BEŞİKTAŞ’ın Avrupa sıcaklığında kalması için kazanmaya mecbur olduğu bir oyundu. Kazandılar ama zor bir futbol akşamı oldu.
Belki rakip, Avrupa’da üst seviyede top oynayan bir takım değil. Ama ne olursa olsun Avrupalı. Bir de üstüne üstlük öne geçmiş bir takım. Bu maçı oradan çevirmek, kolay olmadı. Belki çok çok iyi top oynanmadı ama kazanmayı bildiler, tebrikler...
Göz ardı etmemek lazım. Beşiktaş’a gol atan takım, makım yok. Beşiktaş, golleri kendi yiyor. Runje, kale içi, çizgi kalecisi... Tigana’ya bir önerim olacak. Runje’yi belinden iple kaleye bağlayacak. Yoksa bu adam zamanlama hatası yüzünden bu tip golleri yiyicek. Tekrar ediyorum. Kalenin içinde iyi kaleci...
İştahlı oynayınca
İbrahim Akın, daha 5 gün önce lig maçında iki sarı karttan atıldı. Dün de oynadığı topu, attığı golü alkışlamaya hazırlanırken, sitemlerimi yolluyorum. İbrahim kardeş, bu kadar mesuliyetsizlik olmaz. Takımını 10 kişi bıraktın. Ya puan kayıp edilse, ne yapacaktın?
Ricardinho diye bir usta var. Tigana, onu ilk geldiği günden bugünlere kadar sıcak tutsaydı, Beşiktaş’ın ligde de Avrupa Kupası’nda da sıkıntısı olmazdı. Hatta şu gruptan çıkılmıştı bile...
Burak, oyuna girdikten sonra maça ağırlığını koydu. Penaltıyı yaptırdı, oyunu da dikine oynadığı için, Beşiktaş takımı da rakip sahaya kolay girdi.
Maçın da bir hakemi var. Namuslu çıktı, namussuz. Deplasmana gelmiş bir takımın bu kadar rahat edeceği bir yer olamaz. Ne gördüyse onu çaldı. Halbuki Avrupa’da oynanan maçlarda ev sahipleri biraz daha kayrılır. Beşiktaş, hem Almanya’ya hedef taşıdı, hem de ülke futboluna puan...Bundan iyisi can sağlığı. Fazla oyuncuların arasına giripte, dolaşayım istemiyorum. İştahsız oynayan futbolcu yoktu. İştahlarının karşığılını da aldılar.