30 Haziran 2005
2001 krizinden etkilenen bir işadamı, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’e sesleniyor:‘Sayın Ahmet Ertürk, EGS Bank’tan kredi almıştım. 2001 krizinden etkilendiğim için ödeyemedim. Daha sonra bu durumda olanlar için borç ve faiz toplamından iskontolu (% 50) uygulaması sağladınız. Birçok işadamının yeniden ayağa kalkmasını sağladınız. Bunun üzerine borcumuzu ödedik. Bugün TMSF ile hiçbir sorunumuz kalmadı.Aradan bir yıl geçti, bankalardan kredi kullanmak istediğimizde karşımıza Merkez Bankası’ndaki kayıtlar çıkıyor; çünkü hálá borçlu gözüküyoruz.TMSF’ye ‘mağdur oluyoruz’ diyoruz; onlar da kayıt düşmek için sistemin hantallığından söz ediyorlar. Acayip bir durum. Yatırım yapıyoruz, bankalardan kredi kullanıyoruz. Lütfen bizim hızımızı kesmeyin, Merkez Bankası’ndaki kayıtlarımızı siliniz.’TRT spikerleri manken değil(...) TRT’de, 7 TV ve 13 radyo kanalı ile 24 saat kesintisiz yayın yapılmaktadır. Avrupa’da kamu yayıncılığı yapan emsal kurumlarda TRT’de çalışanların iki üç katı personel istihdam edilmektedir. Eğer TRT’de çalışmadan maaş alan insanlar varsa, bunun sorumlusu kurumun idarecileridir. (...) Son zamanlarda bazı kişi ve kurumlarca, TRT kurumu ve çalışanları aleyhine yıpratıcı, karalayıcı ve rencide edici açıklamalar yapılmaktadır. (...) TRT spikerleri özel kanallarda çalışan, maaşını dolarla alan, her gün seçkin markalardan giyinen meslektaşları gibi değerli ve saygın insanlardır. (Şenol Demiröz’ün) ‘Öyle çirkin tipler var’ ifadesini ağır bir hakaret olarak kabul ediyoruz, spikerlerin, mankenlik yapmadığını, haber programlarını fizikleriyle değil güzel ses ve diksiyonlarıyla okuduklarını hatırlatıyor ve onların temsilcisi olarak, hukuki hakkımızın saklı olduğunu ifade etmek istiyorum.İsmail KARADAVUT Türk Haber-Sen Sendikası Genel BaşkanıO mu gasp bu mu gaspDEMİRELLER’in yönetimine ait şirketlere el koyulduğu haberlerinde Süleyman Demirel’in ‘gasp’ sözcüğünü kullanması ve olayı kabullenilemez olarak nitelendirmesi karşısında aklım durdu. Yakınlarınızın batırdığı Egebank’a güvenip birikimlerini yatıranların paralarının ortadan kaybolması, emanet edilen paraların geri ödenmeyip üstüne yatılması ‘gasp’ sayılmıyor da alacaklarını geri almak için devletin vatandaşları için yaptıkları mı gasp sayılıyor? Asıl gasp, emanete ihanet edenlerinin yaptıkları değil midir?Prof. H.Yılmaz İMREN Emekli-ANKARAAir France’ın fısfısına sorguAVRUPA ülkelerine sık sık gider gelirim. İlaçlama uygulaması maalesef Fransa, İngiltere, Avustralya ve ABD gibi ülkelere kalkış yapan uçakların tamamında var. Personel bu sprey kutularının (sanırım uçak başına 3-4 adet) boşunu uçak indiğinde o ülke yetkilisine teslim etmek zorunda... Yani konu Air France’ın değil memleketimizin problemi ve utancı. Çünkü bu ilaçlama olayı sadece üçüncü dünya ülkelerinden gelen uçaklardan isteniyor. Milli havayolumuz THY ile de Londra’ya uçacak olursanız, onlar da ilaçlamayı yapıyorlar.Aydın BOZKURT bozkurtaydin@hotmail.comAIR France’ın ilaçlama olayı benim ve 3.5 yaşındaki oğlumun başına da geldi. Sıkılan ilacı istedim ama vermediler. Hangi ilacın kullandığını niye açıklamıyorlar. Bu konuda Air France’ın, yolcularını bilgilendirmesi gerekiyor. Benim oğlumun bünyesinde o sıkılan ilaçların kalıntısı var. Gelin bu iş için yahoo’da bir ‘haber grubu’ kurup haberleşme sağlayalım.Özgür AKTAŞ aktas@ee.bilkent.edu.trMarlboro’nun o yazısı maksadı hasıl etmiyorMARLBORO sigarasının ülkemizde üretimini yapan Philsa A.Ş. tarafından geçtiğimiz günlerde kısa Marlboro’nun ‘soft paket’ isimli yeni sigarası piyasaya çıkarıldı. Sert karton paketlerin ceplerimizde yarattığı hasar veya sıkıntının önlenmesi için paket yumuşatılmış. Başka bir amacı varsa da bunu bilemiyorum. Paketin yan yüzüne ise 18 yaşından küçükleri koruma amaçlı ‘18 yaşından küçüklere satılamaz’ ibaresi yazılı. Ne var ki bu paketi satın alan herkesin dikkatini çekeceği gibi ‘satılamaz’ kelimesi, paketin jelatin korumasını çevreleyen açma bandının altında kalmaktadır. Bu haliyle ilk bakışta sadece ‘18 yaşından küçüklere’ bölümü okunabilmektedir. Türkçemizde bu şekilde kullanılan ekler, aidiyet belirtir. Örneğin, ‘yaşlılara, emeklilere, bayanlara’ gibi... Bu ibareyi taşıyan eşya veya mekánların bu kişilere aidiyetini ve onlar tarafından alınabileceğini veya kullanılabileceğini gösterir. Böyle olunca da ortaya, amaçla uyumsuz kalan bir ibare çıkıyor. Tamamen ambalaj sorunu olarak düşündüğüm bu hatanın giderilmesi yolunda ilgili firma gereken özeni gösterirse sanırım amaç ve araç istenilen sonuçta birleşecektir.Av. Hüseyin Nedret UÇLARÇernobil ve sinekli domatesKARADENİZ’de, Çernobil faciası nedeniyle, bölgedeki insanların kırıldığını okuyoruz.Bu insanların sinekli domates kadar değeri yok mu? Mersin, Antalya ve Adana’nın meyvelerini, domateslerini ve çiçeklerini bir ara sinekli diye almadılar. Eyvallah herkes kendi insanını, vatandaşını düşünmelidir. Soruyorum. Bizim, insanlarımızın, (en son sanatçı Kazım Koyuncu dahil) hiç mi önemi yok? Bu konu bir sinekli domates kadar insan sağlığı için önemli değil mi? Gerçekten kanser vakalarının Karadeniz’de çok arttığı belli. Bu insanları kim(ler) kanser ettiyse, onlar maddi ve manevi tazminat ödemelidir. Trabzon’daki KTÜ’de uluslararası kanser araştırma merkezi açılmalıdır. Bunu da Çernobil’e sebep olanlar finanse etmelidir. Yetkililere ve yetkisizlere saygılarımla arz ederim. Ali Ersin GEZGİN-ADANAGÜNÜN SÖZÜ‘Türban ve türbanı savunanlar AB’ye girmemizin söz konusu olduğu bu günlerde en büyük engeldir.’(Üniversiteler Kurul Başkanı ve MSÜ Rektörü İsmet Vildan Alptekin)Biliyor musunuzHABİTAT’tan sonra en yüksek katılımlı 22. Uluslararası Dünya Mimarlık Kongresi’nin 3-7 Temmuz tarihleri arasında dev bir organizasyonla İstanbul’da yapılacağını, kongreye aralarında dünyaca ünlü 30 mimar olmak üzere 10 bin katılımcının geleceğini... CHP Güngören İlçe Başkanı Kemal Timur’un, delege seçimlerinde usulsüzlük yapıldığına ilişkin il ve ilçe teşkilatlarıyla yargıya bir itiraz olmadığını açıkladığını... BEYKENT Üniversitesi yıllık eğitim ücretlerini geçen yıl 4.900 dolar+KDV iken bu yıl zamlanarak 10.500 YTL+KDV’ye yükseltilmesinin öğrencilerin tepkisine yol açarak internet sitelerinden seslerini duyurmaya çalıştıklarını...MESAJ PANOSULEVENT’ten Sahir Carilli, ‘Fatih Köprüsü’nün Sarıyer ve Beşiktaş giriş-çıkış yollarının ışıkları iki aydır yanmıyor. İstanbul’un ortasındaki bu garip görüntü ile ilgilenecek kimse yok mu?’ye soruyor.
button
Yazının Devamını Oku 29 Haziran 2005
<b>‘BİR </B>skandalı haber vermek istiyorum. İstanbul’dan arıyorum, adım<B> Güner Özalp</B>. Kızım geçen hafta <B>Air France </B>ile <B>Paris </B>üzerinden <B>ABD’</B>ye gitti. <B>Atatürk Havalimanı</B>’nda uçak kalkmadan önce herkesin üzerine haşere ilacı sıkmışlar. Hepimiz için ne kadar aşağılayıcı bir durum. Uçakta ben olsaydım, bütün vücudum şişmişti; çünkü alerjim olduğu için dokunurdu. Benim mi, uçağın mı sağlığı önemli. Kızım telefon edince Air France’ın bürosunu aradım; Bülent adlı yönetici Dünya Sağlık Örgütü’nün kararı bu, dedi. Ben itiraz edince ‘Hanımefendi biliyor musunuz, Türkiye’de kolera ve sıtma var’ diye de ekledi. ‘O zaman Sağlık Bakanlığı bize neden duyurmuyor’ dedim. ‘Bakanlığın her şeyden haberi var’ diye konuştu; Dünya Sağlık Örgütü’nün ilaçlama kararına Türk doktorlar da imza atmış... Dünya Sağlık Örgütü’nün haberi var; bizim yok. Basın bunları niye yazmıyor? Ben bu işin peşini bırakmayacağım, ilgili makamları mahkemeye vereceğim, deyince, o bey ‘İstediğinizi yapın bir şey elde edemezsiniz’ diye çıkıştı buna. Bizler mi önemliyiz, sivrisinek mi?’
