Bir türlü istenileni veremedi.
Gerçi Spor Toto Birinci Lig için bu kadara pahalı bir oyuncu gerekli miydi?
Bence “hayır” ama alındı sonuçta.
Gazeteci arkadaşım Tarık Çapçı ile konuştuk Emin Adanur’un toplantısı öncesi.
Tarık, “Bursaspor iyi bir golcüsü olmadığı için küme düşmüştü. Bu yıl da iyi bir golcüsü olamadığı için bu halde” gibi bir tespitte bulundu.
Kesinlikle doğru.
Bursaspor sorun yaşıyorsa, arzu ettiği puanları alamıyorsa rakip fileleri havalandıramadığından.
“Hayır maç daha önce açıklandığı saatte oynanacak” dendi.
Sonuç!
Oynanmadı, maç ertelendi.
Ayrıca aynı gün aynı saatte Süper Lig’deki şampiyonluk yarışını yakından ilgilendiren Galatasaray ve Trabzonspor maçı vardı.
Yani futbolseverler iki maçtan birini tercih etmek zorunda kaldı.
Maç oynanamadı, Eyüpspor-Bursaspor maçı kar nedeniyle 17. dakikada tatil edildi.
Tatil kararı sonrası kar dinince iki kulüp başkanları, yöneticileri, teknik heyetleri ve futbolcuları maçın oynanması için yeniden hakemle ve TFF ile temasa geçmiş.
- “Cumartesi öğleden sonra” dedi.
- “Bursaspor’un maçı var” dedim.
Şaşırdım aslında çünkü bu arkadaşım iyi bir Bursasporludur.
Demek oluyor ki herkes Bursaspor’dan ümidini kesti.
Kimsenin bir beklentisi kalmadı.
Ve belki de en kötüsü maçını izlemek istemiyor, o nedenle gündemine almıyor “İyi Bursasporlu” diyebileceğim insanlar.
Adanaspor’daki futbol, mücadele ve skor da bunun nedenlerini ortaya koyuyor aslında.
12 MAÇTIR BÖYLE!
Haberde; Yılmaz Büyükerşen korunuyor, kulüp başkanı Halil Ünal yerden yere vuruluyordu.
Ve hatta haberin bir bölümünde “Hatalı transferler nedeniyle maddi açıdan zor günler yaşayan Eskişehirspor’da Kulüp Başkanı Halil Ünal’ın eski Başkan Mesut Hoşcan ve Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i suçlaması, camiada ‘Başkan kendini kurtarmak, Saray’a yaranmak istiyor’ diye yorumlandı” ibaresi yer alıyordu.
Kim yorumluyor?
Belli değil.
Neyse o başka bir konu.
TAM TERSİ DE BURADA
Burada hedeflenen futbol üzerinden siyasete kafa atmak resmen...
Özleşmişiz, oturduk sohbet ettik uzun uzun.
Konu elbette Bursaspor idi.
Sohbet özel olduğu için ismini açıklamayacağım.
Yanlış anlaşılmasın, delikanlıdır öyle gözünü budaktan sakınmaz ama konuyu başka bir mecraya taşımamak için ismi şimdilik bende saklı kalsın.
ŞAŞIRDIM!
Benim ile ilgili “Emin”ci yakıştırması yapıldığını söyledi arkadaşım.
Şaşırdım ve güldüm elbet.
“Play-off kesin ama belki ilk iki falan” diye düşünenler bile vardı çevremde.
O nedenle İzmir deplasmanında Menemen karşısında 3 puana herkes “çantada keklik” gözüyle bakıyordu.
Benim ise beklentim “olumlu futbol” üzerindeydi.
Sonuçta Tamer Tuna’nın da elinde sihirli değnek yok.
HAVA KATTI
İyi bir hoca ama biriken tüm sorunları bir “hokus pokus” ile bir anda ortadan kaldıramazdı.
Ama bir hava katmış takıma.
Öyle bir kadronun başına geçti ki!
Psikolojik olarak bitmiş...
Fizik gücünü kullanmaktan aciz.
Paslaşmadan, oyun kurgulamadan habersiz.
Ve sanki futbolu unutmuş bir oyuncu grubunu yönetmek...
Öyle kolay bir şey değil.
“Ateşten gömlek” deyimi tam da cuk oturuyor bu duruma.
SIFIRDAN MI ÖĞRETSİN!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Geçmişle helalleşeceğiz” çıkışı gündemine oturdu ve hala üzerine farklı yorumlar yapıyor.
Neyse sporu siyasete karıştırmadan biz kendi mevzumuza dönelim.
UMUT OLDU!
Tahta açıldı...
Transferler yapıldı...
Ödemeler bir şekilde rutine döndürüldü.
Personel maaşları düzenli ödenmeye başlandı.