Paylaş
Bu sözü geçtiğimiz hafta İsrail’i ziyaret eden, AKP’nin ilk dönem Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış alıntılamış. Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e karşı tavrının sebeplerini, yine İsraillilere anlatırken. Hem de Ocak 2010’dan beri İsrail Parlamentosu’na giren ilk Türk olarak.
*
MALUM, İsrail’le ha normelleştik, ha normalleşeceğiz. Tel Aviv önce özür diledi. Sonra tazminat ödemeyi kabûl etti. Mesele ise Türkiye’nin koyduğu 3. koşul olan Gazze ablukasının kaldırılmasında düğümlenmişti.
Ancak anlaşılan o ki, bu da aşılmış durumda. Türkiye, inşasına 2011’de başladığı Gazze’deki Türk-Filistin Dostluk Hastanesi için inşaat malzemelerini Gazze’ye sokamıyordu. Evvelki hafta öğrendik ki, İsrail malzeme taşıyan tırlara giriş izni vermiş.
Zaten Ankara son zamanlarda buna razı olmuştu. Yani abluka tamamen kalkmasa da, Türkiye’nin kırabilmesi. Başbakan Erdoğan geçen ay Charlie Rose’a verdiği mülakatta bunu ifşa etmişti. İlk kez “ablukanın kaldırılması” yerine, “Filistin’e insani yardım gitmesi” şartını koşarak.
*
SİYASİ irade de iki tarafta kaya gibi sağlam. Bu hafta Mavi Marmara davasından çıkan 4 İsrailli üst düzey komutanın yakalanması kararına, iki taraf da yüz vermedi. Başbakan Erdoğan, “Bu ayrı bir konu, bizimki devlet bazında ayrı bir konu” diyerek, kararı siyasi süreçten ayırdı.
İsrail de keza aynı tavırda. Bu hukuki kararla ilgili tek ve en üst resmi açıklama Savunma Bakanı’ndan geldi. O da, bunun siyasi bir karar olduğunu söylemekle yetindi. Yaşar Yakış’a sorduğumda, o da İsrail tarafında çok güçlü bir istek olduğunu teyit etti.
Peki o zaman neden bir türlü normalleşemiyoruz?
*
BUNU Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen, İsrail’de Türkiye’yi en iyi bilen gazetecilerden Arad Nir’le konuşuyorum. Nir, Başbakan Erdoğan’la da defalarca görüşmüş. Geçen hafta Yakış’ın katıldığı Parlamento’daki kapalı toplantıda da varmış.
Nir’e göre, sorun tamamen kişisel: Başbakan Netanyahu’nun Başbakan Erdoğan’a güvenmemesi. Daha doğrusu tekrar İsrail’e sözel saldırıda bulunmasından çekinmesi.
*
PEKİ bu güven sorunu nasıl aşılacak? Nir, Türkiye’den gelecek bir jestin buna yeteceğini savunuyor.
Nasıl bir jest bu? Mavi Marmara davası kararının uygulanması için, Türkiye’nin İnterpol’e başvurması gerekiyor. Zira uluslararası hukuk böyle diyor. Nir’e göre, Ankara bu başvuruda bulunmayacağını açıklayabilir. Sınırdışı edilmiş olan İsrail’in eski Ankara Büyükelçisi Gabby Levy de, Ankara’nın muhtemelen bunu yapabileceğini söylemiş.
Ya da, hükümet İHH’nın (İnsani Yardım Vakfı) İsrail’e karşı açtığı davaları durdurabilir. Yani İHH üzerindeki kontrolünü arttırabilir. Ya da, Başbakan Erdoğan, Kudüs’ten geçerek Gazze’yi ziyaret edebilir. Ve Kudüs’te Netanyahu’yla buluşabilir.
*
NİR, iki taraftaki istek ve iradeyi ise tek bir şeye bağlıyor: Doğalgaz. İsrail’in Levant bölgesindeki gazının dünya pazarlarına açılmasının tek uygun yolu, Türkiye üzerinden transferi. Diğer seçeneklerin üzerinin çizildiğini vurguluyor.
Kaldı ki Nir, Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e karşı olumlu yöndeki tutum değişikliğini tamamen gaz potansiyelini görmesine bağlıyor. Hatta bu süreci en çok onun istediğine inanıyor. Ne var ki gazdan önce siyasi normalleşme gerekiyor.
*
EN başa dönecek olursak. Başbakan Erdoğan, aklıyla kalbini ikna etmiş görünüyor. Şimdi sıra Netanyahu’da. Ama sanki iknada biraz yardıma ihtiyacı var gibi.
Paylaş