Bütünleşelim
SAYIN Ertuğrul Günay’ın tespitleri ve endişelerinden yola çıkarak aktardığınız birçok hukuk dışı uygulama ne yazık ki sürmektedir.
Esas değinmek istediğim ise, yazınızın son bölümünde adımdan söz ederek ‘Mustafa Sarıgül’ün partiye dönmesi üzerine kavga sürecek’ yorumunu eklemek ihtiyacı duymanızdır.
Hemen söylemeliyim ki, Mustafa Sarıgül olarak, partimde asla kavga çıkmasını istemiyorum. Ben sadece yerel seçimlerden sonra CHP’nin gerilediği noktayı işaret ederek, başarısız olanların yönetimi terk etmelerini, partinin ve ülkenin önünün açılmasını istedim.
CHP gibi sosyal demokratlığını ilan etmiş bir partide, yönetimin seçimle değiştirilebilir olmasını, toplumun ve örgütün taleplerine uyulmasını istedim.
Meydanlarda, mitinglerde toplanan insanlarımız ve son kurultay, partimin de, toplumun da buna ne kadar ihtiyacı olduğunu, buna ne kadar hazır olduğunu açık, net ve sayısal olarak ortaya koymuştur. Şahsıma ve partinin içine düştüğü durumdan rahatsız olan örgüt üyelerine reva görülen ve uygulanan demokrasi dışı uygulamalar, sadece ve sadece demokrasi talebini, değişim talebini artırmaktan başka işe yaramayacaktır.
Ülkesini ve CHP ideallerini benimseyen herkes kişisel taleplerini ertelemeli ve bütünleşmelidir. Bu bütünleşmeye katkı verecek yürekli, ilkeli tüm partililerle birlikte olmaya hazırım, hazırız.
Mustafa SARIGÜL
CHP Şişli Belediye Başkanı
Demiröz’ün ‘çirkin tipler’i ve ‘Stadyum’
‘BEN TRT’nin Ankara’daki o koca binasında çalışan binlerce kişiden biriyim. Spordan anlarım, iyi de bir izleyicimdir.
TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz’ün, dün Sabah’ta Savaş Ay’a söylediklerinden yola çıkarak bir şey aktarmak istiyorum. Demiröz, kurum içinden sunucu ararken, videoya çekilenleri gördüğünde bunları ‘korku filmindeki çirkin tipler’ olarak değerlendirmiş. Bir kere bu sözler insan haklarına aykırıdır, ırkçılıktır. Esas değinmek istediğim konu, ‘Çok da iyi işler yapıyor’ dediği Faik Çetiner’in ‘Stadyum’ programını yayından kaldırması... Halbuki bu program her hafta reytinglerde 100 program içinde ağırlıklı olarak ilk 5 ile 10 arasında yer alıyordu. Ayrıca 30-35 dakika arasında reklam da alıyordu. Haber Dairesi Başkanı Tuğrul Utku imzasıyla İstanbul TV Müdürlüğü’ne gönderilen bir yazıyla ‘Stadyum’un artık yayınlanmayacağı bildiriliyor. Ekibe, programın kaldırıldığı nezaketen de olsa duyurulmuyor; telefonları ve faksları hemen kesiliyor, bir teşekkür bile edilmiyor. Aldıkları para mı dersiniz; 7 kişilik ekibe haftada 17 milyar; hem de vergi ve sigortaları ile deplasman harcamaları da bunun içinde. Buna karşılık ilk 100’e bile giremeyen ‘Futbolvizyon’ ise aynen devam ediyor.
TRT’ye yazık oluyor. Bazı yandaşlara yaptırılan programlarda kimlere, hangi sanatçılara ne verildiği TRT koridorlarında zaten konuşuluyor. Bunlardan kaldırılan yok. TRT’nin sporda bu kadar başarılı bir programının neden kaldırıldığını Sayın Demiröz açıklamalıdır. Yoksa TRT spor yayınlarını azaltma kararı mı verdi? Artık milli maçları yayınlayamaz olduk. Koca Kırkpınar’ı yıllardır TRT verirdi, nedense bu yıl Star’a verildi. İzmir’de yakında başlayacak Üniversite Oyunları’nın şimdiden verilen yayınlarını bir izleyin; Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağlayacak böyle bir etkinlik TRT-INT’den neden yayınlanmaz? 20 bine yakın sporcu öğrenci geliyor. Bu işlerin TRT Genel Müdürü’nün inisiyatifinin dışında olduğunu düşünmeye başlıyor insan. Siyasi bir baskı mı oluyor acaba? Çetiner’in programı kaldırılınca Avea’nın da sponsorluktan çekildiğini öğrendik. Avea, paket bir anlaşma ile TRT’ye 8 milyon dolar veriyordu, yazık.
Aklıma geliyor; Çetiner’in bir hatası varsa, mutlaka maçlar başlarken ‘Allah’ın izniyle topa vurdular’ dememesi olsa gerek.’ Bu program için Demiröz kendisini eleştiren bazı spor yazarlarının etkisinde mi kaldı?
Kesilecek 4 bin yarış atı var
DOĞA ve Sokak Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Süsen Erkuş, Başbakan’a sesleniyor:
‘Derneğimizin telefonları susmuyor. Sebebi ise hükümetimizin Zabıta Yasası’nda değişiklik yaparak at kesimini AB istiyor diye serbest bırakması... Hepimizi biliyoruz ki AB böyle bir dayatmada bulunamaz. Bu işten çıkarı olan özellikle Musevi bir işadamının ismi geçiyor ki (atların Kırgızistan’dan ithal edileceği ifade ediliyor) bu söylem dahi bizleri hükümetimizle karşı karşıya getirir. Bütün partizanlarınız dahil ‘at kesimine’ karşıdır. At, Türk milletinin simgelerindendir. Ülkemizde denetim mekanizması işlemediğinden, güçten düşmüş yaşlı ve hastalıklı atlar kesime gönderileceğinden insan sağlığı üzerinde ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorumluluğun altından ülke olarak kalkamayız. At etini Batı’da Fransızlar yer. Ayrıca dinimiz açısından da at eti makbul değildir. Bizler hayvan hakları ve insan sağlığı adına kesinlikle at kesimine karşıyız. Dürüst kimliğinizle bu yanlışa dur diyeceğinize eminiz.’ Süsen Hanım, Türkiye’de ıskartaya çıkmış yaklaşık 4 bin atın hipodromlardaki sahipleri tarafından ‘kurtulunmak’ istendiğini bir bilse buna isyanı nasıl olurdu?
Biliyor musunuz
TANSU Çiller’in 15 yıl sonra ilk kez, DYP eski Kayseri Milletvekili Sevgi Esen’in kızının düğününde nikáh şahitliği yaptığını...
CHP Kağıthane örgütünün ‘delege’ gösterdiği Şaban Gövdere ve Şemsettin Acıbucu’nun AKP üyesi olduklarının ortaya çıktığını; bu arada delege seçimlerindeki usulsüzlüklerle ilgili olarak Maltepe, Ümraniye, Beşiktaş, Adalar, Sarıyer, Kadıköy, Avcılar, Bahçelievler, Eyüp ve Güngören’de yargıya itiraz edildiğini..
Yazının Devamını Oku 28 Haziran 2005
<b>BAŞBAKAN </B>Milletvekillerinin ekonomik durumlarını anlatırken ‘Arkadaşlar lojmanlardan çıkmışlar, şu anda da ciddi anlamda dardadırlar, bunu böyle biliniz’ diyor ya... <br><br>Okurlarımızın yanıtları hemen geldi. Ankara’dan İhsan Karacanoğlu diyor ki:
‘Sayın Başbakan, vekiller lojmanlardan ‘çıkmışlar’ diyor. Halbuki onların oturmamasını bizzat Başbakan’ın istemediğini daha unutmadık. Sayın Erdoğan 11 Kasım 2002’de, ‘Sizden halka umut verecek, önemli bir ilk adım bekliyorum. Bu da milletvekili lojmanlarında oturmamanızdır’ demedi mi? 400 villa ve 176 konut satılıp gelir sağlanacaktı. Satış fos çıktı, ancak 32 tanesi satıldı. Boş lojmanların aylık 300 milyar lira gideri de cabası...
