde olan orada olmayan... Nedir? Cami... Öğretmen köylünün dini ile de barışık olmalı, dalga geçmemeli. Bunun için köylü kabul etmedi! Örneğin köyün öğretmeni hiç olmazsa cuma günü camiye gitse; hatta 23 Nisan, 29 Ekim gibi günlerde hutbeyi öğretmen okusa, Köy Enstitüleri, din böyle mi olurdu; cemaatler palazlanabilir miydi? Hatta bugün Türkiye’de olan bitenin bir sebebi de bu değil midir? Orhan MİYASE
Biliyor musunuz?
- İLKER Başbuğ’un altıncı kitabının, ‘Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler’in tanıtım toplantısının 20 Nisan Pazartesi 18.30’da Akmerkez Remzi Kitabevi’nde yapılacağını...
- FETHULLAH Gülen’le ilgili olarak ‘Kainat İmamı’ (Destek Yayınları) başlıklı kitapta ‘suç örgütü soruşturma dosyasının ilk kez yayımlandığını...
- ‘ATATÜRK, Ön-Türk tarihi ve Yakın Tarih’ çalışmalarıyla bilinen ve bu konularda 20’ye yakın kitabı bulunan Sinan Meydan’ın, ‘Öteki Mehmet Âkif-Vaiz’ adlı yeni kitabını “Mehmet Âkif’i övmek veya yermek için değil, uydurulmuş Mehmet Âkif’e karşı gerçek Mehmet Âkif’i göstermek için yazdığını” söylediğini...
- ODATV davasında hapis yatıp çıkan gazetecilerden Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın ‘gizli belgelerle Türkiye’nin sırları’ adını verdikleri ‘Mahrem’ (Kırmızı Kedi) kitabında, Fethullah Gülen’e 166, Recep Tayyip Erdoğan’a 25, Abdullah Gül’e 34 farklı sayfada atıfta bulunulduğunu...
MESAJ PANOSU
TÜRK sözünü, Türkiye adını silmeyi, İstiklal Marşı’nı, hatta Türk bayrağını değiştirmeyi ve Atatürk’süz bir tarih yazmayı amaçlıyorlar. Sevr Planı... Sinan MEYDAN
AKP ülkeyi devraldığı yere getirdi. Ergun BABAHAN
TÜRK Dünya Araştırmalar Vakfı’nın ‘Süleymaniye Kürsüsü Konuşmaları’ çercevesinde yarın 14.00’te Yrd. Doç. Dr. Gökmen Kılıçoğlu, Dr. Aygün Hasanova ve gazeteci Mayis Alizade’nin konuşmacı oldukları ‘Türk-Ermeni İlişkileri ve Ermeni Yalanları’ başlıklı bir konferans, İÜ Avrasya Enstitüsü Konferans Salonu’nda. 0212-511 10 06; (turan.org.tr)
ICOMOS’un kuruluşunun 50. yılı dolayısıyla bu yıl düzenlenecek etkinliklerin ilkininin Anıtlar ve Sitler Günü kapsamında bugün 14.00’te İTÜ Taşkışla’da bir panel şeklinde gerçekleştirilecek. Konuşmacılar; Prof. Doğan Kuban, Prof. Cevat Erder, Arkeolog Çetin Anlağan, Prof. Nevzat İlhan, Prof. Zeynep Ahunbay, Prof. Nur Akın, Prof. Yegân Kâhya, Prof. İclal Dinçer.
İBB’de ihtisas komisyonu seçimleri yapıldı
İmar Komisyonu’na girmek takla atmak gibi bir şey
İBB’de CHP, yeni dönem ihtisas komisyonları seçimlerinde üyelerini belirledi. AKP’de ise seçim yapılmadı; ‘üst iradenin’ gönderdiği isimler sadece okundu. İtiraz eden olmadı. İmar ve Bayındırlık Komisyon üyeliği seçimi için bazı ‘çatlak’ sesler çıktı ama AKP grup yönetimi itiraz edenlere “Komisyonun seneye değiştirileceği” sözü verilerek aday adaylarının ‘gazı’ alındı.
