ABD ve AB hangi ülkeye demokrasi getirmiş ki, Libya’ya getirecek!
Irak, Afganistan’da ne yaptı ABD... Acı tablo ortada. Geçmişe bakarsak ‘sömürgeci’ Avrupa ülkeleri Çin’e, Hindistan’da ve Afrika’da hangi ülkede sağlıklı bir yapı oluşturdu; petrollerini, madenlerini sömürmekten başka. ‘Kukla’ yönetimler kurdu onların arkasında durdu. Büyük ülkeler sömürgeden öte hangi sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik sorunlarına el attılar? Göstermelik süt tozu, aşı ve AİDS’le mücadeleden başka bir şey bilmediler. Fransa ve İtalyan Başbakanları, üç-beş milyar dolar alarak başkentleri Paris ve Roma’da Kaddafi’ye ‘çadır’lar kurdurmadılar mı? Kaddafi gibi dengesiz bir lidere ‘manken’ kızlar sundular; onun gözünü boyadılar. Dünya basınındaki bu haberleri aklı başında insanlar utanarak izledi. Sormak gerekiyor. Kaddafi’nin, Sarkozy ve Berlisconi’nin son seçim harcamalarını kim karşıladı? Kaddafi’nin paralarını aldılar, şimdi de Amerika’nın talimatıyla Libya’yı bombalıyorlar... Türkiye bu operasyondan çok zarar göreceği açık. Libya’dan 1 milyona yakın insan kaçtı. Türkiye, 25 bin insanını kurtartardı. Bizim tahliye işleminde öncü olmamız dikkat çekti. Sarkozy geçenlerde Türkiye’ye geldi. Türkiye, bu eparasyonu biliyor muydu? Bizim Libya’da 30-40 milyar dolarlık yatırımımız var. Batı, bizim menfaatlerimizin önüne geçiyor.
TÜRKİYE’Yİ DE KORKUTTULAR
Bugünün ‘koalisyon’ ülkeleri dünyayı korkuttular, Türkiye’yi de... Peki, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir’deki Türklere ait yatırımlarımızın hakkını NATO mu korumuş olacak? Ankara’nın, baştan temkinli davranıyor. Esas soruyu yineleyelim: “Amerika, Irak’a demokrasi getirdi mi?” Petrole göz dikti. İşte senaryo budur, bunun adı da ‘petrol tiyatro’sudur. Otoriter rejime karşı siyaseten demokrasi, özgürlük, hak ve hukuk amaçlı değildir bu operasyon. Doğru lafı dün YP Genel Başkanı Tantan Söyledi: “Amaç Libya üzerinden Afrika’ya elkoymaktır. BM kararıymış gibi bir bahaneyle yapılan saldırıyla amacın ne olduğu ortaya çıkmıştır. Amaç bir diktatörü devirmek değildir.
Yabancılar çalışıyor yerliler iş arıyor!
TÜRKİYE, işsizlik ve yoksulluğa çare ararken, Orta Asya ile diğer ülkelerden gelen yabancı işçiler, yasal olmayan koşullarda iş bulmakta ve çalışmaktadır. Bu tür çalışanların sayısı ‘yüzbinlerle’ ifade edilebilecek ölçüdedir. Özellikle, küçük çocuğuna baktırmak isteyen veya yaşlısına hizmet verilmesini bekleyen birçok aile, tercihini bu tür ‘kaçak’ işçi çalıştırmaktan yana kullanmaktadır. Nitekim, zengin ailelere hizmet veren de bu kesimdir. Nedenini araştırdığınızda, karşımıza iki husus çıkmaktadır. Birincisi parasaldır. İkincisi ise, vasıflı eleman bulmaktaki zorluktur. Turist olarak Türkiye’ye gelen yabancı işçilerde, ücret düşüktür. SSK, Vergi, Kıdem Tazminatı gibi mali külfetler yoktur. Dolayısıyla, tercih edilmenin en önemli sebebi baştan oluşmaktadır. ‘Vasıf’ konusuna gelince, oda ayrı bir sorundur. Ülkemizde, ‘Çocuk bakma veya yaşlıya hizmet etme’ hususlarında eğitimsiz bir işsizler ordusu mevcuttur. Ancak, vasıfsız ve işsiz olan bu kitlenin kreşlerde, huzur evlerinde ve hastanelerde eğitime tabi tutulup, yetiştirilmesi mümkündür. Ücret konusuna gelince, oluşturulacak yeni bir sistemin uygulanmasına bağlıdır. Vergi alınmamak kaydıyla, isteğe bağlı sigorta sistemi ile yetinilmesinden tutun da, devletin belirli katkısına kadar birçok alternatifin devreye sokulması, akla gelen faktörlerden birkaçıdır. Önemli olan; işsizin ‘cebine para koymak’ gibi politikalar yerine, balık tutacak ortamı hazırlamaktır. Hasan KILAVUZ-ORAN