Aslında maksat başkaydı; aday olanların çoğu tanınmıyordu. Acaba oraya kaç türbanlı milletvekili eşi gelecekti, kaç çocukluydular? İran’daki görüntüleri andırmaması için o lojmanlarda oturmalarına engel olunduğunu biz biliyoruz. Başbakan’ın bugün arkadaşları (milletvekilleri) için ‘lojmanlardan çıkmışlar’ diye bir ifade kullanması doğru değil. Çoğu vekil, Ankara’da kira yükü ile karşı karşıya kaldı. Başbakan vekillerin acıklı durumunu ortaya koyarken, memura verilen %4.1 gibi bir düşük oranlı bir zammın gerekçesini göstermek istiyor. Hiç bir iktidar döneminde sayıca bu kadar görülmeyen dış gezileri ve gezilerin kalabalık heyetlerle yapılmasını, Mercedes saltanatı gibi dikkat çeken konuları gerekçe olarak göstermek isteriz.’
VATANDAŞ NE HALDE
‘1930 Trabzon doğumluyum’ diyen ve İstanbul Bahçelievler’de oturduğunu bildiren Kenan Eyüpoğlu da ‘Başbakanın vekiller aç ve darda ise vatandaş ne halde!’ diye soruyor:
‘Kanunlar çıkarılırken oturumlarda kaç milletvekilinin bulunduğu TV’lerden izliyoruz. Oturum başkanı ‘kabul edenler’ veya ‘etmeyenler’ der demez, ‘kabul edilmiştir’ diyor. Eğer demokrasi varsa milletvekilleri nerede, boş duran koltuklara yazık değil mi? Sayın Başbakan’ın milletvekillerinin durumunu gündeme getirince Turgut Özal’ın ‘Benim memurum işini bilir’ sözünü hatırlamak istemiyorum.
Sizin de babanız bordro muhkumu değil miydi Sayın Başbakanım? Sizi okutmak için neler çekmiştir? Ya bizler? Bazılarımız var ki çocuklarını okutabilmek için neyi var, neyi yoksa satıyor. ‘Biz de feraha ereceğiz’ hülyaları olan zavallı gençlik mezuniyetten sonra kahve köşelerinde sürünüyor.
Sayın milletvekilleri, sizlere umut bağlayıp oy veren bizlere şükredin.
Sayın Başbakan’a bir şey daha hatırlatayım; bakanlık sayısını çok bulup düşürecektiniz hani! 550 vekil çok değil mi? Bütçeyi rahatlatırsanız, iş takipleri, yolsuzluklar, talanlar, imar durumları da ortadan kalkar.
Ulu Tanrım bütün vatandaşların sonunu hayırlı getirsin.’
Makina mühendisi Reha Koşukçu, ‘Eğer milletvekilleri bu kadar zor durumdaysa, yurtçapında asgari ücretlilerden başlayarak bir yardım kampanyası açılmasını öneriyorum’ diyor.
Vatandaş kendisiyle dalga geçindiğini anlarsa yanıtlar böyle olur.
Baraj mı iktidar mı
CHP’nin eski Genel Sekreteri ve genel merkeze karşı oluşturulan muhalefetin ‘Temsilciler Kurulu’ başkanlığına getirilen Ertuğrul Günay, delege seçimlerindeki ‘ayak oyunları’na karşı yasal yollara başvuracaklarını belirterek karşılarındaki manzarayı şöyle anlatıyor:
‘Kurultayı yine bildikleri taktikle yapacaklar. Hukuksuzluk yine karşımıza çıkacak. Eğer parti bu yönetimle devam ederse önümüze iki tercih ortaya çıkacak:
CHP barajı aşacak mı, aşamayacak mı?
Yoksa AKP’yi geçecek mi, geçemeyecek mi?
Genel merkez yöneticileri o koltuklarda oturmaya devam ederlerse, CHP yine barajla karşı karşıya kalacaktır.
Tarihi soruyu yineliyorum:
Baraj mı, iktidar mı?
Bir ekip kurmayı istemem; ama artık ‘müdafaa-i hukuk’ bilincine ihtiyacımız var.’
Günay, ‘Kim üye, kim delege, bunları kimse bilmiyor. Adımızı bilmediğimiz ‘partililer’ ortaya çıkartılıyor, oy kullanıyorlar. Feraceli kadınlara bile oy kullandırıyorlar. Başka bir şey söylemeyeceğim.’
Mustafa Sarıgül’ün ihraç kararının yargıdan dönmesi üzerine CHP’de kavga sürecek.
Edelman hep müdahaleci
ABD Büyükelçisi Eric Edelman giderayak Diyanet İşleri Başkanlığı’na mektup yazıp camilerde verilen hutbelerde ‘Allah katında hak din İslam’ denilmesini eleştirmiş ve misyonerlere yönelik tepkilerden rahatsız olduğunu söylemiş. Bu, misyonerlik için Edelman’ın ilk müdahalesi değil. Uğur Yıldırım’ın ‘Türkiye’de Misyonerlik’ (Otopsi Yayınları) kitabından okuyoruz:
‘Diyarbakır’da misyoner kilisesi hakkında dava açılması, ABD Ankara Büyükelçiliği’ni harekete geçirdi. 20 Nisan 2004’te ABD Adana Konsolosu W. Scott Rold ve Ankara Büyükelçiliği Ekonomik İşler Müsteşarı Scot Marciel, 28.3.2004 yerel seçimlerinde 6 partinin ittifakıyla SHP’den aday olup seçilen Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret ettiler. (...) Müsteşar Marciel, Diyarbakır ziyareti sırasında yetkililerden misyoner kilisesi hakkında açılan davanın son durumu hakkında bilgi aldı! (...) 12.5.2004’te ilk celsede misyonerler beraat etti! (...) Duruşmayı ABD Adana 2. Konsolosu Deborah Harf ile Uluslararası Af Örgütü ve Güney Afrika Kilise Örgütü üyelerinden oluşan 10 kişilik yabancı heyet de izledi.’
Bu yazı, ABD’nin bu işlere ilk müdahalesi olmadığını göstermiyor mu?
GÜNÜN SÖZÜ
‘Halk, sol partilerin bir araya gelmesini istiyor. Ancak, testiyi kıranla taşıyan arasında bir farklılık yaratamazsanız, sol partileri asla bir araya getiremezsiniz. Siyasi yaşamım boyunca hiç testi kırmadım. Testiyi hep omuzlarımda taşıdım. Halkın bunu bilmesini, hakkımı vermesini istiyorum.’
(SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın)
MESAJ PANOSU
BAŞAKŞEHİR 4. Etap 1. Kısım’da İkitelli Spor Kompleksi var. Büyükşehir burasını bitiremedi ve sonunda terkedip gitti. Tesisin durumu içler açısı, camlar kırık, kapıda bekçi bile yok. Nabi KÜÇÜK
HAZIRLADIĞI ‘AKP’nin siyasal kimliği’ adlı anketin tartışma yaratması üzerine görevinden alındığı bildirilen Eminönü Belediye Başkan Vekili Şaban Kızıldağ’la ilgili açıklama yapan Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, ‘Görevden alma gerçek değildir. Kızıldağ, 17 Haziran tarihi itibariyle bir ay izne ayrılmıştır’ dedi.
Yazının Devamını Oku 26 Haziran 2005
<B>KOMŞUMUZ Bulgaristan’</B>la ilgili yazılarımızı, ekonomisi ve Türk girişimcilerin ne yaptıklarıyla bitirelim:<br><br><B> Bulgaristan’</B>da en büyük Türk yatırımını <B>Şişe Cam </B>gerçekleştiriyor. Eski Cuma’da (Tırgovişte) 160 milyon dolarla, tümüyle Türk sermayesiyle gerçekleştirilen (arsa ve özel tren hattını Bulgaristan yaptı) ve yapımını ‘Sistem Yapı’nın üstlendiği yatırımın gerçekleştirilmesi sonucu önümüzdeki ay düz cam üretimine başlanacak. Züccaciye üretimine de önümüzdeki yıl geçilecek. Başbakan Simeon Saksoburgotski ile Şişe Cam’ın ve Hamzabeyli sınır kapılarının temel atma töreninde bulunan Tayyip Erdoğan’ın, siyasi tablonun değişmesiyle bu tesisin açılış töreninde karşısında 36 yaşındaki Sosyalist Parti Genel Başkanı Sitanişev’i bulması muhtemel görünüyor.
Doğuş Holding (Ferit Şahenk) ve Eko İnşaat (Cengiz Köksal) konsorsiyumunun üstlendiği 39 km’lik Burgas-Karnobat (Sofya yolu) otoyolu ve 14 km’lik yan yolların yapımı bitiyor.
56 milyon Euro’ya mal olan otoyolun tümü yıl sonuna kadar hizmete girecek. (Bulgar Bayındırlık Bakanı’nın, yolun açılışını siyasi propaganda olarak değerlendirilmemesi için seçim sonrasına bırakması, bizim siyasetçilerimizin kulağını çınlatmış olmalı!) Doğuş-Eko’nun yeni otoyol projelerine ilgi gösterdikleri belirtiliyor.
HÖH lideri Ahmet Doğan’ın girişimiyle davet edilen dünyanın en büyük inşaat ve baraj yapım firmalarından Avusturyalı ALPİNE projeyi yürütüyor. 220 milyon Euro’luk yatırımı kendi kaynaklarından karşılıyor. Bulgaristan, AB’ye girerken, Erdoğan hükümetinin bu yatırımla ilgili sorunları çözmesi, iki ülkenin gelecekteki ilişkileri açısından çok önemli sayılıyor.
Koç Grubu’nun, Bulgar Telekom’u (BTK) almak için ihaleye girdiği ve kaybettiği malum... İhaleyi alan Avusturya kökenli VİVA Ventures firmasının patronlarının arkasında Bulgar hükümetindeki bazı bakanların olduğu söyleniyor. Türkiye, ‘ucuz’ ayak oyunlarıyla ihale dışı bırakılmış; ancak ‘diplomatik’ girişimlerde de Türkiye’nin ‘ihmalkár’ davrandığı bir gerçek. Gerçekten yazık olmuş... Daha da ileri gidilirse ‘Bulgar pazarı’ için ABD ile Rusya arasında gizli bir savaşın hüküm sürdüğü ayrıca değerlendirilmeli... BTK’nın, içinden çıkan GSM operatörü M-Tel’in lisans hakkının 1.2 milyar dolara bir Avusturya firmasına sattığını küçük bir not olarak aktaralım.
İLGİNÇ YATIRIMLAR
Bulgaristan’da 14 akaryakıt istasyonu kurmuş olan Koç-Opet ortaklığı, yeni yatırımlarla bu sayıyı 32’ye çıkarmak istiyor. Koç, Sofya’daki Ramstore mağazalarının sayısını üçe çıkardıktan sonra şimdi de Makedonya’ya yönelmiş.
Şumnu’da, Fikret Kuzucu’nun Alcomet’inin özelleştirmeden aldığı alüminyum fabrikasının bugün 10 milyon dolara yakın ihracat yaptığı bildiriliyor. Işıklar Holding káğıt; FAF Metal ve Maser tekstil, onlarca orta ölçekli küçük sermaye sahibi parke, kereste, yük paleti, tekstil ve konfeksiyon sektörlerinde üretim yapıyorlar. TAV’ın ortağı Akfen, Sofya’da modern bir iş merkezine imza atmış; Altınbaş Kuyumculuk’un da Sofya’da şık bir mağazası bulunuyor. Bankacılık sektöründe ise Ziraat Bankası ve D-Commerce bulunuyor.
İĞNEADA’NIN DİBİNDE
1990’lı yılların başında Bulgaristan’a gelen ilk Türk işadamlarından olan Zeki Bayram’ın, Grup ve Etap adlı iki otobüs firması bulunuyor. 60 otobüslük filosuyla pazarda söz sahibi. Ayrıca, Sofya Belediyesi ile ortaklaşa olarak 10 milyon Euro’ya yeni yapılan otogar da, Balkanlar’ın en büyük ve modern otogarı sayılıyor. Bayram, Burgas’ın Kiten adlı sayfiye kentinde eski bir dinlenme evini alarak ‘Dodo Beach’ adıyla 5 yıldızlı otele dönüştürmüş ve az ilerisinde 2 km’lik sahilde 3 bin kapasiteli Cote d’azur benzeri bir plaj yaratmış.
Eski milletvekili Yalçın Koçak, geçen yıl, ‘Avrupa eğitim alanı’na giren Bulgaristan’ın Varna Kenti’nde, ilk özel Türk üniversitesi ‘Balkan Universite’yi açmış, geçen yıl 170 öğrenciyle eğitime başlamış... Koçak, ‘İngilizce dilinde işletme, bilgisayar, elektrik-elektronik gibi bölümleri bulunan üniversite, Varna Teknik Üniversitesi’yle işbirliği yapıyor. Biz AB’ye hazır öğrenciler yetiştirmeyi hedefliyoruz’ diyor.
Geç de olsa yedi ay önce kurulan Türk-Bulgar Sanayi ve Ticaret Odası’na bugüne kadar 50 Türk ve Bulgar firması üye olmuş... Sofya Ticaret ve Ekonomi Müşavirlikleri’nin, Mayıs 2007’de AB’ye girecek Bulgaristan’da Türk yatırımları için çok dikkatli çalışmalar yapması gerekiyor. İki ülke arasındaki ticaret hacminin 1.8 milyar doların üzerine çıkması için her iki tarafın da ticaretin önündeki engelleri kaldırması ve özendirici tedbirler alması gerekiyor.
İşadamlarımıza uyarı: AB’ye son tren Bulgaristan’dan kalkıyor.
Mahcup oluyoruz
YAPIMI Ceylan Holding’e üstlendirilen ve görkemli açılış törenine rağmen bugüne kadar bir çivi bile çakılmamış olan Arda Nehri üzerindeki ‘Gorna-Arda’ hidroelektrik santralı ve Pilovdiv-Kapıkule arasındaki 150 km’lik otoyol projesi, 7 yıldır bekliyor... Mesut Yılmaz’ın ve Kostov’un başbakanlıkları döneminde imzalanan anlaşma, Ceylan’ın Türkiye’de karşılaştığı sorunlar ve Bulgaristan’ın devlet garantisi vermek istememesi, karşı tarafın da yabancı kaynak bulamaması gibi sorunlar nedeniyle 400 milyon dolarlık proje bugün atıl olarak duruyor. Anlaşmaya göre, Türkiye bu yatırımla Bulgaristan’dan elektrik enerjisini alacaktı. Bulgaristan’ın, müteahhit firmanın değişmesini istediği, ancak Ceylanlar’ın da ‘hukuki’ güvencelerini elinde koz olarak tuttuğu belirtiliyor. Ceylan Holding bu yatırımı gerçekleştiremezken, Vica Nehri üzerinde iki yıl önce ‘Sankov-Kamak’ adlı ikinci bir barajın yapımına ise çoktan başlamış...
Köy evleri ve tarlalar kapışılıyor
BULGARİSTAN’da, 354 km kıyı şeridine, son dört yılda 2 milyar dolar tutarında 2000’e yakın konaklama tesisi yapılmış. Aynı sürede yaratılan 160 bin ek yatağın 65 bininin sadece Slançhev Brıyag’ta (Sunny Beach) yapıldığını görmek şaşırtıcı sayılıyor.
Bu bölge 15 yıl önce sazlıktı. Bir bölümü AB fonlarından turizm amaçlı kullanılan kredilerle 9 km uzunluğundaki sahilde, yoğun bir imar hareketi gözleniyor.
Rant için mi? O da var; AB fonlarını kullanmak da var. Ama önemlisi, Batılı turist Antalya’da sessiz bir ortamda güneş ve denizden yararlanmak istiyorsa, buraya gelen İngilizler de kalabalık ortamda güvenli bir şekilde 24 saat ‘eğlenmeyi’ istiyor.
Didim’de, 300 sterline bir hafta tatil yapıp bol bol ucuz bira içen İngilizlerin bir üst sınıfı, buraya aynı süre için 700 sterlin ödüyorlarmış. Ne ilginçtir ki, Bulgaristan’dan tatil yapmak için ülke dışına çıkanlar en çok Türkiye’ye geliyorlar. Sudi Özkan’ın Sofya ve Filibe’de otel ve casinoları dışında elinde komünizm döneminin ünlü ‘Corecom’ mağazaları da bulunuyor. Antalya’daki Club Otel Sera’nın sahibi Yaşar Sönmez ‘casino’ yatırımlarını Bulgaristan’da büyütüyor. Avrupalılar, Bulgaristan’ın Istranca-Rodop ve Balkanlar’daki eski köy evlerini ‘yaşam ve dinlence’ amaçlı; verimli tarım alanlarını da eko-tarım yatırımları için kapışıyor. Termal sularının çıktığı sağlık ve kayak merkezleri ile av alanları da yabancıların gözbebeği sayılıyor. Biliniz ki, Türk yatırımcılar hálá uyuyor.
Yazının Devamını Oku 25 Haziran 2005
<B>BULGARİSTAN’</B>da bugünkü seçimle ilgili hızlı bir tur attık; seçmenin nabzını tuttuk.<br><br>Ama önce yeni açılan <B>Hamzabeyli </B>sınır kapımızdan başlayalım. TEM otoyolunun Edirne bitiminden sağa dönüldüğünde, Lalapaşa ilçesinin az ilerisinde Hamzabeyli gümrük kapısı karşınıza geliyor. Karşıdaki Bulgar kapısının adı Lesovo...
Bizimki 19 Haziran’da açılmış; noksanları çok, proje ve inşaat hataları ile dolu... Hele dördüncü bir TIR kanalı var ki; hiçbir araç geçemez... Çünkü binanın saçağı, bu ‘kanal’ın üzerine isabet ediyor. Bulgar sınır kapısı daha güzel ve derli toplu... AB’ye girecek Bulgaristan’a yakışan bir tesis olmuş... Projenin danışmanlığını İsveçliler yapmış...