CHP grubunun seçiminde en gözde komisyon her zamanki gibi İmar ve Bayındırlık Komisyonu idi. Bazı üyeler neredeyse ‘takla’ atacaklardı seçilmek için... Seçimde komisyonun eski üyelerle devamı kararlaştırıldı; sadece Esin Hacıalioğlu (Zeytinburnu) aday olmadı.
Hatırlanırsa Deniz Baykal, iki dönem önce Şinasi Öktem’e havalimanında, İBB ile ilgili olarak ‘İBB’de yavşak ilişkiler oluyor’ demişti. İşte o dönemin İstanbul il yöneticisi Nezih Küçükerdem geldi Hacıalioğlun’nun yerine..
O dönemde oybirliğiyle geçen İstanbul’u katleden plan değişiklikleri
O dönemde İstanbul Belediye Meclisi’nden oybirliği ile geçen imar planları ile İstanbul’un nasıl katlettiğini ve ne gibi rantlar sağlandığını İstanbul, İTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinin mühendislik fakülteleri araştırmalıdır. Kadrolu belediye başkanları da buna dahil edilmelidir.
İBB İmar ve Bayındırlık Komisyonunda CHP’den Sedat Özkan (Eyüp), AKP’den Timur Soysal (Sultangazi) İmar Komisyonunda yedinci yıllarına girdiler.
Beyoğlu’nda ve İBB’de 10 yıl Meclis Müdürlüğü yapan Mustafa Erdoğan’ın neden görevden alındığına AKP’liler bile şaşırdılar; acaba Erdoğan’ı ‘parelelci’ mi olduğunu öğrendiler!
Engelliler Komisyonu Başkanı olup kendisi de engelli olan AKP Meclis üyesi Cemal Merdan’ın itiraz etti. Komisyonun adının ‘Engelsiz hayat’ olarak kendisine sorulmadan değiştirilmesine genel kurulda kızdı. Böyle bir itiraz şimdiye kadar görülmemişti.
AkPa grup yönetimine Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın
Fatih Poyraz (Sultanbeyli) grup yönetimine girdi. Yani abi-kardeş, aynı grupta ibiri başkan biri grup yöneticisi oldu; AKP’lilik bu işte.
RTÜK’ün muhalif üyeleri, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a şu tepkiyi gösterdi
“YAYIN Hizmetlerinin İzlenme ve Dinlenme Oranı Ölçümlerinin Yapılmasına ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı” Üst Kurul tarafından 20.08.2014 tarihinde kabul edilmiş, 24.09.2014 tarihinde 6745 sayılı yazı ile, yani bugünden 6 ay 22 gün önce, ilgili Yönetmelik metni Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir. Yine “Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”te öngörülen değişiklik Üst Kurul tarafından 15.10.2014 tarihinde kabul edilmiş, anılan Yönetmelik değişikliği 24.10.2014 tarihinde 7337 sayılı yazı ekinde, yani bugünden 5 ay 21 gün önce Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir. Her iki Yönetmelik değişikliği de, aradan aylar geçmesine karşın, Resmi Gazete’de yayınlanmamış durumdadır ve bu konuda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Bu durumda akla gelen tek olasılık; Anayasal, bağımsız ve özerk bir Kurum olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) iradesine ipotek koyarak bahse konu Yönetmeliklerin Başbakanlık ya da ilgili Bakanlık tarafından bilinçli bir şekilde elde tutulması, Kurum’un varlığı hiçe sayılarak gerekli görülen bir mevzuat değişikliğinin kamuoyunun da zararına şekilde ve keyfi olarak engellenmesidir.
Bu durumun kabul edilemez olduğu açıktır. Başbakanlığın bu keyfi ve hukuk dışı uygulamasının protesto ettiğimizi ve gerekli girişimlerde bulunulacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
Paylaş