Paylaş
Özkan önce Balyoz davası üzerine şunları yazıyor: “Açıklanan karar ile ilgili tartışmalar sürecektir. Ordunun bir dönem komuta kademesini işgal etmiş ve bazıları halen etmekte olan genaraller ile ilgili yargılama sürecinin en önemli eksikliği, suç isnat edilen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün mahkeme huzurunda dinlenmemiş olmasıdır. Hilmi Özkök, iktidar yandaşları tarafından Balyoz darbe planının hayata geçirilmesini engelleyen komutan olarak propaganda konusu yapılarak neredeyse bir tür demokrasi kahramanı ilan edilmiştir. Bu husus dava sürecinde yargılamayı da etkilemiş, Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın, Balyoz darbe planının fiiliyata geçmesinin önünü kesen iki komutan olarak sözde ‘darbeye’ mani oldukları kanaati doğmuştur.
Bu konudaki delilleri tartışmak mahkemenin takdirindedir ve hükmünü de bu takdirine göre vermiştir. Burada söz konusu olan mahkemenin takdiri değildir. Yargılama sürecinde eksik olan, suç teşkil eden fiilin icra safhasına geçmesini önlediği iddia edilen iki komutanın mahkeme huzurunda dinlenilmemiş olmasıdır.
HİLMİ ÖZKÖK’ÜN KONUMU
Ceza yargılaması hukukunun temel prensibi ‘Doğrudan doğruya olmaklık’ ilkesidir. Yargı makamı, hükme tesir eden unsurları, sanık, bilirkişi ve tanık olmak üzere doğrudan ve aracısız dinlemek durumunda olup bu hususta bir takdir hakkı bulunmamaktadır. Darbeyi önleyen olarak iddia ve kabul edilen beyan ve tutumları hükme dayanak yapılan iki komutanın da yargılamayı yapan mahkeme huzurunda dinlenilmesi ve savunma tarafından sorguya tabi tutulması gerekmekte iken bu husus göz ardı edilmiş, Hilmi Özkök’ün bir başka yargılamada verdiği ifadenin tanık beyanı olarak dosyaya dahil edilmesi ile iktifa edilmiştir. Bu nedenle de, Hilmi Özkök’e sorulacak olan ‘Silahlı Kuvvetler’in en yüksek rutbelisi olarak, haberdar olduğunuz ortaya çıkan darbe hazırlıklarını neden ihbar etmediniz ve kanaatinizi açıklamak için bir gazetecinin yıllar sonra belirsiz bir kaynaktan edindiği bavul dolusu askeri belge ve dokümanları savcılığa iletmesini beklediniz?’ sorusu cevapsız kalmıştır. Bu sualin cevabına göre, Hilmi Özkök’ün, ‘tanıklıktan’, ‘şüpheli tanıklığa’ ve belki de ‘görevi ihmalden sanıklığa’ terfi etme ihtimalini de gözden uzak tutmamak gerekmektedir.
Sonuç olarak, demokrasimiz bakımından tarihi önem taşıyan bu davada, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş ve yargılama süreci ve hüküm tartışılır hale gelmiştir.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Türk milletine taarruz eden düşman önce Türk subayını aşağılamak ister.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün 31 Temmuz 1920’de Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara hitaben yaptığı konuşmadan.
‘PKK ile affedileceksiniz’
2007 seçimlerinden bir gün önce tutuklanan, Tekirdağ ve Silivri’de toplam 22 ay yattıktan sonra yargılanan Ergenekon sanığı Bekir Öztürk, ‘Hukuk katliamı’ başlıklı yazısını göndermiş. Yazısında, “Cezaevine girdiğimizin ilk üç ayında, bu işin nereye varacağını oda arkadaşlarım Fuat Ermiş ve İsmail Yıldız ile paylaşmıştım. Bizleri PKK katilleri ile birlikte affedecekler. İşte işin özeti bu. Ergenekon-Balyoz davalarının adları ayrı olsa da aynı davalar olduğunu da ‘Polis Darbesi’ isimli kitabımda yazmıştım. Bu davalardan içeri atılan ve onca yeni düzenlemeye rağmen salıverilmeyen binlerce kişinin sanki suçluymuş da aftan yararlanmış gibi PKK’lılarla birlikte salıverileceğini de aynı kitabımda yazmıştım. Üç kitabımın ithaf cümlesi şu şekildeydi: ‘Terörist başı ve katillerine af çıkarmak adına Hasdal ve Silivri de esir tutulan vatanseverlere’...
