BEN hiçbir büyük maçın öncesi "Bu maçın favorisi vardır" demem. İlk defa bu maçtan önce "Bu maçın kesin favorisi Beşiktaş. Beşiktaş kazanacak" diye dile getirdim.
Kendimce, iki türlü favori olan pozisyon vardı. Hafta arasında kaybedilmiş Diyarbakır maçı sonrası, futbolcuların Fener maçını "Ayıp kapama" maçı olarak görüyordum. Öyle de oldu. Bütün oynayan çocuklar işe ciddiyetle sarıldılar, oyuna öyle baktılar, çok önemli 3 puanı da sahadan çıkardılar.
İkinci favori olarak Sergen'in oynamasıydı. Sergen buyük usta. Sergen'in oynadığı top, herkesin oynadığıyla aynı değil. O başka bir branşta oynuyor. Oynuyor, oynatıyor, gol atıyor. En önemlisi de Sergen'in oynadığı takımda diğer oynayanlar Sergen'e güveniyor. Bu bir futbol takımı için çok önemlidir. Önemli olduğunu da dün akşam bir daha gördük. Beşiktaş'ta İlhan dışında kötü oynayan oyuncu görmedim. Bir kaç tanesini liste başı yapmak lazım. Kaleci Cordoba,oyun 1-0 iken, Tuncay'dan kaptığı topla, belki de maçın rengini değiştirdi. Ronaldo, bu takımın defansta garanti belgesi.
Hiç hoş değil Nouma
Nouma'nın attığı gol başım üstüne. Ama elini şortunun içine sokup tombala çekmesi, hiç hoş değil. Sporcuya da, normal bir vatandaşa da yakışmaz. Ben üzüldüm. İnşallah kendisi de üzülmüştür. Bundan sonra bir daha böyle bir şey yapmaz.
Maçın hakemi topu hep diri tuttu. Oyuna katkısı oldu. Bana göre de çaldığı pek yanlış düdük yok. Zaten iyi hakemdi. Artık maçın da önüne çıkmamaya başladı. Demek ki, olgunlaştı. İyi hakemlikten büyük hakemliğe yol alıyor.
F.Bahçe takımı elinden geldiğince oynadı. Fazla pozisyon bulamadı. Ama Beşiktaş'ta gözden kaçmasın, pozisyon vermedi.
Netice de Beşiktaş, maçın dibini iyi bağladı. Bundan sonra oynanacak maçların her dakikaları önemli. Ona göre düşünüp öyle de oynamak lazım. Lider olmak avantaj. Avantajı kullanmak da marifet. Becerikli olurlarsa lider de bitirirler.