Kondakçı diyor ki:
Senet makbuzu bir malın tapusunu almak anlamına gelmektedir. Siz bu tapuyu alıyorsunuz, karşılığında avans veriyorsunuz, işte 'rehin' budur.
2006 mahsulünü Fiskobirlik üreticiden 5 YTL'ye para vermeden almıştır ve malı alırken paranızı ödeyemezsek malınızı geriye teslim ederiz, demişlerdir.
TMO'nun rehin aldığı mal bu maldır. Üretici malını Fiskobirlik'ten geri almak isterse TMO ne yapacaktır? Fiskobirlik 2006 ürünü için 5 YTL'lik fiyatı ihlal ettiğinde bedelini 2007 ocak, mayıs ve temmuz aylarında ödeyeceğini ilan etmiştir. Yani 2006 mahsulü için üreticiye bir kuruş ödememiştir. TMO yetkilileri bunu bilerek 2006 fındığını emanete (rehin) alıp Fiskobirlik'e vermişlerse yanlış yapmışlardır.Senet makbuzu bir malın tapusunu almak anlamına gelmektedir. Siz bu tapuyu alıyorsunuz, karşılığında avans veriyorsunuz, işte 'rehin' budur.
2006 mahsulünü Fiskobirlik üreticiden 5 YTL'ye para vermeden almıştır ve malı alırken paranızı ödeyemezsek malınızı geriye teslim ederiz, demişlerdir.
Bilmiyorlarsa bu gerçeği çok daha büyük yanlışın içindedirler.
2005 mahsulüyle ilgili bankalardan kredi almasına yardımcı olacaklarını ifade etmişlerdir ve alınacak kredinin doğrudan üreticinin hesabına aktarılacağını söylemişlerdir.
Bu e-postalarda ilginç bilgiler ve iddialar yeralıyor.
Bunların bazılarının ciddi ve inandırıcı boyutlarda olduğu anlaşılıyor.
Bakan Kürşad Tüzmen'den Müsteşar Vekil Mehmet Şahin'e, Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirdağ'dan Sahra Kimya'ya kadar bir çok isim geçiyor. Gebze Gümrüğü'nden, yasadışı 13 beyanname ile binlerce ton benzinin 'white sprite' adı ithal edilmesi, rüşvet iddiası içeren mektuplar, Gümrük Müsteşarlığı içinde eski ve yeni bürokratların birbirlerini karşılıklı suçlamalara konu olan raporlara dayılı iddialar ve bürokraside görülmeyen tehditler belki de son yılların en çarpıcı olayı...
Daha bu kadar mı?
İhbarları okuyunca hakkında iddiada bulunulan veya soruşturmayı yapan, ya da ismi karıştırılan bürokratlar geçiyor: Remzi Akçin, Ahmet Yüksektepe, Şükrü Keleş, Nihat Karadeniz, Mehmet Eryılmaz, Adnan Uzer ve Cemil Emre.
"Bu durumda gümrük çalışanları nasıl görev yapacak? Bu olaydan sonra memurların güvencesi olmadan kaçakçılığı önlemeye çalışacaklar mı?" diye sorulan yazılarda ilginç bir öneri de var:
"Başbakanlık genelgesi ile Kürşad Tüzmen'e bağlanan gümrüklerin yine bir genelge ile başka bir Devlet Bakanlığı'na bağlanması zor mu? Bakan Tüzmen, tüm taşradaki başmüdürler ile merkezdeki amirlerin istifa mektuplarını aldıktan sonra göreve başlatıyor, sizce sebebi nedir?"
TMO'dan 'emanet fındık' açıklaması: Üreticiye alacağı 20 günde ödenecek
Okunması gereken ciddi bir bilimsel çalışma. Bu kitapta üzerinde düşünülmesi gereken bazı önemli tespitler var. Bazıları da tartışma yaratacak konular.
Önder "Benim tek amacım, yıllardır istismar edilen ve ülkemin ulusal bütünlüğüne karşı suni bir gerekçe olarak kullanılan Türkiye'nin etnik yapısıyla ilgili gerçekleri kamuoyuna duyurmak, en azından konunun bilimsel bir temelde tartışılıp değerlendirilmesini sağlamaktır" diyor.
- Etnik kimlik kültürel bir olgudur. Bu nedenle de kültür değişimine bağlı olarak değişebilirdir. Etnik kimlik tanımında bilimsel olarak tek geçerli ölçüt kişinin kendine bakışı, duyumsaması, kabulüdür. Kimlik olarak kişi kendini 'ne, kim' olarak görüyorsa odur. KÜRT NÜFUS NE KADAR- Türkiye'de etnik yapıyı etkileyecek oranda 'anlamlı' nüfusa sahip tek grup, yaklaşık %7 oranı ile Kürtlerdir. Bu oranla, bugün Türkiye'deki nüfus yaklaşık 5 milyondur.