Affın ne zaman çıkacağı konusunda ise MİT ile PKK arasındaki müzakerelerin seyrini bilmek lazım. Başbakan müzakere edenlere teşekkür etti. Başbakan Yardımcısı ‘Oslo süreci devam ediyor olabilir’ dedi. Daha ne desinler. Lafın fazlası deliye söylenir. Af çok yakın merak etmeyin. Devletiniz sizi affedecek.”
‘Kendi heykelini yapan adam: İlhan Selçuk’
2008 yılında bir gün sabah karanlığında evi basılarak 20 saat boyunca ve bir sandalye üzerinde sorgulanmasının da etkisiyle aramızdan ayrılan Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazar İlhan Selçuk’un (1925-2010) ölümü üzerinden iki yılı aşkın bir zaman geçti. 62 yıllık dostu ve meslektaşı Orhan Karaveli’nin geçen hafta raflardaki yerini alan son kitabı ‘Kendi Heykelini Yapan Adam: İlhan Selçuk’ (Doğan Kitap), ilgiyle karşılanırken, bazı eski Cumhuriyet mensupları köşelerinde bir iddia attılar ortaya...
“İlhan ve Turhan kardeşlerin annesi Hikmet Hanım meğer Ermeni imiş ve iki kardeş bu yüzden askeri okula alınmamışlar!”
10 yıla sığdırdığı 9 kitapla kendisini ülkenin en titiz biyografi yazarlarından biri olarak kabul ettiren Karaveli bu iddiayı ciddiye almayıp kitabında yer vermezken İlhan Selçuk’un içinde yetiştiği aile ortamına, çocukluk ve gençlik yıllarına ve evliliklerine geniş yer ayırmış. Bu sayede, İlhan Selçuk’un ulusalcı kişiliğinin oluşmasında kuvvacı bir subay olan babasının, aydınlanmacı, yurtsever ve Atatürkçü bir kimlik ve kişilik kazanmasında ise annesi Hikmet Hanım’ın etkili olduğu anlaşılıyor. Kitapla, 5 çocuklu ‘Selçuk ailesi’nin biri bebekken, öteki ise 17’sinde vefat eden oğullarını da tanıyoruz: Cihat Sebati ile müthiş bir yetenek olan Orhan Selçuk!
MESAJ PANOSU
? DİYA-NET TV, ‘TRT Anadolu’ kanalında test yayını yapıyor. Ekranda gördüğüm bayanların tümünün başı örtülü. Programcılar, konuklar, görüşüne başvurulan uzmanlar, röportaj yapılan insanlar... Kim olursa olsun, bayan ise saçları görünmüyor.
Metin KELEBEK
Biliyor musunuz
? TÜRKİYE Gazeteciler Federasyonu’nun bugün Ankara’da yapılacak 7. olağan genel kurulunda İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel yeniden aday olurken, karşısına çıkan Bülent Arınç’ın desteğini aldığı söylenen Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı M. Nuri Kolaylı’nın delegelere Bursa kestanesi ve kravat gibi hediyeler göndermesinin tepki çektiğini...
? TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti ve Marmara Vakfı’nın, 25 Eylül Salı günü düzenlediği ‘Eski Yugoslavya-Yeni Makedonya Kültür ve Medya’ başlıklı panelde, Makedonyalı gazeteci, şair, yazar, TV yapımcısı ve eski kültür bakanlığı müsteşarlarından İlhami Emin ile Nedim Abaz, Prof. Dr. Numan Aruç ve Mustafa Köz’ün konuşmacı olarak bulunacaklarını...
Paylaş