BANA maçtan önce biri, ‘‘Beşiktaş, 3-2 kaybetse iyi midir*’’ deseydi, ‘‘evet'' derdim.
Çok değişik bir futbol akşamı yaşadım. Beşiktaş, kazanacağı maçı kaybetti. Hele son dakikaya sıkışan bir gol var, tarifi yazık kere yazık. Esasında maç da yazık. Beşiktaş kazanacak kadar iyi oynadı. Kaybetmeyecek yerde maç kaybetti. Bunlar iki ayaklı oyun. Boyuda uzun. 180 dakika. İstanbul'da bir gol bulup da kazanılabilecek bir skor. Ama hakikaten yazık.
Yarısı tamam
Beşiktaş, çok iyi düşünüp, öyle de oynadı. Sahanın her metrekaresi daraltıldı, az poziyon verildi. Daha çok pozisyona girildi. Ama hep diyoruz ya, ‘‘futbol bu.’’ Oynadığının karşılığını her zaman alamıyorsun.
Maça ayrı bakıyorum. Oyuncuların arasına girip de bir tur atayım diyorum. En çok Pancu'yu beğendiğimi söylüyorum. Attığı iki gol için değil, oynadığı futbol için. Hele bir ikinci golü var, kopara kopara götürüp gol yaptı. İlk golde İlie'nin, Pancu'ya olağanüstü bir asisti var. İlie'yi de beğendiğimi söylüyorum.
Hakem iyiydi
Yasin'e ayrı bir satır ayırayım istiyorum. Bu kadar olumlu top oynarken Yasin'i ilk defa seyrettim. Hemen hemen sıfır hatayla top oynadı. Aferin bu kardeşe.
Dün akşamki oyunda hiçbir Beşiktaşlı oyuncuya, ‘‘vıdı vıdı’’ yapacak halim yok. Hepsi çok gönülden oynadı. Hak etmedikleri bir skorla sahadan ayrıldılar. Bir de en son hakem için bir dip notum olacak. Son senelerde bu kadar iyi maç yöneten bir hakeme rastlamadım. Her topun yanındaydı. Bir futbolcu kadar koştu. Hiç bir yanlış düdük de üflemedi.
Bana göre maçın ana fikri şu; ‘‘Beşiktaş'ın hak etmediği bir skorla dönüyor.’’ Ama ben, İstanbul'daki maça avantaj taşındı diye düşünüyorum. Hani bir yerde yarısı tamam da diyebiliyorum. Bir de öyle olsun istiyorum.