Paylaş
2009 yerel seçimlerinden sonra Cumhuriyet tarihinde ilk kez olan bir seçim hilesini yargıya taşıyan Beylikdüzü Belediye Başkan adayı Dr. Vecdet Öz ve arkadaşları, bu konuya kafa yordular. Dostlarıyla irtibat kurdular. Zaten onlar böyle bir ‘davet’ bekliyorlardı. Durumdan vazife çıkardılar ve iki hafta önce İstanbul’da ‘katılıma’ imza attılar.
Yaptıkları çalışma ile 99 Prof., 9 Doç. ve 7 Yrd. Doç. olmak üzere toplam 115 öğretim üyesi, 22 uzman Dr. ve 257 çeşitli mesleklere mensup tamamı 394 kişi CHP’ye üye oldular!
Akadlar MKM’deki katılım töreni beş yıldızlı ancak CHP örgütünün yaptığı organizasyon ise üç yıldızlı idi.
Kayıt töreninde uzun kuyruklar oluşurken manzara görülmeye değerdi. Ne yazık ki, bu yoğun öğretim üyesi izdihamına cevap verecek üyelik kayıt çalışması ‘zayıftı’. Olayı görüntüleyecek tek bir kamera dahi yoktu. Nitekim coşkulu katılım basına yeterince duyurulmadı.
Dev katılım töreni, siyaset tarihinde pek alışılmış bir şey değildi. Tıp adamlarının kıymeti örgüt tarafından tam algılanmadı.
Tüm baskılara rağmen üniversitelerinden kalkıp gelen çoğu tıp doktoru olan bu hocaların her gün yüzlerce hasta ve öğrenciyle temas ettiği düşünülürse siyaseten etkileyecekleri insan kitlesinin ne denli büyük olabileceğini göz ardı edilmeyebilirdi.
Bu aydın insanları topluca ikna edilmesi ve CHP’ye katılması bir arayışın, ülkenin geleceğine destek vermek istemelerinin bir sonucu sayılır.
Kurultay ve milletvekilliği seçimi öncesinde, bu gibi bir katılıma gösterilen özensizlik, tribünden sahaya inmek isteyenlere karşı bir ‘cephe’ oluşturmak anlamını ortaya koymuyor mu?
Açıkçası olayın arkasında sen-ben kavgası vardır; bu aydın adamlar iş-güçlerini bırakıp geldiğinde bunlardan bazıları milletvekili adayı gösterilirse bize ‘pazar’ kalmayabilir kaygısıdır. Bencilliktir, ülke severlik değildir.
Kılıçdaroğlu, CHP’yi hürmetten düşüren, kendi insanını tüketen bu anlayışla mücadele etmek zorundadır.
Böyle bir katılım AKP’de olsaydı, nasıl bir görkemli tören yapılırdı, hiç düşündünüz mü?
GÜNÜN SÖZÜ
“(Beyaz TV’de Şamil Tayyar ile yaptığı canlı yayında Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve Av. Yakup Erikel’le konuşmasından sonra) Kayseri işinde bu konuşmalardan kafam iyice karıştı.”
(Fikri Sağlar)
CHP, Kürtleri önce batıdan kazanmalı
CHP Güneydoğu’da yeni bir güç olabilir mi?
CHP’nin Kılıçdaroğlu listesinden PM’ye seçilen ve 2 ay öncesine kadar çalışan Kürt Komisyonu üyesi olan Mehmet Faraç Kürt sorununa değişik bir bakış açısı getirdi.
Yukardaki soruya “CHP’nin Güneydoğu’da yeni bir güç olması kaçınılmazdır” diyor.
Faraç “Kürtsüz iktidar olur mu?” dedikten sonra CHP’nin kendi kırmızı çizgileri içinde soruna müdahale ederek başarıya ulaşabileceğini söylüyor ve şu öneriyi getiriyor:
“Feodal ilişkiler Doğu-Batı ekseninde bağını koparamayacağına göre, CHP, Kürtleri kazanma hareketini doğudan değil batıdan başlatmayı denemelidir.
