BEŞİKTAŞ'TA top oynayan çocuklara ‘‘Futbolculuk kaliten bu takımda oynamaya müsait değil be kardeş’’ demek için arkamda çok seneler bıraktım.
Erken biten, hatta sokağa atılan sezon için biriktirdiklerimi tabii ki, keyifle değil, sıkıntılar içinde de olsa dile getireceğim. Bir de şu bilinsin istiyorum, Beşiktaş'ın işleri tıkırında gitmiyorsa benim için yazı yazmak eziyet. Ama ne yapayım, bizim eve ekmek bu dükkandan gidiyor.
Beşiktaş, rakiplerinin kayıplarıyla üç-beş kere gelen şampiyonluk hevesini de, ligi ikinci bitirip Şampiyonlar Ligi'ne kalma becerisini de yakalayamadı. Peki niye buralara gelindi?
Daum'dan başlayalım... Bir futbol takımı için direksiyondaki adam önemlidir. Muavine bırakırsan kaza yaparsın. Daum, Fulya'da yaşamadı ki, haftada bir, bilemedin iki gün uğradı. ‘‘Benim takımım kaliteli bir takım değil’’ dedi. Aynen katılıyorum, hakikaten değil. Daum yeni sezona daha kaliteli bir kadro yapacak ise, tabii ki bu hayatını Fulya'da geçirerek olur, o zaman Daum kalsın isterim. Yok tersi olacaksa fotoğrafını bile görmek istemem.
Dünyada hiçbir takım yok ki, kendi sahasında 20 puan kaybedip şampiyon olsun. Böyle bir matematik de yok. Benim oynayan kardeşlerim ‘‘Stres içinde oynuyoruz’’ diyorlar. Bu da bir kalite bozukluğu. Lider olacak bir takımın oyuncusu inançlı olur.
Gelelim bu sene ne yapılmalıya... Elde iki kaleci var. Asper iyi, Myhre kötü değil. Yabancı oyuncu kısıtlamasında iki yabancı kaleci kullanılır mı diye bir soru işareti var. Ortalarda oynayacak beş tane iyi yabancı bulabiliyorsan, bir tanesini salarsın gider. Yerliden de seni korkutmayacak bir kaleci bulursun. Stavrum diye bir oyuncu var. Ben bir türlü varamadım tadına. Et mi, balık mı anlamış değilim. Hemen elden çıkaracaksın.
ERMAN GİTMELİ
Erman bu takımın oyuncusu değil. Beşiktaş'ta forma öyle kolay giyilmez. Ümit de giymemeli. Tutanlar var, sevenleri de var, ben Beşiktaş'ın formasını giyen her çocuğu severim. İbrahim'i de seviyorum, ama o da Beşiktaş'ın oyuncusu değil. Tamer nasıl alındı bilmiyorum, iş göreceğine de inanmıyorum. Benim listede Bayram da var. Haa çok mu oynuyor, öyle de değil. Ama kenarda durmasında da bir fayda yok. Baya kötü oyuncu değil, takımı süsleyecek bir kadronun içinde iş görür. Bu demek istediğim on tane tabanca gibi adamın olur da onbirincisi de Baya olur.
Tabii ki gözardı etmiyorum, Yasin diye bir kardeş var. Futbol kumaşı çok iyi, hafif ütüsü bozuk. Ben artık önümüzdeki sezondan itibaren Yasin'in futbol olgunluğuna yaklaşacağını hatta yakalayacağını ümit ediyorum.
BABA FUTBOLCU LAZIM
Sözü şöyle bağlayalım... Beşiktaş eğer şampiyon olmak istiyorsa, şampiyonluğa inanmış, onun tadını almış en az beş-altı tane baba futbolcu almak mecburiyetinde. Artık, 'geleceğin takımını kuruyoruz' masallarını dinlemek istemiyorum. Çok uzun senelerdir şampiyonluk yolu gözleyen bu taraftarın artık daha fazla beklemeye tahammülü yok.