LİGİN ilk oyunları zordur. Bunu bilirim, böyle de seyrederim. Dün akşam, Beşiktaş'ın 1-0 arkaya düştüğü oyunda bile, kendi oynadığını ikinci yarı rakibe kabul ettirir, diye düşünmüştüm.
Öyle de oldu. Kendiliğinden mi oldu, öyle şey de yok. Ahmet Hassan gibi güzel bir adamın varsa, o adam kulübede oturmaz. Ayağa kalktı, maçı aldı. Lucescu, benim tuttuğum bir adam. Ne kadar hatalar içinde olsa bile, ona benim dilim varmaz. Ama, Ahmet Hassan gibi bir adamı dışarda tutuyorsa, iki laf edeyim dedim...
Maçın 70 dakikasında Tümer, oyunu dengede tuttu. Tümer de vazgeçilecek adam değil. Giunti'nin son yarım saat oynadığı bir top var, ben parmak ısırdım. Samsunspor takımının daha hücumu başlamadan en az 15 tane top kaptı. Demek ki, Giunti de lazım. Bu takımın Sergen diye bir fazlalığı var. O da oynadı mı, Beşiktaş geçen sezondan bile daha rahat bir lig yaşar.
Herkes İlhan için vıdı vıdı yapıyor. Ama ben yapmıyorum. İlhan'ın özel hayatı beni hiç enterese etmiyor. Ben, İlhan'ın iyi futbolcu olduğunu biliyorum. İyi de oynadığında bu takıma çok eli değer. Gönlüm öyle istiyor ki, İlhan futbol için yaşasın, Beşiktaş'ı da daha iyi yerlere taşısın.
Cordoba hep aynı
Cordoba'yı geçen sene bıraktığım yerde buldum. Öyle üç top çıkardı ki, onlardan biri gol olsa, dün akşamki oyun Beşiktaş adına dönmezdi. Demek ki, iyi kalecin olacak.
Fazla uzatayım da istemiyorum, ama çok iyi maç yöneten bir hakem seyrettim. Çaldığı penaltı düdüğü doğru. Oturduğum yerden tam çözemedim, Ahmet Dursun düştü mü, düşürüldü mü, göremedim. Düştüyse değil, düşürüldüyse penaltı.
Samsun takımı, geçen sezon yaşadığı korkuyu bu sene bu kadrosuyla yaşamaz, diye düşünüyorum. Sıkıntılı bir sezon geçirmezler. Çok koşan, sahanın her yerini daraltan bir mantaliteyle top oynuyorlar.
Neticede Beşiktaş, deplasmanda ilk yarısını başka, ikinci yarısını daha başka oynayarak kazanmayı bildi. Kazanana kızacak halimiz yok. İyi başlangıç, iyidir.