Nerede eski hakemler

BUGÜN nostalji damarım kabardı. Pek eskilerden anlatayım istemem ama bir defalık olsun. Eski hakemler ile yeni hakemler arasında kıyaslamalar var, bana göre de arada uçurum.

Bir kere hakemlik ne demek? Hakim, karar veren, kararına inanılan, saygın duruşu olan bir kurum. Bu işi yapan insanlar, bu tavrı koyamıyorlarsa şimdilerde yaşadığımız kaosun içinden çıkmak mümkün değil. O düdüğü üfleyen insana camialar inanacak. Top oynayanlar, tribünde oturanlar inananlara katılacak. Bu nasıl olacak? Üç ayrı eski hakemle yaşadığım üç hadise var, anlatayım. Günün genç hakemlerinin kulaklarına küpe olsun.

Kasıt vardı

Doğan Babacan
ağabeyim top oynarken de büyük dostumdu, şimdilerde de. Bir Fener maçı oynuyoruz, dakika 1. Engin Verel, Fenerbahçe’deki ilk maçını oynuyor. O günkü aklımla daha ilk topta korkutayım istedim. Topla karışık, piste düştü. Doğan Ağabey -ki ben yardımcı hakemle burun burunaydım- yardımcısına sormayıp Vedat da değil, ‘Vedo kasıt var mı?’ diye bana sordu. ‘Evet’ deyince, ‘O halde çıkacaksın’ dedi. Bu önemli. Hakem futbolcuya, futbolcu hakeme inanacak.

Bir Galatasaray maçı oynuyoruz. Oyun Ali Sami Yen’de. Sevgili Ertuğrul Dilek maçın hakemi. İlk yarıda yardımcı hakem en az 5 tane ofsayt bayrağını kaldırmadı. Ertuğrul bunları yakaladı. Ben de Ertuğrul’a, ‘Bu kenarda duran yardımcı hem seni, hem bizi yakacak’ dedim. Öyle de oldu.

Bana sordu

Gökmen
benim 2 metre önümdeydi. Gitti golü yaptı. Ertuğrul da o pozisyonu kaçırdı. Ben de yardımcısına gidip, ‘Sen bu işi bilmiyorsun. Ben sana Haydarpaşa Garı’nda trenlere bayrak sallayasın diye iş bulacağım’ dedim. O gün için ismini hatırlamıyorum ama devamlı Ertuğrul’a bayrak sallıyordu. Tabii ki amacı beni şikayet etmekti. Pekiyi Ertuğrul ne yaptı? Yardımcısına gitmedi, bana geldi. ‘Hakaret var mı?’ diye sordu. Ben de ‘Bir ince var’ dedim. O da ‘Çık o zaman’ dedi. İnanıyorum ki ‘Hayır hakaret yok’ desem yardımcısına sormazdı bile.

Penaltı dedim

Bu daha enteresan. Bir Vefa maçı oynuyoruz. 0-0 giden oyunun 90’ıncı dakikası, hakem Hilmi Ok. Hemen hemen son hücum. Sevgili Hilmi benim 5 metre arkamda, pozisyona ben daha yakınım. Penaltı pozisyonunu çok net şekilde seçebildim. Hilmi de pozisyonu kaçırmamak için koşu halinde. Bunlar bir-iki saniyede olan işler. Göz göze geldik. ‘Tam seçemedim. Bu penaltı mı?’ diye bana sordu. ‘Evet’ dedim. Allah rahmet eylesin, Ergun Acuner penaltıyı attı, 1-0 kazandık. Ne Vefalılardan itiraz oldu, ne ben vicdanımla hesaplaştım, ne de Hilmi bana sorduğu için sıkıntıya düştü.

Rıza, bildiğini yap

RIZA, sen bu camianın iç organlarından birisin. Beşiktaş’ın hasısın. Geldiğinden bu yana Galatasaray maçı hariç her düşündüğün sahaya yansıdı. Senin bir futbol oynatma tercihin var. Bence de çok geçerli. Kimseye kulak asma. Futbola romantik bakmak isteyenler, onu özel hayatlarında arasınlar. Ne futbol oyunu, ne de o namussuz top romantik bakmaya gelmez. Sen bakmadığın için Beşiktaş’a 20 sene yüreğinle, kafanla, ayağınla hizmet ettin. Oynarken benim liste başı adamımdın, oynatırken de öyle olacaksın. Hep onu söylerim, yine söyleyeceğim. Senin iş ahlakının yarısı takımına yansırsa seneye bambaşka bir Beşiktaş seyredeğiz. Bu sene el mahkum bu kadro neyi ne kadar yaparsa oraya kadar gidilecek.

Ersun Yanal’a bir hikaye

ERSUN kardeş, ben seni tanımam. Şimdiye kadar el sıkışmış değiliz. Uzaktan takip etmek bana sikletinin ağırlığına laf edecek haddi vermiyor. Sana başımdan geçen sandalcı hikayesini anlatayım, sen de ders çıkar.

Ben Bakırköylü’yüm. Denize girmek için balıkçı Todori Babamız’dan kayık kiralıyoruz. Bir seferinde o kıyıları iyi bildiğimiz halde kayalara oturduk, kayık battı. Aradan zaman geçti biz yine aynı yerde kayığı batırdık. Todori Baba’nın söyledikleri bugün gibi hatırımda: ‘Çocuklar, bir kayıkçı, aynı kayığı aynı yerde iki kere üst üste batırırsa ona bir daha kayık verilmez’

Ersun
, kıssadan hisse. Sen kayığı bir defa batırdın. 3-0 kaybettiğimiz yerde senin sandal su aldı. İkinci hakkın yok. Sana sandalı veren Levent Bıçakcı’nın da yok. Bu kayık hepimizin. Sizlerin özel kayığınız değil. Eskiden kalmış hataları hatırlatmak, tarzım değil. Bu takım, bu ülkenin takımı, hepimizin takımı. Bizler de ülkenin insanları olarak Almanya’da olalım istiyoruz. Bilmem anlatabildim mi?
Yazarın Tüm Yazıları