Edebiyat limanında huzur

SÖKE’deki aile sinemasında sanat çevresiyle ilk tanışma, gazetede yayımlanan şiirler, bir ara resim, ama yıllardır ara vermeden süren yazarlık.

Son olarak kadınların seslerinin daha gür çıkması için kaleme aldığını söylediği "Gölge Kadın". Bu hafta İzmirli yazar Nalan Tuntaş ile söyleştik.

Edebiyat dünyasındaki yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

- Ailemdeki güçlü edebiyat birikimi ve okuma sevgisi, yaşam çizgimi belirledi. İlköğretimde yazdığım şiirler bir gün gazetede yayımlanmaya değer bulununca duyduğum mutluluğu anlatamam. Amerikan Koleji’ndeki eğitimin ardından çevirilerle edebiyat dünyasına adım attım. "İçimdeki yalnızlık", "Baharda Yağmura Özlem", "Saatin Durduğu An", "Zor Yıllar" ve son olarak da "Gölge Kadın". Her kitap bir diğerinin tetikleyicisi oldu. Edebiyatı, sığınılacak liman olarak görüyorum.

"Erken yaşta anne olmam sanat yaşamımda büyük dezavantaj yarattı, ama ilerleyen yıllarda kızımın desteğiyle yazmak benim için tutkuya dönüştü" demişsiniz. Düşünceleriniz?

- Genç yaşta evlendim ve çocuk sahibi oldum. Bu başlangıçta eğitim ve kariyer hedeflerimde önemli değişikliklere yol açtıysa da ilerleyen yıllarda özellikle kızım Sezen’in, yazarlık sürecinde verdiği destek benim için önemli şanstı. İlk kitaplarımı hep kendi olanaklarımla bastırmıştım. Bir önceki kitabım "Zor Yıllar"ın hazırlık sürecinde Sezen, yayıma hazır kopyalarını Türkiye’nin tanınmış yayınevlerine göndermem konusunda ısrarcı oldu. Böylece yayınevleriyle çalışmaya başladım.

Gölge Kadın ile kadının toplumdaki fotoğrafını yansıttınız. Yazarken hissettikleriniz?

- Şenocak Yayınları’ndan çıkan "Gölge Kadın" ile kadının her alandaki yalnızlığını anlatmak istedim. Kitap, 2 yıllık

çalışmanın ürünü. Gölge Kadın’da 3 ana karakter üzerinden yaşamı ele almak, yalnız bir kadının, yaşadıklarını sürekli kendi penceresinden geçmişe doğru sorgulamak istedim. Kahraman, öyle duyarlı ki kendi dışında gelişen olayların dahi kendisinden kaynaklandığına inanıyor. Gölge Kadın’ı yazarken sokaktaki olaylar da romanda yer buldu. Yaşanmış öyküler de beni bu konuda yazmaya itti. Gölge Kadın’ı, kadınların sesinin biraz daha gür çıkması için kaleme aldım.

İzmirli yazar

á 1955 İzmir doğumlu Nalan Tuntaş’ın çocukluğu Söke’de geçti. 1999’da "Baharda Yağmura Özlem" adlı romanı yayımlanan Tuntaş, 2001’de "Saatin Durduğu An"la insanların giderek duyarsızlaştığı sanal yaşamlara isyanını dile getirmişti. Kazım Karabekir’in yaverliğini yapan dedesi Saffet Kayan’ın yaşamını anlattığı "Zor Yıllar" ile çok konuşulan Tuntaş, son olarak, toplumdaki yalnız insanın ruh halini ve terk edilmişliğini anlattığı yeni kitabı "Gölge Kadın"ı yazdı. Tuntaş evli ve iki çocuk annesi.

GENÇLER ÜZERİNE PLAN YAPILMIYOR

Kitaplardan, sanattan uzaklaşan bir topluma doğru gidildiği söyleniyor. Ne dersiniz?

- Gelecek bugünden zor ve ağır olacak. Hayallerimizi diri tutabildiğimiz ve umudu yeşertebildiğimiz ölçüde yaşarız. Bugün toplumda egemen olan çaresizlik psikolojisi, tüm alanlara yansıyor. Geleceği yaratacak sinerji, maalesef tüketim toplumuna dönüşen ülkemizde bilinçsizce harcanıyor...

Eğitim sisteminin sorgulamayan gençler yetiştirdiğini her fırsatta dile getiriyorsunuz? Toplumsal değerlerdeki örselenmenin ürkütücü boyutlara ulaşmasına rağmen bunu nasıl açıklamak gerek sizce?

- Bir yazar olarak ülkenin fotoğrafını çekmemiz ve dürüst davranmamız gerekiyor. Mevcut eğitim sistemi araştırmayı, sorgulamayı bırakın, genç kuşakların tazecik beyinlerini ezberlerle öyle dolduruyor ki; teknoloji bu kadar hızlı gelişmişken internet ve bilgisayar çağına adım atmışken, yine de bilimsel araştırma ve AR-GE yatırımları açısından üçüncü dünya ülkelerinin de gerisindeyiz. İnsan kaynakları konusunda planlama yapılmadığı için her bölümden, aynı meslekten her yıl binlerce mezun veriyoruz. İş bulamayacağını bile bile, çünkü yeni iş olanakları yaratmıyoruz. Üretimi özendiremiyoruz. Hiçbir şeyimizin olmadığı bir dönemde başarılı Türkiye yarattık. Şimdi her şeyimiz var. Ama ilerleme, gelişme adına bir projeye imza atamıyoruz. Türkiye, bunu hak etmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları