SON oyunda kaybedilen bir F.Bahçe maçı var. Lig, Beşiktaş için orada bitmişti. Bitmişi oynamak çok zordu. Onu da bilirim.
Ama anlamadığımı da söylemek istiyorum. Ankara, Beşiktaş'ın kalesi. Beşiktaş'ın her oynadığı maç tribünlerden büyük gürültü çıkarır. İnsanlar Beşiktaş'ın ligde olsun, herhangi bir yerde ne olursa olsun, kendi takımını seyretmeye, keyif almaya gelirler. İşte dün geceki oyun da öyle bir Beşiktaş kalabalığı idi. Tabii ki, Fener kaybından sonra benim Ankara'da gördüğüm tenhalıktı.
ÇABUK BİTSİN
Beşiktaş'ın seyircisi bundan önce oynanan maçlara göre çok daha seyrekti. Ama o gelenlere bile Beşiktaş gibi oynamak mecburiyetti. Daum'un sıkıldığı yer orası. Dünkü oyun kırk gün kırk gece oynansa Beşiktaş'ın kazanacağı bir oyun değil. Çünkü, ne kadarlık oynarsan o kadarlık tabelaya numara asarsın.
Beşiktaş öyle bir yerde ki, son oynayacağı oyunlar önemli değil. Önemli olan öndeki sezona neler yapılacağı. Bu yönetimin işi. Kenar adamların işi. Şimdi isim vermek istemiyorum. Lig bittiğinde benim aklımın erdiği listeyi yapacağım. Bu takımda en az altı tane oyuncu var ki, Beşiktaş'ın formasını giymek değil, ayakkabısını giyemezler. Öbür takım arkadaşlarının ayakkabılarını taşırlar.
Gelinen yer kötü kere kötü. Dün gecenin oyununa Ali böyle oynadı, Veli de şöyle yaptı demenin manası da yok. Yukarıda da söyledik ya, bitmişi oynamak da zorken yazmak da zor. Ben 25 senedir bu işi yapıyorum, hayatımda en zorlandığım yazı bu. Söylenecek bir şey yok. Yazacak bir şey deyok. İş bitmiş. Daha ne diyelim ki...
Belki yazım kısa oldu ama öyle olsun.
Neticede öyle bir oyun oldu ki, içimden ‘‘çabuk oynayın, çabuk da bitsin’’ dedim.