İKİ ayaklı baraj maçının ilk ayağını İstanbul’a avantajlı olarak dönmek adına beceremedik. Hele hele ilk yarı hiçbir şey oynamadık.
Doğrusu ben, maçtan önce Milli Takımımız’ı daha iyi organize olmuş, rakibe fazla pozisyon vermeyecek, top da daha çok bizim takımımızın ayağında kalacak diye düşünmüştüm. Hiçbiri olmadı. Çok kötü bir gol yedik. Milli Takım seviyesindeki oyuncuların bu tip gol yemesi hiç hoş değil.
Bilhassa ilk yarıda çok top kaybettik. Her kaybettiğimiz top kalemize atak oldu. Volkan’ın kurtardığı 3 tane çok net gol pozisyonu var. Onlar olsa İstanbul’a hiç ümit taşımamış olacaktık.
Pozisyon penaltıydı
Bizim takımımız iyi takım. Ama hiçbir maçtan önce şu maçta iyi veya kötü oynayacak diyemiyorum. İstanbul’da her şey terse dönebilir. Burdaki seyirci baskısı aynen İstanbul’da İsviçre takımına olacak.
İsviçre seyircisi çok iyi örgütlenmiş. 90 dakika büyük gürültü çıkardılar. 60 dakika maçı çok iyi idare eden hakemi de etkilediler. Çıplak gözle gördüğüm kadarıyla Hakan’ın bir pozisyonu var. 18 içinde rakip kaydı, düştü. Hakan’ı da koşarken engelledi. Penaltı bile verilebilir. İki tane ofsaytı görmemezlikten geldiler. Adamlar adım başından vuramadı.
Dünkü oyunda gözlerim Emre ile Hamit’i çok aradı. İkisi de önemli oyuncular. İstanbul’da oynayacak olmaları avantajımız. Tabii ki her şey bitmiş değil. Yarısı bitti, yarısını kötü oynadık. Öbür yarısını iyi oynarsak, Almanya’ya gideriz.
İsviçre takımı futbolda bir tabir vardır. Hani derler ya, ‘Sağlam takım.’ Evet, sağlam takım. Belki çok büyük kaliteleri yok ama takım oyunu oynuyorlar. Alıştıklarından vazgeçmiyorlar.
Sağ kanatta oynayan iki oyuncuları fevkalede oyuncular. Bütün maç boyu, bize en büyük sıkıntıyı sağ kulvarları yarattı. Dünkü oyuna bakıp, şu iyi top oynadı diyeceğim kaleci Volkan’ın dışında oyuncu yok. İyi futbolculardan kurulu takımsanız, bu kadar pasif oynanmaması lazım. Ama hesap ikinci maç hesabıysa, bekleyip göreceğiz.