PRAG'daki maçtan sonra ‘‘Sıradaki gelsin’’ diye yazmıştım. Sıradaki kim bilmem? Bildiğimi söyleyeyim. Kim gelirse gelsin be kardeşim.
İlk oyunun Beşiktaş adına, avantaj olduğunu düşünüyordum. Yanılmamanın keyfini çıkarıyorum. Çocuklar, hepinizin ayağına sağlık. Beşiktaş tarihinin en önemli işini gördünüz.
Lucescu, senin de aklına sağlık güzel adam. Maç öncesi senaryosunu, o kadar güzel hazırlayıp, çocuklarına da ezberletmişsin. İlk yarım saat çok kontrollü oynayıp, maçın havasını indirdikten sonra bindirdin. 4-0'dan sonra yenilen gollere, aklım ermiş değil. Aşırı stresten olsa gerek. Ama iş burayı geçmekten geçiyorsa, işini halletmiş bir adamsın.
Takımın içine dalıp, şu şöyle oynadı, bu böyle oynadı demeyeceğim. Hep beraber istediler, hep beraber oynadılar, hep beraber de kazandılar. Ama Pancu'nun bu galibiyette liste başı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Attı da attırdı da. Bir oyuncu bir maça bu kadar ağırlığını koyabilir. Bravo Pancu'ya.
Namuslu çıktı
Maçın hakemi namuslu çıktı namussuz. Ne gördüyse onu çaldı. Espri bir tarafa iyi hakemmiş. Cordoba'nın ülkeye geldiğinden bu yana hep arkasında durdum. Bu adam büyük kaleci. Oyun 1-0'iken çıkardığı bir top var, başka bir kalecinin çıkarması mümkün değil. İşte maç orada döndü. Hep diyoruz ya, kaleci bir takımın kıçıdır. Kıçını açmayacaksın. Prag'da yediği hatalı golün telafisini dün akşam yaptı.
Ben dün akşamki oyunda Tamer'i de çok beğendim. Tamer, bundan sonra böyle oynayacaksa formalardan biri onun. Çok olumlu oynadı. Fizik gücünü de çok üst seviyede gördüm. Tamer'e de benden bir aferin. Ronaldo için, vıdı vıdı yapayım istemiyorum. Adam futbolcu. Hem de iyi cinsten. Neticede Beşiktaş, sonlara doğru sıkıntıya da düşmüş olsa sahının içinde istediğini çıkardı.