ORDUDAN sonra profesyonel yöneticilikle başladığı gazetecilik serüveni.
Yerel bir televizyonda konuk ettiği birçok önemli isimle 10 yıldır kentin nabzını tutuyor. Kendi ifadesiyle "Amatör bir ruhla ve profesyonel bakışla, ama ilk günkü heyecanla"... Bu hafta Kemal Kamburoğlu’yla konuştuk.
Æ SKY TV’deki programınızda Türkiye ve İzmir’e yön veren birçok önemli ismi ağırladınız. Birikimlerinizden yola çıkarak İzmir’le ilgili neler düşünüyorsunuz. İzmir’in vizyonu nasıl olmalı?
Æ 1993’ten beri İzmir’de yaşıyoruz. İzmir çok güzel bir kent ama hala vizyonu yok. İzmir neyle marka olmak çabasında, sağlık turizmi mi, üniversiteleri, kongreleriyle bir bilim şehri mi, fuarlarla bezenmiş bir ticaret merkezi mi? Görünen o ki bu konuda bir konsensüs yok. EXPO büyük umuttu ama olmadı. Öyle insanlar tanıyorum ki, İzmir’i bir Melbourne, bir Sydney, bir Amsterdam yaparlar. Ben, neden her sorunu çözülmüş, trafiği, altyapısı, ulaşımı, yerleşim düzeni Avrupa standartlarına gelmiş bir şehirde yaşamayayım? Yurtdışından her dönüşte içim burkuluyor. Benim ülkem neden oralar gibi değil diye? Tek cevap geliyor aklıma "eğitim". İzmir çok daha güzel şeyleri hak ediyor diye düşünüyorum. Eskişehir mucizesi her yönüyle örnek olmalı. Ama bunlara rağmen İzmir’de de güzel şeyler oluyor. Üniversitelerinin sayısı artıyor. Bu çok önemli. İzmir’de, Türkiye’nin hiçbir kentinde olmayan, nitelikte sivil toplum kuruluşları var. Bunlar da kentin vizyonunun oluşmasında önemli etkenler. İzmir çok fazla göç alıyor. Ve bu göç kentin kimliğini, dokusunu bozuyor. İmarını da bozuyor. Örneğin Roma’nın 2.5 milyon nüfusu var. Ama şehrin kapladığı alan İzmir’in 4 katı bir arazi. 4 kattan yüksek birkaç bina var. Onlar da devlet kurumları. Şimdi yeni göçler için ciddi tedbirler olmalı ve bu şekilde gelen yurttaşlarımız da daha iyi koşullarda yaşamalı diye düşünüyorum.
Özel istekle emekli oldu
1954 doğumlu Kemal Kamburoğlu, Kuleli Askeri Lisesi ve Kara Harp Okulu’ndan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nde göreve başladı. 1993’te Bornova Tugayı’na atanan Kamburoğlu, yarbaylığa kısa süre kala İzmir Ticaret Odası’nın talebiyle emekli olup genel sekreter yardımcısı görevine geldi. Ordudayken A.Ü. İktisat Fakültesi’ni bitiren Kamburoğlu, bir yüksek öğrenim kurumunda öğretim görevliliği yaptı.
Kesintisiz 10 yıldır TV programı yapıyorum
Æ Önemli yayınlara imza attınız. Gazetecilik ve televizyonculuk geçmişinizden bahseder misiniz?
Æ Yaklaşık 12 yıldır gazete köşe yazarlığı yürütüyorum. Ekonomik Gündem ve Gün Boyu’nda yazdım. Beş yıldır da Dokuzsütun’da "Hayatın Nabzı" köşesini sürdürüyorum. İzmir’in ilk televizyonu olan SKY TV’de 10 yıldır, "Hayatın Nabzı" programının yapımcı ve yöneticiliğini devam ettiriyorum. Tabii ’Anchorman’liğini de. Türkiye’de 10 yıldır aynı kanalda kesintisiz süren tek yayın sanırım "Hayatın Nabzı." Kameranın önünde olmak başka bir duygu, büyük bir haz. O sırada izleyici ile bütünleşiyorsunuz. SKY TV tam bir aile ve ben ferdi olmakla hep onur duydum. Bu güne kadar başta Süleyman Demirel ve Rauf Denktaş olmak üzere cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları, milletvekillerimizi, meslek kuruluşlarının liderlerini, akademisyenleri, üst düzey bürokratları, seçkin sanatçıları spor adamlarını, hayatın her kesiminden yüzlerce konuğu ağırladım. Diğer televizyonculara göre ekrandaki en önemli avantajımız galiba gazeteciliğimiz ve televizyonculuğumuzun yanında başka birkaç şapkamızın olması.
Deniz ve müzik en büyük tutkum
Æ Kemal Kamburoğlu’nun bilinmeyen yönlerinden, hayallerinden bahseder misiniz?
Æ 1954’te İstanbul Beşiktaş’ta doğdum. Büyükbabam Beşiktaş Kulübü’nün kuruluşuna harç koyanlardan. Ailemde cumhuriyetin kuruluşuna tuğla koyan var. Bir asker olarak uzun yıllar Anadolu’da, Güneydoğu’da dağ taş gezdim. Terörle mücadelede uzun yıllar görev aldım. Hayatta en önemli varlığım 32 yıldır evli olduğum eşim Eczacı Hale Kamburoğlu, çocuklarım ve ailem. Bunun yanı sıra en büyük tutkularımın başında deniz ve müzik geliyor. Bir deniz aşığıyım. Bu aşkımı eşimin adını taşıyan teknemizle dalış yaparak, balık avlayarak yaşıyoruz. Uzun yıllar müzikle ilgilendim. Çocukluğumdan kalan bir şey herhalde. Müziği çok seviyorum. Çocukken, en büyük isteğim baterist olmaktı. Sonra rahmetli anacığımdan yediğim dayakla kendimi askeri lisede buldum. En büyük hayallerimden biri de bir gün sinema projesi gerçekleştirmek.