Büyük kentlere entegre olmuş Kürtler, CHP’yi daha kolay anlayacak ve sorunun çözümünde arabulucu olacaktır.
Amaç şiddeti dışlayıp Kürtleri kazanmaksa, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, çözüme kanayan bir bölgeden değil, o coğrafyanın batıdaki tedirgin kollarıyla ulaşmalıdır! Yani etnik bölücülükle dinsel gericiliği reddeden batıdaki milyonlarca Kürt kökenli yurttaşın CHP’yi anlayabilmesi sağlanmalıdır. CHP bunu nasıl mı yapar; ‘aradakiler’e el uzatarak.”
Kurultay’da bu konu tartışılmalıdır.
Kulisler
DİyarbakIr Barosu eski Başkanı Sezgin Tanrıkulu’yu CHP’ye kimin davet ettiği tartışma konusu oldu. Barış Yarkadaş, gerçekgündem.com’da “Sezgin Tanrıkulu’nu CHP’ye ilk davet eden Kılıçdaroğlu değil, Baykal’dır. Baykal, 2009’de Tanrıkulu’na ‘Diyarbakır İl Başkanımız ol’ demiştir. Baykal’ın CHP’ye davet ettiği Tanrıkulu dün PKK’lı değildi de bugün mü oldu?” diye yazdı. CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ise “Baykal döneminde Tanrıkulu’na herhangi bir teklifte bulunulmadı” dedi.
- CHP Antalya İl Başkanı Özer Ülken, örgüt olarak Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini ve Baykal’ın kendilerine çarşaf liste konusunda bir öneride bulunmadığını söyledi.
- Sultanahmet Camisi eski imamı, Sultanbeyli Belediye Başkan adayı Osman Nuri Bedir, Atatürk’ün partisine hizmet için giriyorum, demişti. Sonra Sultanbeyli Belediye Başkan adayı yapıldı, daha sonra unutuldu gitti. Kılıçdaroğlu’nun seçildiği kurultayda, DYP-DSP kökenli ilahiyatçı İhsan Özkes seçildi. Onu da unuttular. Şimdi de, 2002’de AKP’den adaylığa soyunan ancak babası bir Nakşi şeyhi olduğu için aday gösterilmekten korkulan, bir ara Mehmet Ağar’ın danışmanlığını yapan Elazığ Üniversitesi İhahiyat Fakültesi’nden Doç. Muhammet Çakmak’ın PM’ye alınacağı söyleniyor. CHP neden böyledir; adamlarını hemen harcar... Acaba İstanbul’daki belediye başkan adayları Kurultay’a çağırıldı mı? Kamuoyunda böyle bir izlenim olduğunu bilmeleri gerek.
- ‘1000 Karanfilli Kadın Platformu’ kurultaya ‘İş, ekmek ve özgürlük’ için iktidar yürüyüşünün başlangıcı sloganı ile katılacağını açıkladı.
* ADALET kamusal ve kişisel vicdandır. Her türlü müdahale adalete davetiye çıkarmaktır.
Nurettin KAPTAN
İlahi tesadüf
BALYOZ davası başladı... Yeminli ordu karşıtlarının tribün amigoları gibi tezahüratta bulunarak davaya adeta müdahil olmaya çalışması yargılamanın kalitesini de etkileme riski taşıyor, artık sanıklar adaletin kantarında tartılacaklar, kantarın topuzu neyi gösterecek dava sonunda anlaşılacak.
Silivri yargılamaları sürerken, yenileri başlarken, emeklisi, muvazzafı komutanlar Türk yargısı önünde sigaya çekilirken, BDP Genel Başkanı ”Kanuni düzenlemeleri beklemiyoruz, kendi anladığımız hukuku uygulayacağız” beyanı ile fiili özerklik hamlesi başlattığını ilan ederek hukuk sistemine meydan okuması ilahi bir tesadüf olsa gerek!..
Paylaş