DÜN akşam gözlediğim şu... Beşiktaş, rakipten çok daha iyi bir takım.
Dün akşam için, rakip daha iyi oynadı. Buraya kadar tamam. Tamam olmayan tarafı, İnönü'de santrayı zor geçerler. Maçın anafikri bu. Uzun boylu oyunları ikiye bölüp, öyle de düşünüp, öyle de oynayacaksın. Beşiktaş'ın dün oynadığı gibi. Oyunu mahkum kabullenersin, niyeti de bence çok açık. Kalende Cordoba gibi bir kalecin varsa, fazlalığın vardır.
Ama dün akşamki oyunda, bu ters tepti. Yenilen gol ofsayt. Ama Cordoba gibi bir kalecinin de dışarıya hava almaya çıkması, affedilir gibi değil. Kalesinde dursa, o top kucağına gelir. Oraları da geçelim.
Rövanşta Sergen biraz sallanırsa, bu takımı tek başına yener. Tabii ki, kulak arkası yapmıyorum, İlhan gibi büyük bir silah, rövanşta var olacak. İlhan'ı dün akşamki oyunda gözüm de aradı, gönlüm de. İlhan'ın da herhalde içi içine sığmıyordur. İlhan olsa, bu maç başka şekle de dönerdi.
Ezer geçeriz
Beşiktaş, maçın başında her azalan dakika, ‘‘Rakibim sıkıntıya düşer, ben de rahatla taşınırım’’ diye düşünmüş. Ben de olsam öyle düşünürüm. Burada düşünce hatası yok. Ama Beşiktaş, bu kadar da pasif oynamaz diye düşünüyordum. Buradan çıkan skor, Beşiktaş'ı bu turdan çıkarır. Beşiktaş'ın İnönü'ye taşıdığı skor, ofsayttan yenilmiş bir golle olsa bile, bence geçilmiş bir tur. Zago'nun kırmızı kartla çıkışı, pek hoş değil. Ama ben inancımı söylüyorum, Beşiktaş bu takımı İnönü'de ezer geçer. Ben, ‘‘Şimdi sıradaki gelsin’’ diyorum.
Maçın hakemine bulaşmak istemiyorum. Oyunun içinde ne gördüyse onu çaldı. Yardımcısının kaldırmadığı bayrağına aldandı. İsterim ki, rövanşı da bu hakemler yönetsin. Beşiktaşlı oyuncular da, bu haksız yenilmiş gol için bu hakemleri de topla beraber kaleye soksun. Çünkü o güçleri var. Tek tek oyuncular arasında dolaşmak istemiyorum. Ama yine inancımı söylüyorum. Bu çocuklar, İnönü'de sağ salim çıkacaklar.