BEŞİKTAŞ, Elazığ'a çok ağır bir yükle geldi. Bu yük, sanılmasın ki, deplasman korkusu, rakip korkusu. Böyle bir şeyle alakası yok.
İngiltere'den buraya taşıdıkları manevi bir yüktü bu. Burada ters bir şey olsa, o muhteşem galibiyete leke düşecekti. Futbolcu da doğal olarak bundan etkilenir. Oyun başladı, ilk 20-25 dakikada ben oturduğum yerden bunları hissettim. Böyle sansasyonel bir maç sonrasını oynamak kadar zor bir şey yoktur.
Çok çabuk da gol yendi, al sana bir yük daha... Maç, gündüz, saat 15.00, sıcaklık da 28 derece... Bu da yük sayılmaz mı? Bu kadar mazereti sıralayıp da 5 tane gol atmış bir takıma burun kıvrılmaz. Kötü başladılar, çok iyi bitirdiler. İkinci yarı, üçüncü golü bulduktan sonra, topu ayağa oynayarak dinlenme antrenmanı yaptılar. O da bu çocukların hakkı.
Penaltıyı göremedi
Maçın hakemi, Beşiktaş'ın bir penaltısını vermedi. Vermedi sözü ağır olur, vazgeçtim görmedi demek lazım. Görse niye vermesin be kardeşim? Yardımcı hakem de güneşten görememiş olabilir. Güneşten bahsettik; kaleci Ramazan niye şapkasız çıktı, aklım ermedi. İki yan top yanlışı yaptı, inanıyorum ki gözlerine güneş geldiği için oldu.
Bu takımın beş tane çok önemli oyuncusu yoktu. Ama yerlerine oynayanlar da, Lucescu'nun ezberlettiği futbolu ikinci yarıda oynadılar. Kadro hakikaten kalabalık ve iyi. Beşiktaş'ın üç kulvarda yarışacağını düşünürsek, demek ki, oyuncudan yana sıkıntısı olmayacak.
Bir de gözüme çarpan şıklıklardan bahsedeyim. İlhan, Trabzon maçında da iki, dünkü oyunda da iki gol attı. Bu çocuk, gol yerinde durmayı biliyor. Bir gol kendiliğinden olmaz. Bütün ümidim, şu kart alışkanlığından bir kurtulsa, hem kendi rahat edecek hem de takımı.
Adam sabun gibi!
Ahmed Hassan, benim iddia ettiğim gibi, bu sezonun transfer listesinin başı. Çok büyük, çok değişik bir oyuncu. Allah, kimseye onunla karşılıklı oynamayı nasip etmesin. Adam sabun gibi, yakalamak mümkün değil. İkinci yarı Tümer'in oynadığı futbola şapka çıkarıyorum. Arkadaşlarını 7 defa gol topuyla buluşturdu. Aferin Tümer sana. Sergen'e dün için lafım yok. Hem Londra'da neyi var neyi yok bıraktı, hem de dünkü maç gündüz. Sergen'i tanırım, gündüzü sevmez.
Bir de Ronaldo'nun futbol ahlakına aşığım. Adam plajda bile top oynasa, ciddiye alıyor. Beşiktaş, ‘‘belki zorlanırım’’ diye geldiği yerden elini kolunu sallaya sallaya İstanbul'a dönüyor.
Elazığspor mütevazı bir futbol takımı. Beşiktaş iyi oynamaya başlayınca havluyu attılar. Bu da normal. Normal olmayan, seyircilerinin yaptığı taşkınlık. Bu kadar taşı nasıl stada sokup da attılar ben hayretler içinde kaldım. Taşlardan bir tanesi Sergen'in beline, bir tanesi de Ahmet Dursun'un kafasına geldi. Ya gözlerine gelseydi? Günah değil mi bu çocuklara?