Bizimki ise ‘bayındırlık’ standartlarının en alt düzeyi sanki... Bu projeyi kim yapmış, kim onaylamış! Müteahhidin projedeki hataları bildirmesine karşın düzeltilmemesi büyük bir umursamazlık...
Bu kadar basiretsizlik olamaz... Bizi Bulgaristan’a mahcup edenlerin kulağını, Maliye Bakanı ve Edirne Milletvekili Kemal Unakıtan çekmeli. Açılış için Bulgarlar’dan üç kez erteleme talep etmemiz de ayrı bir ayıp!
İhracatçıların çok yakındığı Kapıkule sınır kapısındaki yığılmaların da böylece hafifletilmiş olması gerekiyor. Bakalım bu düşünüldüğü gibi olacak mı?
103 KM DAHA KISA
Hamzabeyli, Türk TIR’ları ve otobüs şoförlerinin uğrak yeri olan ‘Yanbol’a (Beşyol) 80 kilometre uzaklıkta ve Romanya ve Ukrayna gibi ülkelere giden araçlar için 103 km daha kısa bir güzergah... (Bu arada hatırlatalım, Bulgaristan’da mazota 5.5 ayda %21.2 oranında zam yapılmış; yıllık zam oranı %23 olmuş.)
Yol boyunca binlerce dönüm arazi ekilememiş; nadasa bırakılmış gibi... Hele üzüm bağlarını ot tutmuş... Bakımsız meyve ağaçları olduğu gibi duruyor. 15 yıl önce böyle miydi? Her yer ‘çiçek bahçesi’ gibiydi.
Komünizmin çökmesinin ardından özelleştirmeyle elden çıkartılan eski kooperatif tesislerinin çoğu hálá enkaz halinde... Bulgaristan, AB’ye girerken bunları toparlamanın çabası içinde... ‘SAPARD’ denilen AB kredi fonlarıyla şimdi şarapçılık, mandıracılık ve et kombinaları ayağa kaldırılmaya başlanmış... İnanılmaz ölçüde yoksulluk çeken, çoğu eğitimsiz Türklerin bulunduğu bölgeler, yıllık 13 milyar Euro’luk bütçeden hemen hemen hiç pay almamış dört yıl içinde... Seçimlerde Türklere verilen sözlerin tutulmadığı ileri sürülüyor.
Bir ilgili çıkıp da şu evrakı şöyle doldurursanız para desteği alırsınız, dememiş. Örneğin, ormanların kullanımını da kendi yandaşlarına tahsis ettirmiş HÖH... Bu çok ciddi eleştirilen bir konu. HÖH’ün oylarının %80’i Türklerden geliyor.
Ekonomik yapıya gelince... Yabancı yatırımcıların başını Avusturya ve Almanya bankacılık-sigortacılık, leasing , telekominikasyon, lojistik, inşaat, gıda perakendeciliği sektörlerinde ‘ağırlıklarını’ koymuşlardır. Yunanistan’ın da ülke dışında bu kadar yatırımı olmadığı bu sektörlerde üçüncü sırada yer aldığını söylemek şaşırtıcı sayılmamalı... İngilizler ve Hollandalılar, tarım ve hayvancılık yatırımlarına çoktan girmişler; önemli miktarlarda araziler satın almışlar. Bizim yatırımcılarımız, tarım topraklarının Türkiye’den daha ucuz olduğunu görmelidirler.
Ama hem siyasetin, hem de ekonominin arkasında bir Rusya faktörü olduğunu herkes bilmeli.
Sosyalistler geliyor
BULGARİSTAN’da, 240 milletvekili seçilecek parlamento seçimleri için bugün ülke içinde ve dışında 3.5 milyon seçmenin oy vermesi bekleniyor. Bulgar resmi ‘Toplumsal Görüşü Araştırma Vakfı’nın en son anketine göre barajı beş parti geçebilecek.
Partilerin oy oranları şöyle:
Sosyalist Parti (eski komünistler- BSP) %35-36, NDSV (Çar’ın partisi) % 20-21, Nadejda Mihailova’nın Demokratik Güçler Birliği (ODS) %8.5-9.5, Ahmet Doğan’ın Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) % 8-9; eski Başbakan İvan Kostov’un Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DBS) %5-6, Sofya Belediye Başkanı Stefan Sofyanski’nin önderliğindeki Popüler Bulgaristan Birliği (VMRO) %6, aşırı milliyetçi ATAKA (Hücum) %4.5-5... Eski öğrenci direnişinin lideri Emil Koçlukov’un başkanlığındaki Novoto Vreme (Yeni Zaman) %4-5... Türk bölgelerini Türk adaylara bırakan Aleksandr Tomov’un, sosyal demokrat ‘Gül Koalisyonu’nun barajı zorlayabileceği iddia ediliyor. ‘Euro-Roma’nın (Çingene Partisi) kurucu lideri eşcinsel şarkıcı Azis’in gösterişli kıyafeti ve makyajı kamuoyunda büyük ilgi görüyor. Saçları da İstanbul’daki ‘Şakşuka Tarık’a benziyor. Ülkedeki 750 bin Çingene’ye karşılık parlamentoya girme şansının olmadığı belirtiliyor.
ÇAR ADAY OLMUYOR
Başbakan Simeon Saksoburgotski, geçen seçimde olduğu gibi yine aday değil; ‘Ben Çar’ım’ diyerek Bulgaristan siyasetinin ortasında bir manivela gibi. Ancak, 2001 seçimlerdeki gibi ‘Çar rüzgarı’ hissedilmiyor. Sosyalist Parti iktidar olursa partisi muhtemelen ortak olabilecek hükümete. ‘Çar’, 1.5 yıl sonra Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olabilir. HÖH lideri Ahmet Doğan TV’deki son konuşmasında, ‘kilit parti’ konumunda olduklarını ifade etmesine rağmen, siyasi gözlemciler anketlerin dışında bir tablo ile de karşılaşılabileceğini ileri sürüyorlar. Bulgaristan’ın dengeleri çok farklı, ülke üzerinde ‘oynayan’ birçok ülke var.
Amerika, yıllar önce yüzlerce Bulgar gencini yetiştirdi, onlar bugün siyasette artık. ABD, Sofya’nın göbeğinde Balkanların en büyük elçilik binasını yaptı; iki NATO üssünün yapımı da gündemde...
Sonuç... Seçim sonuçlarının ülkeye ‘istikrar’ getirmeyeceği yolunda değişik yorumlar yapılıyor. Batılı gözlemcilere göre, ‘AB kapısının eşiğinde olan ülkede bu seçimlerde eski komünistlerin yükselen değer olması Bulgaristan’a mutluluk getirmez’... Aynı şekilde aday olmayan eski İçişleri Bakanı Bonev’in, ‘Bir hükümet kurulsa bile 7-8 ay sonra düşebilir’ biçimindeki sözleri bu iddiayı doğrular mahiyette görülüyor.
Biliyor musunuz?
KAYSERİ Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili iken Erdemir Yönetim Kurulu üyeliğine getirilmiş olan Ahmet Erkan’ın, Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci’nin akrabası ve Kayseri Hacılar ilçesinden hemşeri (aynı zamanda Abdullah Gül’ün de yakını) olduğunu...
Yazının Devamını Oku 24 Haziran 2005
<B>BULGARİSTAN’</B>da genel geçimler yarın yapılıyor... 22 partinin afişleri, <B>Türkiye </B>gibi olmasa da belirli cadde ve sokaklarda dikkat çekiyor; <B>‘çirkin’</B> süslemelere rastlanmıyor. Herşey televizyonların egemenliğinde; tartışmalar centilmence ve düzeyli yapılıyor. Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Genel Başkanı Ahmet Doğan dün gece Türkiye’nin Okan Bayülgen’i sayılan Slavi Trifonof’un programına çıkacaktı. (Ahmet Doğan, ‘Erdoğan ve bazı bakanların Bulgaristan’da katıldığı Şişe Cam’ın temel atma ve Hamzabeyli gümrük kapısının açılış törenlerine neden katılmaz, gibi sorulara çok yerde rastlanıyor nedense.)
Doğan’ın dün basında yer alan bir demecinde, iktidar oldukları NDSV (Çar Simeon’un partisi) ve DPS (kendi partisi) koalisyonu için şöyle diyor:
‘İktidarımızın bittiği dönemde saygı vardı, sevgi yoktu.’
Hükümet ortağı, olduğu NDSV’nin lideri Başbakan Simeon’u bir anlamda ‘dışlayan’ Doğan’ın bu sözlerinden bir çok ‘itiraf’ çıkarılabilir. Yeni bir sayfa açarak, muhtemel Sosyalist Parti iktidarına ‘ortaklık’ için yeşil ışık mı yakıyor acaba? İlk başlarda partisini ‘liberal demokrat’ tanıtırken, eski komünistlerin ağırlıklarını ortaya çıkması üzerine politikalarında rotayı değiştirmek istediği anlaşılıyor.
