TEK ayaklı oyunların zorluğunu çok yakından biliyorum. Çünkü telafisi yok. Ne saat yeter, ne zaman. Kaybettin mi, yandı gülüm keten helva.
Beşiktaş, dün akşamki oyunu, hatta senaryosunu öyle hazırlamış, öyle de oynadı. İlk yarı sabırlı oynayıp, rakibin içeride oynama avantajının direncini kırmak akılcı yoldu. İkinci yarı tabii ki, kalite farkının getireceği bir fazlalık olacaktı. Beşiktaş onu da iyi kullandı. Attığı golün dışında, bulduğu pozisyonlar da var. Ama olmadı. Bulduğu, finale taşıyorsa, başka bir şey demenin de alemi yok.
Ronaldo diye bir adam var. Hep dile getirdim, büyük harflerle yazmak istiyorum. Bu adam Beşiktaş defansının garanti belgesi. Ağır diyenler var, katiyen katılmıyorum. Futbol aklı olan bir adamın, aklı çabukluğundan önde koşar. Bu adam böyle oynuyor. Duracağı yeri o kadar iyi biliyor ki, sanki bu adama iki gün önce bu top buraya gelecek diye telefon geliyor. Nerede durulacaksa, orada duruyor.
KAZANAN HAKLIDIR
Bir iki haftadır kalecinin hangisi oynasa diye vıdı vıdı yapıp duruyoruz. Dün akşam için böyle bir şeyi dile getirmek mümkün değil. Koca 90 dakika Denizli'nin girdiği ilk yarıda bir pozisyon var, onun dışında rakibin pozisyonu yok.
Demek ki, kalecisiz de oynanırdı. İlhan, yine attığıyla Beşiktaş'a finali buldurdu. Tümer'in oynadığına hep başka bir gözle bakıyorum. Çünkü gözleri üstüne çekiyor. Bu çocuğu seyretmek her türlü keyif. Futbolcu doğmuş, öyle de devam ederse Milli Takım'ın formalarından biri de onun. Son geçilen Yozgat maçı Ahmet ile İlhan iyi eşleşti dedik, Daum da bunların ikisini dün akşam için ayırdı. İkisi beraber oynasa daha mı iyi olurdu bilemem. Ama bence iyi futbol, iyi futbolcularla oynanır. Deplasmanda değil, karada, havada, denizde nerede oynarsan oyna, iyi futbolcuları yanyana getirmek akılcılık olur diye düşünüyorum. Şöyle de bağlıyorum. Kazanan haklıdır. Maçın hakemi benim tuttuğum bir kardeş. Dün de ne tribünde oturan insanı, ne oynayan çocukları rahatsızlığa sokmadı. Bu da iyi yönetti demek herhalde.