- Kürtler dışında nüfusları 'yüzde' ile ifade edilebilen sadece iki grup mevcuttur. Bunlar; %1'erlik oranla Araplar ve Zaza'lardır. Tüm diğerlerinin nüfusları %1'in çok altındadır. (Çerkezler %0.34, Lazlar %0.27, tüm diğerleri 0.41)- Türkiye'deki toplam etnik nüfus yaklaşık %10'dur. Türkiye'de halkın %90 gibi, tamamına yakın çoğunluğu kendisini Türk hissetmekte, Türk olarak tanımlamaktadır.
TÜRKİYE MOZAİK DEĞİLDİR- Bilimsel ölçüt ve uluslararası kabulle, bir ülkenin etnik yapısının 'mozaik' olarak tanımlanabilmesi için o ülkedeki etnik nüfusun, ülke nüfusunun %35'ini oluşturması şarttır. Bu şart karşısında toplam etnik nüfusu %10'u aşmayan Türkiye'yi, etnik bir mozaik olarak tanımlamak hiçbir şekilde mümkün değildir.
- Etnik mozaiklik, Türkiye'yi Sevr ile bölemeyen Batı'nın bu ülkeyi içten bölebilmek için bugünkü bölücü taleplerine meşru bir dayanak, gerekçe sağlamak üzere yıllarca ustaca empoze ettiği mesnetsiz ve maksatlı bir yakıştırmadır.
- Anadolu Aleviliği bütünüyle bir Türkmen olgusudur ve Aleviler, çoğunluğu Oğuz olmak üzere Horosan, Harzem Türkleri'dir.
- Zazalar, Kürt değildir. Kürtlük etnik bir kimliktir ve Kürtçe bir dildir.
Ancak Kürtler bir Orta Asya kavmidir. 'Asli' kimlik olarak Türk’türler. Bu çok sayıda yerli ve yabancı bilim adamınca belgelerle ortaya konmuş bir gerçektir. (Örneğin, Yenisey Elegeş yazıtı, 830'lı yıllar Bizans arşivi, Prof. Rosanyi, Gyula Nemet, Kont Zicy, F. Erechak'ın araştırmaları ve diğerleri...)
BİLİMSEL TEMELDE TARTIŞILSINAli Tayyar Önder, bu tespit ve değerlendirmelerini çok sayıda bilimsel veri ve belgeye dayandırmış, kaynak göstermiş. Kendisine bazı bilgilerin tartışma konusu olduğunu sorduğumuzda "Bugüne kadar ne kitabın içeriğine, ne de kitaptaki veri ve belgelere herhangi bir tekzip ya da itiraz gelmemiştir" diyor. Robert Kolej mezunu olan ve Gaziantep Üniversitesi'nde dil bölümü (İngilizce) başkanlığı yapan ve bu arada çeşitli bakanlıklarda çalışan Önder, konu üzerinde 1967'den beri çalışma yaptığı kitabının bugüne kadar 11 baskı yaptığını söylüyor. (Fark Yayıncılık 0312-435 99 05)- Etnik kimlik kültürel bir olgudur. Bu nedenle de kültür değişimine bağlı olarak değişebilirdir. Etnik kimlik tanımında bilimsel olarak tek geçerli ölçüt kişinin kendine bakışı, duyumsaması, kabulüdür. Kimlik olarak kişi kendini 'ne, kim' olarak görüyorsa odur. KÜRT NÜFUS NE KADAR- Türkiye'de etnik yapıyı etkileyecek oranda 'anlamlı' nüfusa sahip tek grup, yaklaşık %7 oranı ile Kürtlerdir. Bu oranla, bugün Türkiye'deki nüfus yaklaşık 5 milyondur.
KÜRT NÜFUS NE KADAR
3 milyon kişinin gözü üzerinde bulunan Fiskobirlik, bugün çaresizlik içinde, üreticiden aldığı fındığı TMO'yo rehin etmek zorunda kalarak ondan para alıyor. Ancak bu para üreticinin cebine girmiyor, birlik kendisi için gerekli harcamalarda bulunuyor.
Fındık piyasasını üretiminden ihracatına kadar yıllardır izleyen eski Fındık İhracatçıları Başkanı Lokman Kondakçı, "Uyarıyorum, fındıkta geçmişteki banker skandalının bir benzeri yaşanacaktır. Üretici emeğinin karşılığını nasıl alacaktır?" diye soruyor.
Fındıkta sıkıntılar giderek büyüyor.
Geçen yıl fındığın satış fiyatı yaklaşık 7 YTL'ye kadar çıkmıştı. Bu yıl ise 2.8 YTL civarında; yani geçen yılın yarısından bile düşük.
Hükümet, Fiskobirlik'e kızıyor; üretici de hükümete tepki gösteriyordu.
Nitekim ünlü Ordu mitingi bunun bir sonucuydu.
Tepkiler karşısında hükümet, TMO'yu devreye sokuyor, ayrıca 12 Eylül'de Fiskobirlik yönetimi değiştiriliyordu.
Bu yılki üretimin yüzde 40'ı üreticinin elinden çıkmış durumda; ama üretici cebinde para göremiyor. Sıkıntılar giderek büyüyor, kızgınlar büyüyor.YAZ TAHTAYA