Paylaş
İkincisi, bu olayın Rusların Türkmenleri vurduğu günlerde ve Türkmen bölgesinde cereyan etmesi.
Birinci eksen, ikincinin bir sonucu.
Bir diğer deyişle: Rusya doğrudan Türkiye’yi hedef almadı ve bu mesele Türkiye ve Rusya arasında değil.
Türkiye’yi işin içine sokan, Türkmen bölgesinin hemen sınırlarımızın ötesinde oluşu.
PUTİN İKİ HEDEFİN PEŞİNDE
Gelelim ikinci boyutuna: Rusya neden son günlerde Türkmenleri vurmaya yoğunlaştı?
Buradaki mesele de Türkmenlerin çok ötesinde.
Rusya’nın iki ana hedefi var. Birincisi, Suriye’deki çıkarlarını, yani iki üssünü korumak.
Bunlardan biri Tartus’taki deniz üssü.
Diğeri de Lazkiye’deki hava üssü.
İşte Türkmenlerin yaşadığı Bayır Bucak bölgesi de Lazkiye’nin tam üstünde.
Dahası Türkmen muhalifler evvelki hafta Lazkiye’ye 25 km kadar yaklaştılar.
Ellerinde hava gücüyle vurma imkanı da var. Rusya da bu tehdit karşısında hemen harekete geçti.
*
Rusya’nın ikinci hedefi ise Azez-Cerablus hattına yönelik.
Malum Türkiye ve ABD bu hatta ortak bir operasyon düzenleyeceklerini açıklamışlardı.
Hakeza geçtiğimiz hafta bu operasyon başladı.
İki ülke havadan vuruken, karadan da Türkmenler bu bölgedeki Harcele ve Delha köylerini aldılar.
Bu operasyon için ise büyük bir Türkmen gücü gerekiyor. Zira an itibariyle bu bölgede 2 binden fazla IŞİD elemanı var.
İşte Rusya da buraya konuşlandırılacak Türkmen gücünü zayıflatmak istiyor.
Çünkü bu hatta PYD’nin hakim olmasını istiyor.
Hem bir süredir yakınlaştığı PYD üzerinden bu bölgedeki nüfuzunu arttırmak için.
Hem de ABD’yi de bu operasyonda karadan PYD’nin desteğine muhtaç etmek için.
*
Böylelikle Rusya bu taşla bir kuş daha vurmayı planlıyor: ABD IŞİD’in ana üssü olan Rakka’ya düzenleyeceği harekatta PYD’nin asıl kara gücü olmasını planlıyordu.
Rusya PYD’yi Azez-Cerablus hattına kaydırarak, Rakka operasyonunu suya düşürmek istiyor.
Bunun sebebi de: Hem ABD’nin Suriye’de kendi başına hareket etmesini ve nüfuzunu arttırmasını istemiyor. Hem de zaten bu aşamada asıl derdi IŞİD’i vurmak değil.
Geçtiğimiz hafta konuştuğum (eski) Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu da Rusların Suriye’deki operasyonlarının sadece yüzde 5’ten azının IŞİD’i hedef aldığını söylemişti.
RUSYA’NIN STRATEJİK AMACI
Ve sıra geldi asıl büyük resme, yani işin stratejik okumasına.
Öncelikle, Rusya ABD’yi ve onun kurduğu uluslararası koalisyonu IŞİD’e karşı kendisiyle birlikte savaşmaya zorlamaya çalışıyor.
İkincisi, Rusya Suriye’yi kendi istediği gibi dizayn ederek Suriye üzerinden bölgedeki çıkarlarını ve nüfuzunu arttırmak istiyor.
Ve 21. yüzyıla bir “Ortadoğu gücü” olarak giriyor.
Bununla birlikte Rusya bir “Doğu Akdeniz gücü” olarak sahneye çıkıyor.
Geçtiğimiz yıllarda Kıbrıs, İsrail, Gazze ve Mısır açıklarında muazzam gaz rezervleri keşfedildi.
Moskova’nın hedefi bu bölgede en nüfuzlu güç haline gelmek.
TÜRKİYE-RUSYA KRİZİ Mİ?
Son olarak: Buradan Türkiye-Rusya krizi çıkar mı?
Herşeyden önce unutmayalım ki bu Rusların ikinci kez hava sahamızı ihlali.
İlki hatırlarsanız Ekim ayının başında meydana gelmişti.
Hemen akabinde de Dışişleri Bakanlığı Rusya'yı “kuvvetle” protesto etmişti.
Dün ulaştığım üst düzey askeri kaynaklar, o ihlalle ilgili Ekim başından beri Rus yetkililerle beş kez Ankara’da yüzyüze görüşmeler yapıldığını aktardılar.
Ancak kriz tırmandırılmadı.
*
Bu sefer de iki taraf bu krizi –diplomasi diliyle- “paranteze alabilir”.
Bir diğer deyişle, krizi daha da tırmandırmayabilir.
Bununla birlikte Türkiye arkasında ABD olmadan Rusya ile karşı karşıya gelmek istemez.
ABD ise Rusya’yla gerilimi tırmandırmak istemediğini bugüne kadar yeterince belli etti.
Ankara NATO’dan ve BM’den bir dayanışma beyanatı çıkarmalarını da isteyebilir (yazıyı yazdığım saatlerde henüz NATO toplanmamıştı).
Ancak ABD’nin güdümündeki bu kurumlar beyanatın ötesine geçmeyecektir.
Kaldı ki tüm taraflar şunu biliyor: Böyle bir kriz sadece ve ciddi şekilde IŞİD’e yarar.
*
Dün telefonla ulaştığım emekli Büyükelçi, Türk diplomasisinin duayeni Özdem Sanberk’in sözleriyle bitirelim: “Suriye krizi askeri bir çözümle çözülemez. Savaş mantığıyla hareket edilince, bu tür risklerle karşılaşılması kaçınılmaz.”
Tercümesi: Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. Ve savaş mantığı sürdükçe daha nice Perşembeler göreceğiz belli ki.
Paylaş