İLK önce hemen şunu söylemek istiyorum. Turnuvanın adı ne olursa olsun, finalde iki Türk takımının oynaması, futbolumuz için keyifti.
Dün akşam da keyifli bir maç seyrettim. Belki oyunun ilk yarısında pozisyonu az bir 45 dakika geçirdik. Ama, her iki takımın da oyun düzenlerine şöyle bir göz attığımda, ‘‘rakibe az pozisyon vereyim, sonra golü de bulayım’’ düşüncesi vardı.
F.Bahçe'nin bulduğu gol, oyunu bitirmeye yetmedi. Ama ben, F.Bahçe'yi üç maçtır Antalya'da seyrediyorum. Son iki maçını kaleci hediyeleri ile kaybettiler. Sakın ola da Trabzon'un dün akşamki galibiyetine dil uzatıyorum sanılmasın. Trabzon takımı, takım olmuş. Samet'le Ulvi, top oynadıkları zamanki iş ciddiyetlerini Trabzonlu oyunculara aşılamışlar. Top oynama hevesleri üst seviyede.
Trabzon'un fazlası!
Hep beraber çok koşup, yardımlaşıp oynuyorlar. Bir de fazlalıkları var. Onun adı da Fatih. Bu çocuk, her türlü futbolcu. Benim göz zevkim. Onu hep başka bir gözle seyrettim. Olgunluk yaşlarına da geldi. Çok da iyi oynuyor. Takımını da çok iyi yönetiyor. Demekki, Trabzon'un düğümlendiği maçlarda bu çocuk düğümü çözecek. Gökdeniz, ayağına çok çabuk bir oyuncu. Aklına da çabuk olabilse, Trabzon'a çok büyük katkıları olur.
Rüştü'süz işi zor
F.Bahçe'nin aldığı iki yeni oyuncu var. Hemen dün akşama bakıp da ‘‘faydalı olurlar veyahut da olmazlar’’ demek, benim tarzım değil. Acele reflekslerim yok. Ama zaman yalan söylemez. Zamana bırakıp görmemiz lazım. F.Bahçe takımı, ileri giderken zorlanan bir takım. Ortega'nın oynayıp ne yapacağı çok önemli. Çünkü Ortega ile öbür tarafa daha kolay gidilir.
Neticede her iki takım için de bir maça bakıp ahkam kesmek zor. F.Bahçe yeni oyuncularıyla çehresini ne kadar değiştirecek? Onu da zamana bırakmak lazım. Ama bir dipnotum var, Rüştü'süz F.Bahçe'nin işi zor olur.