Seçim gezilerinde helikopter kullanan Doğan şunu da söylüyor:
‘Sağ ve sol partilerle işbirliği yapabiliriz, bize rağmen ne sağ ne de sol partiler hükümet kuramaz’
Bunlar çok iddialı sözler... Silistre’nin Dulova kasabasından Türk kökenli bir işadamına
Ahmet Doğan’ın gücünü koruyup koruyamadığını soruyoruz. Yanıtı şöyle oluyor:
‘Acaba güveni ve itibarı kaldı mı? HÖH 1990’ların başında kurulduğu ilk yıl 418 bin oy almıştı. 2001 seçimlerinde bu sayı 330 bine, geçen yılki yerel seçimlerinde 236 bine neden düştü?’
HÖH’ÜN ZORLUĞU
Ahmet Doğan bu gerçeği kabul ediyor ancak %4 barajını yeni ve ‘genç taraftarları’yla %10’a yükseltmeyi hedef aldıklarını söylüyor.
Bulgaristan siyasetinde son günlerde, eski Başbakan Kostov’un partisinden ayrılanların kurduğu ve Bulgar milliyetçiliği üzerine söylemleri ile bir anda gündeme oturan ATAKA partisinin oy oranının anketlerde 5.8’e kadar çıkması hem sosyalistleri, hem de sağ partileri tedirgin ediyor. Üç ay önce kurulan ATAKA’daki bu yükseliş, ‘Türklerin oylarının da HÖH’e gitmesini sağlayabilmek amacıyla yapılmış organize bir düşünce mi’, sorusunu akla getirmiyor değil. Bulgaristan’daki Türklerin, HÖH’e desteğinin bir ölçüde azalması karşısında Türkiye’deki seçmenlerin otobüslerle buraya getirilmesi, bu yoldaki yorumları güçlendiriyor.
Bir not... Ahmet Doğan’ın girşimiyle çıkarılan bir yasa ile Türkiye’deki ‘çifte vatandaşların’ aday olmaları engellenmişti. Bu durumda Türkiye’deki seçmenler sadece oy kullanabiliyor.
Eğitim’de siyasi rant
SAĞLIK Bakanlığı, Sağlık Meslek Liseleri’nin ders kitaplarını karşılamak için, Sağlık Bakanlığı Yayın Kururu Kararıyla 100 civarında ders kitabı onayı verildi. Bunların 20’ye yakınını da AKP hükümeti Sağlık Bakanı verdi. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Sağlık Meslek Liseleri, Milli Eğitim Bakanlığı’na (16.6.2004) tarihli protokolle devredilince, Sağlık Bakanlığı Yayın Kurulu kararıyla 100 civarında ders kitabı hiçe sayılarak, eşitlik ilkesine uyulmadan kendi yandaşlarına sipariş usulü ile yazdırılarak ve uzman tarafından incelettirilmeden denetimsiz olarak acele ile yapılarak ders kitaplarını devletleştirmiştir. Bu kitapların devletin parasıyla bastırılarak ve böylece yüksek fiyatla mal edilip zararına öğrencilere satılması (2 YTL) kararlaştırıldığı söylenmektedir. Böylece, devletin parasıyla siyasi rant elde edilmektedir. Ayrıca mahkeme kararıyla sivil yazarlar haklarını alsalar dahi, Milli Eğitim’in zararına satacakları kitaplarla rekabet edemeyeceklerdir. Buna da devlet eliyle uygulanan haksız rekabet denir. İşin siyasi şovu da budur.
Sağlık Bakanlığı’nın verdiği ders kitabı hakkını, Milli Eğitim Talim Terbiye Kurulu yetkilileri yok sayıyor, Sağlık Meslek Liseleri’nde okutulmaması yönünde ambargo uygulanıyor.
Hüseyin DURSUN
Deliormanlı Ali’den anlamlı mesajlar
‘DELİORMANLI Ali’, seçimleri şöyle değerlendiriyor:
‘İlk önce şunu söylüyorum; 1980’lerin sonlarında itiltik, kakıldık, sürüldük. Ama Jivkov’u devirdik, Bulgar halkıyla elele vererek totaliter rejimi yok ettik. Berlin duvarının yıkılmasına öncülük ettik. Kanımız, canımız pahasına demokrasiyi getirdik Bulgaristan’a...
Ey soydaşlar,
Sandığa gidin, demokrasiyi koruyun. AB vatandaşlığınızı onaylatın. Güçlü Bulgaristan’a sahip çıkalım, Balkanlar’daki varlığımızı tescil ettirelim. Politikayı şahsi amaçları ve ‘konforizm’ için kullananlara geçit vermeyelim. Sağduyulu Bulgar kardeşlerimizle etnik bir yapılanma dışında, gireceğimiz AB’nin sırtında kambur olmayacak, yeni ve güçlü Bulgaristan’ın inşaasına katkıda bulunalım. Ve Türkiye’nin en yakın komşusu, AB içindeki en güvenilir savunucusu olalım. AB fonlarından adaletli bir şekilde aktarılacak, bölgeler arasındaki geri kalmışlığı ortadan kaldıracak oluşumların önünü açalım. Niye burada Türk kökenli Bulgar vatandaşlarını, yani bizleri cehaletten kurtaracak okullarımız, televizyonumuz, radyomuz ve gazetemiz olmasın?’
Özel Halk Otobüsü şoförlerine eğitim
ELİMDE bir kitapçık var. İETT, İstanbul Otobüs Özel Halk Otobüsü Sahipleri ve İşletmecileri Esnaf Odası ve ÖZULAŞ Toplu Taşım San. ve Tic. A.Ş. tarafından hazırlanmış. Kitapçığın üstünde ‘Personel Eğitim Projesi’ yazıyor. Mart 2005’te basılmış. Yıl içinde 350 ÖHO şoförüne ‘bilgilendirme ve bilinçlendirme semineri’ verilecekmiş.
Bu seminerde; şoförlere durak harici yolcu alınmayacağı, seyir halinde cep telefonu ile konuşulmayacağı, sigara içilemeyeceği... Muavinlere her yolcuya bilet kesmek zorunda oldukları, yolcuların suratlarına baka baka tespih çekmelerinin hoş bir davranış olmadığı da anlatılacak mı?
Eğer seminer programında bunlar yoksa derhal eklenmelidir. Özel Halk Otobüsleri, İstanbul trafiğinde bir yaradır. İETT tarafından ciddi denetimlerden geçirilmelidir.
Sevimgül CANTAŞKIN
Devlete zarar
KIRIKKALE’de DSP-MHP hükümeti döneminde inşaatı tamamlanmış hekimevi kaderine terk edildi. İl Sağlık Müdürlüğü’nün yakınında bulunan geniş alanda hekimevi ve atıl durumda çürümeye yüz tutmuş 5-6 tane dubleks lojman var. Hepimizin parasıyla yapılmış binaların durumunu öğrenmek için çalmadık kapı bırakmadık ama yetkililere ulaşmak ne mümkün. Kullanıma açılmayacaksa niçin yapıldı. İçimiz sızlayarak binaların çürümesini izliyoruz.
K.C
GÜNÜN SÖZÜ
‘Kaybedilmiş günlerin en kötüsü, bir defacık daha olsun gülmeden geçilenidir.’
(Chamfort)
MESAJ PANOSU
DÜNKÜ ‘Hangi OGS’ yazımıza Vakıfbank şu açıklamayı gönderdi: ‘Karayolları Genel Müdürlüğü ve bankamız arasında bir iş birliği olmayıp söz konusu OGS hizmeti bankamız tarafından verilmemektedir. Vakıfbank’ın OGS yükleme yetkisi yoktur.
DALYAN Belediye Başkanı Suat Tufan’dan... ‘6. Caretta Caretta Festivali’ 27 Haziran- 2 Temmuz tarihleri arasında yapılıyor. Festivalde Ukrayna, Gürcistan, Bursa Nilüfer Belediyesi, Yatağan Halk Oyunları’yla birlikte Suat, Sümer Ezgü, Murat Göğebakan ve İbrahim Tatlıses halk konserleri, yüzme, yağlı kazık, kano yarışları, balık ağı örme ve Çamur Güzeli yarışması yapılacak.
(Bilgi 0252 284 20 13-38)
Yazının Devamını Oku 23 Haziran 2005
<B>‘BEN Hatay-Dörtyol’</B>dan 1942 doğumlu, emekli <B>Rıfkı Duran’</B>ım. Evliyim, üç kızım, bir oğlum var. Kızlarım evli, oğlum bekárdır. Kızlarımızı okutamadım. Oğlumu her zorluğa göğüs gere gere okuttum; kendisi ziraat mühendisi... Askerliğini yedek subay olarak yaptı. Bir ilaç firmasına girerek Elazığ’da temsilcilik yaptı.
