Paylaş
Peki “Türk Akımı” denilen bu yeni hat, bölgenin ve dünyanın enerji haritasını nasıl değiştirecek? Zira Güney Akım, Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşıyacaktı. Bu hat ise, aynı Rus gazını Ukrayna yerine Türkiye üzerinden taşıyacak.
*
ANLAMAK için, Amerikalı emekli büyükelçi Richard Morningstar’la görüştüm. Çarşamba günü Enerji Bakanı Taner Yıldız’la görüşmesinin hemen ardından. Sohbetimizin ilk bölümünü cumartesi günü aktarmıştım.
Morningstar, Başkan Obama’nın Avrasya Enerji Özel Temsilcisiydi. Daha önce de Başkan Bill Clinton’ın Hazar Havzası enerji diplomasisi konusunda özel danışmanı.
Şimdi ise Washington’da kendi kurduğu “Küresel Enerji Merkezi”ni yönetiyor. ABD’nin en köklü düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi’nin (Atlantic Council) çatısı altında.
Morningstar’la bugün de devam ediyoruz.
TANAP NE OLACAK?
TÜRK Akımı, hali hazırda işleyen, Azerilerin ortak olduğu Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı’nı (TANAP) olumsuz etkileyecek mi? “Bu bölgedeki diğer projeleri etkilemez” diyor Morningstar. Şah Deniz ve TANAP projelerinin başarıyla devam ettiğini, bu hatların zaten sözleşmeyle bağlanmış olduğunu söylüyor.
Ve ekliyor: “Kaldı ki Türkiye TANAP’ın arkasında duruyor.” Keza Bakan Yıldız da aynı gün bu taahhütte bulunmuştu.
Peki bu hat Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidebilecek Kuzey Irak, Doğu Akdeniz, Türkmen ve İran gazı gibi diğer kaynakların önüne set çeker mi? “Türkiye ve Rusya 1. boru hattından sonra daha fazla boru hattı yaparsa, yani Rusya’dan daha fazla gaz Türkiye’ye gelirse, işte o zaman diğer kaynakları etkileyebilir” diyor.
NÜKLEER SANTRALI NEDEN ABD YAPMIYOR?
PEKİ neden Türkiye’de nükleer santralı ABD yapmıyor, Rusya yapıyor? Ki 2010’da Rusya ile anlaşma imzalandığında, Morningstar, Obama yönetimindeydi. “Her şeyden önce bu ABD hükümetinin değil, Amerikan şirketlerinin teklifiydi. Ve santralı Rusya’nın yapması ABD’nin değil, Türkiye’nin kararıydı” diyor.
Peki ABD’nin buna tepkisi ne oldu? “Bu Türkiye’nin işi ve Türkiye egemen bir ülke. İstediğini yapar. Bugüne kadar ilişkilerimizde iniş çıkışlar oldu. Ama enerji ilişkilerimiz hep çok güçlüydü. Ve bu alanda işbirliğine devam ediyoruz” demekle yetiniyor.
Bu konuda görüştüğüm başka bir Amerikalı yetkili ise şunu paylaşıyor: “Rusya’nın teklifi daha avantajlıydı. Çünkü Rusya santralı tamamen kendi bulacağı finansal kaynaklarla inşa edecek.”
Ve önemli bir ekleme yapıyor: “Amerikan şirketleri hâlâ ilgili olabilir. Bir sonraki, daha sonraki santrallar için. Yalnız Türkiye ve Rusya bu santral için bir devletlerarası anlaşma imzaladı. Amerikan kanunlarına göre ise ABD hükümeti böyle bir anlaşma imzalayamaz.”
DOĞU AKDENİZ’DE NELER OLUYOR?
MALUM ABD, Doğu Akdeniz’den, yani Kıbrıs ve İsrail’den çıkan gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını destekliyor. Morningstar’a göre İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs’la sorunlarına rağmen Türkiye hâlâ oyunda mı? “Bunu bilemem. Ama Doğu Akdeniz’de tüm ülkeler için muazzam menfaat var. Politika engel oluyor” diyor.
Peki siyaseti ve enerjiyi birbirinden ayırmak mümkün mü? “Politikacılar bugüne kadar ayırmak istemedi. Ama bölgedeki iş insanlarının bunu herşeyden çok istediğini biliyorum. Buna Türkiye’dekiler de dahil” diyor.
Son olarak: İsrail ve Kıbrıs’tan çıkan gaz, boru hattıyla Türkiye yerine Mısır’a bağlanırsa Türkiye tepki gösterebilir. Türkiye’nin Güney Kıbrıs ve İsrail ile sorunu nasıl aşılacak? Cevabı, durumun ne kadar çetrefilli olduğunu gösteriyor: “Bunun cevabını bilsem, Nobel Barış Ödülü’nü alırdım.”
Özgecan ve biz
ÇANTASINDA biber gazı taşımakla, o gazı kullanmak zorunda kalmak; tacize uğramakla tecavüze uğramak; tehdit edilmekle öldürülmek arasında elbette fark var. Ancak bu fark niteliksel değil, niceliksel. O gazı taşıyan, tehdit ve taciz edilen tüm kadınlar kurban. En “hafif” olanından en ağır olanına, tüm bu eylemleri gerçekleştiren erkekler de fail.
Ama o gün geldi. Döngü kırılıyor. Kadınlar anlatmaya başladı. Erkekler de dinlemeye. Ve kendilerine sormaya: “Ben hiç bu döngünün parçası oldum mu?” Bu hiç de azımsanacak birşey değil. Çünkü söz ağızdan çıktı bir kere.
Paylaş