Tabelaya bakmadan

Bu sezon ilk defa, tabelada hangi numaralar yazıyor, diye bakmadan maç kritiği yapacağım.

Her iki takım da, bu ligden istediğini çıkarmış takımlar. Hafızam beni aldatmıyor ise, sezon ortasında, hem de bir maç fazlasıyla 16 puanda olan Samsunspor vardı. Fikstürü de ürkütücüydü, ama benim de bir iddiam vardı... ‘‘Sakıp'ın mesuliyet aldığı takımların düşme şansı yok’’ diyordum. Öyle de oldu. İğneli fıçıdan çıktılar. İkinci iddiam kendi takımım içindi. ‘‘Bu kadro Türkiye'nin en iyi futbol kadrosu, fikstür zorluğu var deniyor ama, fikstür zorluğu kağıt üzerindedir. İyi takım her yerde kazanır’’ diyordum. Ukalalık yapmak istemiyorum ama, iki türlü de bildim.

Dün akşamki oyunun bana göre ana fikri Lucescu'nun, oynattığı oyunculara çok üst seviyede iş ahlakı aşılamış olması. Bu takım şampiyonluğu kazandı, eğlendi ama, Samsun'da sanki ligin başı gibi top oynama gayretindeydi. Bunlar futbolda kendiliğinden olacak işler değil. Ben de onun için hep diyorum ki, ‘‘Kenarda mesuliyet taşıyan adam, oyunun içinde kullandığı oyunculara mesuliyeti aşılarsa, herşey iyi gider.’’

İçgüdüsel futbolcu

Bir paragraf Ali Cansun'a açmak istiyorum. Yine sezon ortası hazırlık döneminde bu çocuğu Antalya'da seyrettim. Ve şöyle demiştim; ‘‘Golcü futbolcu içgüdüsel futbolcudur. Gol yerini iyi seçer. Gol yerine de kendiliğinden gider. Bir kaleciyi, bir de golcüyü çok çalıştırarak iyi oyuncu yapamazsınız. Onlar öyle doğar. Ali öyle doğmuş. Kulak arkası yapılmasın, bu çocuk biraz yaşı yol aldıkça bu ülkenin büyük golcüsü olacak. Adama, gol yerine giden topta, sanki daha önceden mektup gidiyor.’’

Dün akşamki oyunda üç tane futbol insanı faal futbol işlemlerini bitirdiler. Biri hakem, biri yardımcı hakem, bir de Ertuğrul... Ertuğrul, Beşiktaş formasında emeği, teri olan bir kardeş. Bundan sonra da futbol hayatını kenar adamı olarak sürdürmeyi kafasına koymuş. Kendi profesyonelliğini, yetiştireceği oyunculara aşılayabilirse, ki ben eminim. Çok iyi bir futbol kenar adamı daha geliyor, diye düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları