Paylaş
Ülkenin en belirgin katmanlarından biri ise, din.
İki haftadır Arnavutluk’ta seçimleri takip ederken, bunu birebir deneyimliyorum.
*
Geçtiğimiz hafta, Hristiyan olan Başbakan Edi Rama bir mitingde konuşurken ezan okunmaya başladı. O da anında susup sahnenin kenarına oturdu. Bunun üzerine meydanda resmen alkış kıyamet koptu.
Cumartesi günü, bu alkışın Arnavutluk’ta dinler arası saygıdan kaynaklandığını anlatmaya çalıştım. Diğer Balkan ülkelerinin aksine, Arnavutluk’ta farklı dinler bugüne kadar birbiriyle hiç çatışmamış.
ENVER HOCA DİKTASI
Alkışın bir diğer sebebi ise: Arnavutların din özgürlüğüne duydukları açlık.
Arnavutluk 1944’ten 1992’ye kadar, 47 yıl boyunca Enver Hoca’nın komünist diktatörlüğüyle yönetildi. Ve bu, bugüne kadar görülen en şiddetli ve kanlı komünist rejimlerden biriydi.
“Hocaizm” diye de anılan dönemde Enver Hoca, Arnavutluk’ta yaşama ve kimliğe dair herşeyi yok etti. Komünizmi var olan tek kimlik hâline getirdi.
*
Bundan en çok nasibini alan ise din oldu. Hoca 1965'te yaptığı Anayasa değişikliğiyle, hem dini tamamen yasakladı. Hem de ateizmi resmi ve mecburi ideoloji ilân etti. Böylelikle Arnavutluk dünya tarihinin ilk “ateist devlet”i oldu.
Bununla da kalmadı. Dine dair herşeyi ortadan kaldırdı.
Tüm kilise ve camiileri yıktı. Dini liderleri ve ibadet edenleri ya ülkeden sürdü. Ya da infaz etti. Ailelerini de topluca cezalandırdı.
DİNSİZLİK ALIŞKANLIĞI
Komünist diktanın açtığı yara ise hâlâ açık. Arnavutlar bugün hâlâ din hakkında açıkça ve toplum içinde konuşmaktan korkuyorlar. Bu nedenle de yapılan nüfus sayımlarına güvenilmiyor. Zira pek çok kişi dini aidiyetini söylemekten çekiniyor.
Hakeza en son 2011’de yapılan resmi nüfus sayımında, dini aidiyetleri sorulduğunda cevap vermeyenlerin oranı yüzde 14.
Bununla birlikte dinle bağları hâlâ son derece zayıf. Yine aynı ankete göre, “hiçbir dine inanmıyorum” diyenlerin oranı yüzde 6. Ateist olduğunu söyleyenler ise yüzde 3 civarında.
*
Kaldı ki bir dine mensup olduğunu söyleyenlerin çoğunluğunun da, aslında o dini benimsemediği ve ibadet etmediği kanısı hâkim.
Tiran’da bulunan Arnavutluk Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı ve Tarih Profesörü Eduart Caka, 40 yaş üstündeki çoğu insanın hâlâ ateist olduğunu düşünüyor. Ve Müslümanlar arasında ibadet edenlerin oranının da yüzde 10-15’i geçmediği görüşünde.
DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI
Ancak buna rağmen Arnavut halkı, dini ifade özgürlüğünü herşeyden çok önemsiyor. 50 yıl boyunca din özgürlüğü tamamen elinden alındığı için, nispeten yeni kavuştuğu bu hakkına sahip çıkıyor. Bu nedenle de başbakanın ezana saygı göstermesini alkışlıyor.
*
Aslında tam da dine duydukları bu açlıktan dolayı, komünizm yıkıldıktan sonra halk önce dine dört elle sarılmış. Birden dini simgeler ve ibadet ön plana çıkmış.
Hatta o kadar ki, Eduard Caka birden bire dinsizlik baskısından kurtulan halkın diğer uca savrulduğunu anlatıyor. O yıllarda ülkede ilk kez radikal İslami hareketler ortaya çıkıyor.
Ancak bu “ilk heves”, çok kısa sürüyor. 3-4 yıl sonra, 50 yıl boyunca dinsiz yaşamaya alışmış olan halk tekrar bu alışkanlığına geri dönüyor.
*
İşte bu atmosferde doğal olarak din siyasette bir rol oynamıyor. Siyasetçiler dini, söylemlerinde hiç kullanmıyor.
Ancak yine de, Başbakan Rama’nın Tiran’da ilk kez büyük bir camii yapılması için geçtiğimiz ay izin vermesi, Müslümanlar arasında sempatisini arttırmış. Yerel seçimlerde belediyelerin yüzde 70’ini almasında, bunun da payı var gibi görünüyor.
Bir önceki yazımla ilgili not: Arnavutluk’ta devlet nezdinde din olarak kabûl edilen inançlar, Dinler Yüksek Komitesi’ne bağlı. Bu komitede Katoliklik, Ortodoksluk ve Protestanlık mezhepleri ve Bektaşilik birer din olarak temsil ediliyor. Dolayısıyla ülkede resmi olarak 5 din olduğu kabûl görüyor.
Paylaş