Firma tarafından işten atıldıktan sonra Dörtyol’a, evimize geldi ve Adıyaman Nakşibendi tarikatına girdiğini söyledi. Bir konuşmamızda bana ‘geri zekálı’ ve ‘sen benim babam değilsin’ dedi. Ve evden, geri gelmemek üzere gitti. Fakat bir ay içinde geri döndü. Bu arada Adıyaman’a gidip gelmeye başladı. Kendisine az da olsa hep harçlığını veriyor ve üzerine elbise, gömlek, çamaşır alıyordum. ‘Sana iş bulalım’ dediğimde ‘Ben Dörtyol’dan dışarı çıkmam. Dörtyol’da iş bulursan çalışırım’ dedi.
Her sabah 08.00 civarında Dörtyol’daki tarikat dergáhına giriyor, gece 22.00’den sonra eve geliyordu. 300 YTL aylıkla bir işe girdi. Daha sonra bu işi, ‘dergáhı ihmal ettiği’ için bıraktı. Ben de bu arada kalp krizi geçirerek by-pass oldum. 15 gün sonra Ankara’da dinlendiğim eve ziyarete geldi, ondan sonra hiçbir zaman halimi hatırımı sormadı.
Son Ramazan ve Kurban bayramlarında elimi öpmedi. Annesine ‘Babamı gördüğüm zaman şeytan görmüş gibi oluyorum’ demiş. Annesi ‘Oğlum, baban sana bir şey mi yaptı?’ diye sorduğunda ‘Hayır hiçbir şey yapmadı’ demiş. Oğluma hiçbir zaman kötü bir davranışta bulunmadım, sigara ve içki de içmem.
Bir gün annesine aynı tarikatta, falan yerde bir kız var onu bana isteyin, diyor. Ben, anne ve ablaları bu işe razı olmadığımızdan kızı istemedik. Fakat tarikat üyelerinden dört erkek, iki kadın, kızın evine gidip oğluma istiyorlar. Kızın, anne-babası da bize sormadan vermişler. Kızı isteyen tarikat üyeleri S.T., G.A., İ.A. ve hanımları; kızın babası da B.K. Bunlardan bir kısmı kamu görevlisiymiş...
Bir telefon görüşmesi sırasında oğlum bana ‘Senin ayaklarını kırarım’ dedi. Kızı istemeden önce de evi terk etti. Yaklaşık 2.5 ay oldu. Kızı isteyenlere sorduğumuzda ‘Siz razı olmadığınız için biz gittik, istedik’ dediler. Ben oğlumu hangi koşullarda büyüttüm, okuttum ama tarikat bir şekilde elimden alıp aklını çeldi.
Oğlum şu an da tarikat üyelerinin yanında 300 YTL’ye çalışıyor, sigortası da yok. Bunu, başka anne-babaların oğullarını da tarikat ellerinden almasın, bir ibret alınsın diye yazdım.’
Hangi OGS
OTOYOL ve köprülerden rahat geçiş için tüketicinin tercih ettiği OGS’ye kredi yüklemek, bankalarda yaşanan kuyruklar nedeniyle eziyete dönüşmüştür. OGS yükleme yetkisinin Ziraat ve Vakıflar Bankası’na verilmesi bu bankaların çalışma anlayışları ve sistemleri nedeniyle uzun kuyruklar oluşmaktadır. Üstelik iki banka, birbirlerinin sattıkları cihazlara kredi yüklemesi yapamamaktadırlar. Dolayısıyla tüketiciyi otoyol ve köprü trafiğinden kurtaran OGS, bu kez banka kuyruğuna sokmaktadır. Kredi yüklemek için yetkili kuruluş sayısı arttırılmalı, PTT ve banka ATM’lerinden yaralanılmalıdır.
Özbek TOPUZ
Tüketiciler Birliği Pendik Şube Başkanı
HÖH: 72 bin oy bekliyoruz
AHMET Doğan’ın liderliğindeki Hak ve Özgürlük Hareketi’nin Başkan Yardımcısı Kasım Dal, Bulgaristan’da cumartesi günü yapılacak seçimler için şöyle konuşuyor:
‘Türkiye’den oyların çoğunluğunun her zaman olduğu gibi HÖH’e geleceğini ümit ediyoruz. 2001’deki seçimlerde Türkiye’de kurulmuş olan 42 sandıktan 36 bin oy almıştık. Bu kez iki misli oy bekliyoruz. Türkiye’de Bal-Göç ile Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği’ne bağlı 23 dernek üyelerinin bir bildiriyle partimizi desteklediklerini biliyoruz. Gücümüzü koruyacağız.’
Türkiye’de 76 sandık yetmez
TÜRK kökenli Bulgar vatandaşların oy kullanacağı yerlerde incelemeler yapan Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin (HÖH) Türkiye temsilcisi Enver Hatipoğlu, Bulgaristan makamlarının 74 sandık sayısının yeterli olmaması nedeniyle bu sayıyı 76’ya çıkardığını bildiriyor.
‘Ama bu da yetmez’ diyor.
Hatipoğlu’nun verdiği bilgiye göre, sandıklar yaklaşık her 1000 seçmene bir sandık hesabıyla kurulmuş. Kurulan sandıkların kentlere göre dağılımı şöyle:
Antalya, Ankara, Eskişehir 1’er, İzmir 9, Bursa 18, Kocaeli 5, Yalova 3, Edirne ve Kırklareli 2’şer, Çorlu 8, Lüleburgaz ve Çerkezköy 2’şer, Tekirdağ 1, İstanbul 21 (Avcılar, Güneşli, GOP, Kartal).
HÖH’e göre, bu sandıklarda 45-50 bin kişinin oy kullanması bekleniyor. Seçim cumartesi günü olmasına karşın Türkiye’den 5-6 bin seçmenin de Bulgaristan’da oy kullanabileceği hesap ediliyor.
Türkiye’de bu kadar ‘çok’ sandığın kurulması, Türkiye’deki 4 bine yakın göçmenin Bulgaristan temsilciliklerine verdiği dilekçeler sayesinde oldu. Buna rağmen oy verme işlemi sırasında sandık başlarında sıkıntı yaşanması bekleniyor. Türkiye’deki sandık sayısının aslında bir misli artırılması gerekiyor. Örneğin, Fransa’da 20’şer imzalı 56 dilekçeye karşılık 3 sandık kurulma kararı dikkat çekerken, genelde bir sandığa 200 seçmen düşmesi temel alındığında Türkiye’de bu kadar seçmene karşılık sandık sayısı oranı düşük kalıyor.
Bu arada Bulgaristan’ın 117 ülkede sandık kurduğu resmi kayıtlarında yer alırken; bazı kaynaklar ülke sayısını 74 ile 79 arasında gösteriyor.
Ağaçları katlediyorlar
KARABURUN’a (İzmir) bağlı Karareis’te kurulu Yunus Konut Yapı Kooperatifi’nin genel kurulunda ‘Site yönetim planının 9. maddesine aykırı olarak dikilen ve diğer komşuların görüşünü engelleyen ağaç ve bitkiler konusunun görüşülüp karara bağlanması’ maddesi var. Tam bir katliam değil midir bu? Aynı yönetimin denetim görevlisi de, kendisine emanet edilen ortak alandan tam 10 adet 10 yıllık ağacı 2004 yılında kesmiş; sonra da ‘Evet kestim; çünkü dökülen yapraklarıyla benim meyve ağaçlarıma zarar veriyorlar’ demiştir. Lütfen bu ağaç katliamına engel olunuz. Bir ağaç kendi ağırlığının 10 katı oksijen, 100 katı su buharı yayarak insanlığa hizmet etmektedir.
Ümit BORA-Çevre gözlemcisi
GÜNÜN SÖZÜ
‘Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey kalpleri birbirine bağlamaz.’
(Rousseau)
Biliyor musunuz
9 TEMMUZ’da yapılacak ilçe kongresi öncesinde CHP Küçükçekmece İlçe Başkanı İbrahim Semint’in dün il yönetimi tarafından görevden alındığını; Semint’in, ‘İl Başkanı Şinasi Öktem’in ‘suyuna gitmediğim’ ve boyun eğmedim için görevden alındım’ dediğini...
EMİNÖNÜ Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Şaban Kızıldağ’ın (28 Şubat sonrası Sakarya Üniversitesi’nden uzaklaştırıldı) AKP hakkında hazırladığı ‘Nereden Çıktı Bu AKP- AKP’nin Siyasal Kimliği’ adlı anketten dolayı görevinden alındığını, bu yoldaki talimatın Başbakan ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından verildiğinin ileri sürüldüğünü...
2 TEMMUZ 1993’te 37 kişinin yakıldığı Madımak Oteli’nin müze yapılması için Türkiye ve Avrupa’dan farklı mesleklerden bin kişinin ‘Madımak müze olsun’ başlıklı imza kampanyası başlattığını... Toplanan imzaların 1 Temmuz’da Ankara’da yapılacak basın toplantısından sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a sunulacağını... (Bilgi: hasan.kaya@ggs.ch veya ikitemmuz@ggs.ch)
Yazının Devamını Oku 22 Haziran 2005
<B>BULGARİSTAN’</B>da cumartesi günü genel seçimler yapılıyor. Bulgaristan’da ve yurt dışında 3 ve 4 milyon arasında seçmenin sandık başına gitmesi bekleniyor 240 parlamenterin belirleneceği seçimlere 22 parti (5’i ittifak yaptı) katılıyor. Seçimlere, Türk uyruklu seçmenlerin yine damgasını vurması bekleniyor. 1989’dan sonra 900 bin civarında Türk’ün İçişleri Bakanlığı’ndan ‘kimlik’ aldığı düşünülürse, Türkiye’deki seçmen sayısının en az 300 bin civarında olabileceği hesaplanıyor. Bunlardan 60-70 binin oy kullanması bekleniyor. Bulgaristan’da ise 800 ile 1 milyon arasında Türk bulunuyor; bunların 200 bininin oyunun sandığa yansıyabileceği tahmin ediliyor. Seçimin pazar değil de cumartesi gününe alınması, Türkiye’deki seçmenler için ayrı bir şikayet konusu sayısı oluyor.
