HER şeyin onlara endekslendiği ve daha iyi bir gelecek için yıllarca üzerine titrenen en güzel varlık çocuklar.
Ve artık çok küçük yaşta başlayan eğitim yolculuğu... Bazen zorunluluk karşısında bazen de biran önce bir şeyler öğretme telaşıyla. Okul öncesi eğitim önemsenen bir konu artık. Bu hafta Türkiye’nin ilk erkek anaokulu öğretmeni, Gelişim Okullarının Kurucusu Serdar Öner ile söyleştik.
Bir erkek olarak anaokulu ve çocuk gelişimi ile ilgilenme fikri nasıl oluştu?
- Açıkçası bu mesleğe başlamadan önce çocuk gelişimi ve eğitimi alanının bu kadar bayanların tekelinde olduğunu bilmiyordum. Ben karakterim gereği hep ileriye bakarım geçmişle çok ilgilenmem. Bu nedenle eğitim ve çocuklar hep ilgi alanımda oldu. Ülkem ve dünya için hayallerim var. Daha mutlu insanların yaşadığı bir dünya yaratmak için eğitimden daha güçlü bir araç olamaz. Ve hepimiz artık biliyoruz ki; okul öncesi eğitimi bireyin kimlik oluşumunun yapılandığı en önemli dönem. İşte bu düşünceler benim bu alana yönelmemin temelini oluşturuyor. Bu alanı seçmemin erkek olmamla pek ilgisi yok. İşe ilk başlamamda erkek olmam bana zorluk yarattı ama sonraları bu değişerek büyük bir avantaja dönüştü.
Peki sizce işinizin zor olan ve avantajlı olan tarafları nelerdir?
- En zor olan taraf; sorumluluk. Bir neslin geleceğinin sorumluluğunu omuzlarınızda taşımak gerçekten zor ve belki hayatımdaki birçok şeyden daha önemli. Çok dikkatli olmamız gerekiyor; çünkü hata yapma lüksümüz yok. Zamanı geri çeviremediğimiz için buna göre bir çalışma planlamalı ve uygulamalıyız. Aileler en sevdikleri varlıklarını ve onların geleceğini bize emanet ediyorlar. Bu durumda sorumluluğu paylaştığımız öğretmenlerimizin seçiminde ve eğitiminde de çok titiz davranıyoruz. Avantajlı tarafı ise; çok geniş bir insan kitlesi tarafından tanınmak, güvenilmek, sayılmak ve sevilmek... Sorumluluğunu aldığımız çocuklarımızın yaşamda iyi yerlere geldiğini görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bu tüm proje ve çalışmalarımız için bizleri motive ediyor; yüreklendiriyor. Bir çocuğun hayatında bir yere sahip olduğumu görmek beni çok mutlu ediyor.
KENDİMİZİ SÜREKLİ OLARAK YENİLİYORUZ
Gelişim Okullarında özellikle okul öncesi eğitime yönelik projelerinizden ve yeniliklerden bahseder misiniz?
- Şu anda 0 - 6 yaş dönemi çocuklarımızın eğitimine 220 öğrenci ile devam ediyoruz. Bu alanda 24 yıllık bir deneyimimiz var. İlkokul ve lisemizin oluşu da öğrencilerimizin eğitim yaşamlarını 18 yaşına kadar izleme ve yönlendirme fırsatı sağlıyor bize. Bu nedenle okul öncesinde uyguladığımız yöntemlerin ileride nasıl bireyler yarattığını objektif bir şekilde gözlemleyebilmemiz sonucunda; programlarımızı sürekli güncelliyoruz. Gelişim Koleji mezunlarının en önemli özelliği kendine güvenli ve bireysel yeteneklerinin farkında olup bunları yaşamda en iyi şekilde kullanma becerileri kazanmış güçlü ve başarılı bireyler olmaları. Yaşamın değişen koşullarına göre çocuklarımızı donatacak programlar geliştirmek ve uygulamak en önemli ve sürekli projemiz.
SPORDA DA HEDEFLERİMİZ YÜKSEK
Hayli iddialı olan Gelişim Spor Kulübü’nün de başındasınız. Yeni dönemdeki hedefleriniz?
- Basketbol başta olmak üzere, voleybol, atletizm, jimnastik, izcilik, satranç gibi branşlarda birçok sporcuyu çatısı altında toplayan kulübümüzde, gerek transferle renklerimize bağladığımız sporcularımız, gerekse okulumuzdan yetişerek alt yapıda oynayan sporcularımızla öncelikle "iyi ve temiz karşılaşmalar" gerçekleştirmek istiyoruz. İzmir temsilcilerinden biri olarak Basketbol Erkekler 2. Ligi’nde yerimizi korumak ve gelebileceğimiz en üst seviyeye kadar mücadele etmek hedefimiz. Gelişim Koleji olarak sporu çok önemsiyoruz. Alt yapımızı oluşturan öğrencilerimize uyguladığımız sistemle öğrencilerin eğitim ve sporu bir arada götürmelerini sağlıyoruz. Antrenman ya da maçlar yüzünden derslerden geri kalan öğrenciler için ek çalışma koyuyor; eksiklerini tamamlıyoruz. Bizim için öncelik eğitim. Derslerinde başarısız olan öğrencilerin takımdan ilişiği kesiliyor. Hedefimiz eğitimle spor arasındaki hassas dengeyi bozmadan sağlıklı bireyler yetiştirmek.