Parlamentoda güçlerini gösterebilmesi için Türkleri sandık başına çekmek için başta Ahmet Doğan’ın önderliğindeki HÖH ile diğer Türk partilerinin katıldığı ‘Güller Koalisyonu’nun adayları, özellikle İstanbul, Bursa ve Trakya bölgesinde yoğun bir propaganda yürütüyorlar.
Bulgaristan, Türkiye’deki ‘vatandaşları’ için 76 sandık kurma kararı aldı. Bu sandıkların sadece 56’sı Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nca Marmara ve Ege; Edirne Başkonsolosluğu da Trakya bölgelerinde kurulacak. Yani Antalya’dan, Kocaeli’ne, Gebze’den İzmir’e kadar bütün bölgelerde göçmenlere ‘oy’ hizmeti sunulmuş oluyor. Ancak her sandığa 1000 seçmen hesabı yapılması göçmen derneklerince şikayet konusu olurken, ‘Daha fazla sandık konulabilirdi’ deniliyor.
AB ile ‘serbest dolaşım’ hakkının elde edilmesi üzerine Bulgaristan onbinlerce Bulgar vatandaşı dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor. Şikago’da 180, Avustralya’da 40 bine yakın nüfus bulunuyor. İlgili yasaya göre, en az 20 imzalı dilekçe veren Bulgar vatandaşlarının oturdukları kentlerde sandık kurulması gerekiyor. Bu durumda 117 ülkede sandık kurulmuş oluyor. Buna göre, dış ülkelerden 900 bin oy bekleniyor. Bu kendi dalında bir rekor...
Türklerin oyları ikiye bölünecek
JİVKOV döneminde Türklerin adlarının değiştirilmesine karşı direnen ‘Viyana 89’a Destek Cemiyeti’nin kurucusu ve başkanı Avni Veli, Bulgaristan pasaportu ile Türkiye’de yaşıyor. Eğitimci, Balkan tarihini, Bulgaristan’ı çok iyi biliyor.
İsimlerinin Bulgarcaya çevrilmesi üzerine tepki gösteren Türklerin başına geçerek eylemleri bizzat yönettiği bilinen Veli, 1989’da Jivkov’un yıkılmasına yolaçan bir ‘halk önderi’ olarak tanınıyor.
Avni Veli, seçimler için şu değerlendirmeyi yapıyor:
‘25 Haziran seçimi bir anlamda da Ahmet Doğan’a dönük bir uyarı olacaktır. Doğan, 16 yıldır
verdiği sözlerden hiçbirini tutmamış; partisi Hak ve Özgürlük Hareketi’ni, ‘Hak ve Özgürlüklerden Kaçma Hareketi’ haline dönüştürmüştür. Çevresine topladığı eski komünistlere özenen yöneticilerle halkın sorununu çözme yerine psikolojik ve maddi baskı uygulama yoluna gitmişlerdir. Şu anda Bulgaristan’da yaşayan Türkler, hiddetini içine gömmüştür; oylarıyla da bugünden ne olacağı belli olmayan bir bomba gibidir.
Türkiye’de oy kullanacak soydaşlarımız..
- Türk seçmenini tanımak biraz zordur. Ancak her iki taraftaki seçmenler tamamen ikiye bölünmüşlerdir. Türkiye’deki seçmenler özgürce hür iradelerini ifade edebilirler. Ama Bulgaristan’dakiler için öyle değil. Gerçekleri görenler HÖH’e karşı gözüküyorlar ama yoğun bir baskı altında olduklarını da bilinmesi gerekiyor.
Ne gibi...
- Bulgaristan’ı iyi tanımak gerekiyor. Şu anda Jivkov’suz bir Stalinizm uygulanıyor. Türk bölgelerindeki baskı ve zulüm karşısında hiç kimse kendi fikrini açıkca ifade edememektedir.
Siz niye katılmıyorsunuz?
- Gelecek AB’ye girmiş Bulgaristan’ın seçimlerine hazırlanacağız artık.
Partilerin güç dengesi
GÖÇMEN derneklerinden ve adaylardan aldığımız bilgiye göre partilerin konumları şöyle:
II. Simeon Ulusal Hareketi (NDSV) Bulgaristan’ın sürgündeki kralı sayılan Simeon Saksoburgotski’in kurduğu parti 2001’deki gücünde değil. Başbakan olarak ‘ortalama maaşın 500 Leva (yaklaşık 1 leva=1$) olacağı’ vaadini gerçekleştiremedi. İkinci parti durumuna düşmesi bekleniyor.
Peter Pırvanov’un Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi üzerine Bulgaristan Sosyalist Parti’nin (BSP) başına getirilen genç lider Stanişev ‘değişimin yeni yüzü’ sayılıyor. Eski komünistlerin ‘çocukları’nın devamı sayılan BSP’nin seç imlerden birinci parti olarak çıkmasına kesin gözle bakılıyor.
Bir önceki dönemin Başbakanı olan ve ‘Türkçe’ye izin veren İvan Kostov’un partisi ‘Güçlü Bulgaristan için Demokratlar’ (DSB), ortanın sağında bir politika güdüyor. ‘Alman yanlıları’nın ağırlığı dikkat çekiyor. Kadrolarında, ‘eski komünist’lerden hiç bir üye yok.
TÜRKLERİN PARTİLERİ
Aleksandr Tomov’un ‘Sosyal Demokrat Parti’si (SDP) önderliğinde oluşturulan ‘Gül Koalisyonu’ adıyla seçime giriyor. Koalisyonun diğer ortakları; Güner Tahir’in ‘Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi’ (UHÖH); Prof. Krıstyo Petkov’un Emek Grubu (Grup TRUD) ve Osman Oktay’ın da ‘Balkan Demokratik Kanat’ (DDK) partileri... (Güner Tahir’in garip bir şekilde yediği yemekten fare zehiri ile zehirlenmesi etrafında değişik yorumlar var.) Bazı internet sitelerinde, Türk bölgelerinde Türk isimlerin ağırlıklı olması dikkati çektiğinden ‘Gül Koalisyonu’nun, %4’lük barajı aşabileceği yorumlarının aksine, HÖH çevreleri bu koalisyonun baraj altında kalacağını anketlere dayanarak ileri sürülüyor.
Ahmet Doğan’ın liderliğindeki ‘Hak ve Özgürler Hareketi’(HÖH) seçime tek başına katılıyor. HÖH, 2001 seçimlerinde %6.3 oy alarak parlamentoya 22 milletvekili (Osman Oktay daha sonra istifa etti) çıkarmıştı. Ağırlıklı olarak Türk seçmenlerin oyunu sağlayan HÖH’ün bu kez aynı oyunu sağlamasının zor olduğu yorumları yapılıyor. Doğan’a yöneltilen eleştirilerin başında, Türk bölgelerine yatırım yapmaması ve AB fonlarından ekonomik yardım götürmemesi konuları geliyor. Buna karşın, Türklerin güçünün bir partide toplanması için oyların dağılmaması gerektiği görüşü ağırlık kazanıyor. AKP iktidarının da HÖH’e daha yakın durduğu biliniyor. Ahmet Doğan’ın Türk oylarını ağırlıklı olarak toplayıp en az 24 milletvekili çıkarırsa, bu kez Sosyalist Parti ile koalisyon yapabileceği Bulgar gazetelerinde yeralıyor.
İleri Bulgaristan Hareketi’nin (NB) liderliğini Jivkov’un damadı İvan Slavko yürütüyor. Balkan Türkleri Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanlığı’ndan düşürülen Seyhan Türkkan’ın (yerine eski ANAP milletvekili Rıfkı Atasever getirildi) bu partiden aday olması, göçmen derneklerinin tepkisini çekiyor.
Bulgar işadamlarının Serbest Ticaret Federasyonu adı altında yeni kurduğu partiyi, Türkiye’de ‘ampullü ve 5 oklu’ bir parti kurmak isteyen ancak seçimlere katılmasına izin verilmeyen Bedri Şefik’in İstanbul’daki afişleri ile desteklemesi ilginç bir gelişme sayılıyor.
Bulgaristan’da seçim barajı %4... En az 5 partinin barajı aşacağı anlaşılıyor. En önemli soru, parlamentoya kaç Türk girecek? Her iki partiden 30 üye sayısı yakalanibilirse,
Bulgaristan’ın 2007’den sonra AB parlamentosunda 3-4 Türk üye bulunabilecek.
Yazının Devamını Oku